- 21.10.2014 00:00
Geride kalan hafta sonunda Merzifon’daydım. Vesile Merzifon Belediyesi ile Sanayi ve Ticaret Odası’nın birlikte düzenledikleri “Türk Modernleşmesi ve Demokrasi” başlıklı “Aydınlar Buluşması” toplantısıydı.
Daveti aldığımda tereddüt etmeden kabul ettim, zira Çorum’a ve (Anadolu’nun incilerinden) Amasya’ya gitmiş, ama ikisi arasındaki Merzifon’u görmemiştim. Ziyaret bana Viyana’yı fethedemediği için boynu vurulan Sadrazam Kara Mustafa Paşa’nın öyküsünü hatırlama fırsatını da veriyordu. 17. yüzyılda Merzifon’un bir köyünde doğup Viyana’nın kapılarına dayanan Osmanlı ordusunun başında olmak ne müthiş bir hikâye. Televizyon dizileri yapımcılarımız niye bu (ve birçok benzeri) olağanüstü ilginç kişilik ve öykülerle dolu tarihin öğrenilmesine yardımcı olmaz, bilemiyorum.
Amasya ilinin toplam 70 bin nüfuslu bir ilçesi olan Merzifon, kabaca Çorum-Samsun-Amasya üçgeninin göbeğindeki yeri nedeniyle gelişmek için hayli elverişli bir konuma sahip. Nitekim Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Fatih Altınay’dan öğrendiğime göre, son yıllarda 50 dolayında ülkeye ihracat yapan sanayiler kurulmuş. Başta ankastre ocak-fırın-davlumbaz ve tekstil sanayileri, 55 bin nüfuslu Merzifon şehrini göç veren olmaktan çıkarıp göç alan, refah düzeyi herhalde Anadolu ortalamasının çok üzerinde bir kent haline getirmiş. Son yerel seçimleri, iki dönem AKP’den sonra, az farkla CHP kazanmış.
Her bakımdan medeni bir yerleşim olan Merzifon’un turizme de yüklenmesi şart. Osmanlı döneminden kalma cami ve hamamlar, şehrin çok-dinli, çok-dilli tarihini hatırlatan (bugün başka amaçlarla kullanılan) kiliseler, 19. yüzyılda Hıristiyan misyonerler tarafından inşa edilen görkemli hastane-okul binaları şehirdeki görülecek şeylerin başlıcaları. (Tarih öğretmeni Suat Ayan Bey’den öğrendiğime göre, 1910 tarihinde 30 bin nüfuslu Merzifon’da 11 bin Ermeni, 1200 dolayında Rum Ortodoks yaşıyormuş.) Çorum ve Amasya’ya da hizmet eden Merzifon havaalanına THY her gün, Pegasus haftada üç kez uçuyor.
Merzifon seyahatinin benim için zirve noktalarından biri, Çorum’un en gidilip görülecek yerlerinden biri olan “Bedesten Osmanlı Mutfağı”nda tarihi ortam içinde yenilen leziz yerel yemeklerin ziyadesiyle ikram edildiği ziyafet oldu. (Restoran hakkındaki bütün bilgiler internet sayfasında mevcut.) Bu ziyafet sırasında tarihi bedesten binasını aslına uygun olarak, büyük bir itina ile restore ettiren ve bina içindeki restoranı işleten ev sahibimiz Sayın Altınay’la sohbet etmek fırsatı buldum.
Altınay, AKP hükümetinin, 17-25 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının hükümete karşı bir darbe girişimi olduğu palavrasıyla Hizmet Hareketi’ne karşı, hukuk devletini yıkma pahasına açtığı savaş bağlamında kamu yararına çalışan dernek statüsünü iptal ettiği “Kimse Yok mu?” yardımlaşma derneğinin yerel destekçilerinden biri. Bu yılki Kurban Bayramı’nda (Didier Drogba’nın memleketi) Fildişi Sahili’nde, önceki yıllarda Yemen, Kongo ve başka ülkelerde, senede ancak bir kez et yemek imkânı bulacak derecede yoksullara, Merzifonlu hayırseverlerin bağışladığı kurban etlerini nasıl dağıttıklarının öykülerini aktardı. Hizmetten yıldırmak amacıyla sahibi ve ortağı olduğu şirketlerin defalarca maliye denetimine uğratıldığını, hesaplarda en küçük bir yanlışa rastlanmadığını anlattı. Altınay’la şu konuda tam anlaştık: İktidar geçicidir, Hizmet kalıcı.
Merzifon “Aydınlar Buluşması” toplantısında modernlik kavramı, modernleşme teorileri ve Türkiye Cumhuriyeti’ne yön veren modernlik anlayışı üzerine kısa bir konuşma yaptım. Bu konuşmada üzerinde durduğum noktalar artık başka bir yazının konusu olacak.
Yorum Yap