Tayyip Erdoğan ve Kürt sorunu

  • 9.01.2014 00:00

 İddia şu: Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin en önemli meselesidir. Türkiye’de Kürt sorununu çözmek isteyen, çözebilecek yegâne lider Tayyip Erdoğan, yegâne parti de AKP’dir. Bunun için, Erdoğan’ın bütün gücü elinde toplaması, otoriterleşmesi de sineye çekilebilir, AKP hükümetinin yolsuzluğa bulaşmış olması da…

Bütün yazılarımın tanık olduğu üzere benim görüşüm şu: Kürt sorununun çözümü, demokrasiyi yerleştirme mücadelesinden soyutlanamaz; bu mücadelenin önüne veya arkasına konulamaz. Burada demokrasi ile kastedilen de, elbette ki, seçimle gelen hükümetlerle yönetimi; yürütmenin yasama, yargı, medya ve sivil toplum tarafından denetlenip dengelenmesini; insan haklarına dayalı hukuk devletini; etnik ve dinsel azınlıkların saygı görmelerini ve korunmalarını güven altına alan kurumların istikrar kazandığı siyasî düzen.

Türkiye’nin Kürt sorununun çözümü, muhakkak ki, Kürtlerin yalnızca bireysel değil aynı zamanda grup haklarının tanınmasını gerektirir. Kürtlerin ortak ve meşru taleplerinin neler olduğunu biliyoruz: Yurttaşlığın tanımının etnik göndermeden arındırılması; kamu okullarında dâhil, resmî dil yanında anadilde eğitim hakkının tanınması; bölgelere idarî özerklik verilmesi; Kürt partilerinin serbestçe örgütlenmesinin ve parlamentoda adil bir temsil sağlamalarının önündeki engellerin kaldırılması.

Bir de Kürt sorunundan giderek ayrılamaz hale gelen bir PKK sorunumuz var. Türkiye’de Kürt kimliğinin inkârının ve Kürtlerin zorunlu asimilasyona tabi tutulmalarının sebep olduğu tepkilerin Cumhuriyet dönemi boyunca isyanlara yol açtığını, bunların en şiddetlisinin PKK isyanı olduğunu iyi biliyoruz. Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi için bu isyanın son bulması, vaad ettiği gibi silahlı mücadeleyi terk etmesi için PKK’ya siyasî af ve meşru demokratik zeminde siyasi mücadele yolunun açılmasının şart olduğunu da giderek daha iyi anlıyoruz. PKK silahlarıyla durduğu sürece Kürtlerin seçme özgürlüğüne sahip olamayacaklarının nedenleri ortada.

Başbakan Erdoğan’ın başında olduğu AKP iktidarının gerek Türkiye’de demokratikleşme, gerekse Kürt sorunu ve onun ayrılmaz parçası olan PKK sorununun çözümü konusundaki performansının öteki bütün oyunculara nazaran çok daha umut verici, fakat aynı zamanda ne denli zikzaklarla, iki adım ileri bir adım gerilerle dolu olduğunu yıllar içinde gördük. 2011 genel seçimlerinden sonra giderek keyfîleşen ve otoriterleşen yönetimiyle, Erdoğan’ın başlattığı çözüm sürecinin şiddetin durmasından öteye gidemediği, bir zamana yayma ve oyalama taktiğine büründüğü de görüldü.

Oysa Türkiye’nin yönetimi tek bir kişinin keyfine terk edilemeyeceği gibi, Kürt sorununun çözümü de tek bir kişinin aklına esen politikalara bırakılamaz. Demokrasi, kişiler değil kurallar tarafından yönetimdir. Kürt sorununun çözümü de kişilerin değil kuralların, hukuk devletinin güvencesiyle mümkün olabilir. 17 Aralık 2013’ten sonra yaşananlar ise, ne yazık ki Türkiye’nin AKP’nin ilk iki iktidar dönemindeki kazanımlarını hızla yitirmekte olduğuna işaret ediyor. Ne yazık ki AKP iktidarının son dönemi, “iktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak yozlaştırır” ilkesini kanıtlar nitelikte.

Başbakan, hükümetin 4 bakanına, hükümete yakın bürokratlara ve yakın işadamlarına uzanan “büyük rüşvet ve yolsuzluk” soruşturmasını örtbas etme, siyasî kariyerini kurtarma çabası içinde, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırıyor, askerî vesayetin dirilişine kapıları açıyor. Uludere katliamı, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kayboldu... Neticeten: Kürt sorununun çözümü demokratikleşme mücadelesinden soyutlanamaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums