- 24.11.2012 00:00
Geçen cumartesi günü çıkan yazımda, İsrail’in Gazze’ye karşı başlattığı saldırının Barack Obama’nın ikinci dönemindeki ilk sınavı olduğunu yazdım.
Obama yönetimi bu sınavdan “sıfır” aldı. İsrail’in kendini savunmaya hakkı olduğunu söylemek dışında bir şey yapmadı; Dışişleri Bakanı Clinton’ı bölgeye göndermek için İsrail’in saldırılarını ilerletmesini bekledi; Netanyahu’ya kara harekatına girişmemesi yolunda telkinde dahi bulunmadı. Bu defa, zor durumdaki ekonomisi nedeniyle kendisiyle iyi geçinmek zorunda olan Mısır başkanı Muhammed Mursi’nin aracılığıyla, İsrail ile Hamas arasında ateşkesin sağlanmasında rol aldı; o kadar...
Ama uluslararası sorunların anası olduğunu bir kez daha ortaya koyan İsrail-Filistin sorununun çözümü yolunda parmağını kıpırdatmadı. Hani iki devletli çözüm herkesin çıkarınaydı. 2009’da söylenenler artık unutuldu mu? Ateşkes şimdilik sağlandı, ama esas ateşin, yani İsrail’e karşı nefretin için için büyümeye devam ettiğini göremiyor mu? İsrail’le dostluk, İsrail’i yönetenleri akıllarını başlarına toplamaya iknayı emretmez mi? Nasıl olur da İsrail’in güvenliğinin Filistinlileri öldürerek sağlanamayacağına gözler yumulur?
Netanyahu’nun bu saldırıyla amacının, ocaktaki seçimi kazanmak için İsrail halkını ürkütmek, iki–devletli çözüm yolunu tümüyle kapatmak olduğu açıkça görüldü. Saldırıyı, Hamas adına İsrail’le süresiz ateşkes müzakeresi yürüten Ahmet Caberi’yi havaya uçurarak başlattı. Barış için muhatap bulamadığı yalanına destek sağlamak için bir muhatabı daha ortadan kaldırdı. Sonra da yüzlerce bomba yağdırarak çoğu sivil ve çocuk 112 Filistinliyi katletti. Saldırının bahanesi yapılan, “sivrisinek misali” roketlere ise sadece 3 İsrailli hedef oldu.
Obama “İsrail’in savunmaya hakkı vardır” buyuruyor. Peki, asıl Filistinlilerin kendilerini savunmaya hakları yok mudur? İşgal, abluka ve boyunduruk altında olan; çoğu yurdundan kovulmuş, mülteci kamplarında sürünen; her geçen gün topraklarına el konulan Filistinliler değil de İsrail midir? Amacınız gerçekten İsrail’in güvenliğini sağlamak ise neden kalıcı barış için bastırmıyorsunuz da Netanyahu’ya katliam yapması için açık çek veriyorsunuz? Sizde adalet, hakkaniyet duygusunun zerresi dahi yok mudur? Utanmıyor musunuz? Mısır’da Hamas’ın ana örgütü olan Müslüman Kardeşler’le, Selefilerle konuşuyorsunuz da, niye Hamas ile diyaloğa girmeyi dahi reddediyorsunuz? Niye Jimmy Carter’e, Brzezinski’ye dahi kulak tıkıyorsunuz? İsrail lobisinin ve Hıristiyan Siyonist lobinin tahakkümü altında kalmaya daha ne kadar devam edeceksiniz?
İçeride ve dışarıda kimileri İsrail ile Filistinliler arasında arabuluculuk yapma şansını kaybettiği için Ankara’yı eleştiriyor… Ortada barış yapmaya niyeti olmayan bir İsrail durduğu sürece, hangi arabuluculuktan söz edilebilir? Mesele geçici ateşkeslere aracı olmak değil, Filistin sorununa çözüm bulmaktır. Bunun artık en geçerli yolu da, İsrail halkına ve bütün dünyaya gerçekleri söylemektir.
Başbakan Erdoğan şunları söyledi: “Buradan tüm Batı’ya sesleniyorum: Kimse ‘İsrail savunma hakkını kullanıyor’ diyemez. İsrail, şu anda bir terör estiriyor Ortadoğu’da. BM ve BM Güvenlik Konseyi bunca karar almıştır İsrail hakkında; ama hiçbiriyle ilgili yaptırım uygulayamamıştır… Başta Amerika olmak üzere tüm Batı hep ‘iki devletli çözüm’ diyordu. Nerede iki devletli çözüm? Şu anda Filistin’i kendilerine göre boşaltıp İsrail’e teslim etmenin hesabı içindeler…”
Başbakan’ın bu sözlerine kesinlikle katılıyorum.
Yorum Yap