- 21.12.2014 00:00
Ben en çok Star’ın manşetini beğendim: “Paralel örgütün beyin takımına operasyon – İNLERİNE GİRİLDİ”.
Diğerleri de fena değil gerçi. Sabah, örneğin, “Sahte delillerle yüzlerce kişinin canını yakan kumpasçılar için şimdi hesap zamanı – LİSTENİN BAŞI GÜLEN” demiş. Yeni Şafak hiç uzun lafa gerek görmemiş: “HESAP ZAMANI”. Güneş’in kullandığı kelime oyunu ise en yaratıcı olanı: “PARALEL DUMANALTI”.
Az önce konuştuğum çaycı, “Asarlar birkaç tanesini inşallah!” dedi. Gazeteler o kadarını diyememiş, ama dillerinin ucunda.
Cumhuriyet Başsavcısı’nın basın açıklamasında şöyle deniyor: “silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak… suçlarından ifadeleri alınmak üzere gözaltına alınmaları…”
Bu manşetlere ve bu suçlamaya inanan var mıdır acaba?
Başsavcı ve manşetleri yazanların bizzat kendileri inanıyor mudur acaba?
Hükümet medyasında çalışan herhangi bir gazeteci, “Ulan, bu kadarı da biraz fazla” diye düşünmüş müdür, Zaman binasının üzerinde polis helikopteri uçuyor olmasından birazcık rahatsız olmuş mudur? Basın özgürlüğüyle ilgili herhangi bir düşünce kırıntısı beyninin herhangi bir köşesine uğramış mıdır?
Yok, zannetmem.
Beni ise olayın sadece basın özgürlüğü ve hukuk yanları ilgilendiriyor.
Hiç ilgilenmediğim yanı ise, Davutoğlu’nun Cemaat’e saldırırken kullandığı dinî ifadeler, Bülent Arınç’ın AKP’nin “dualarla kurulduğunu” ve “İslam âleminin gözbebeği” olduğunu söylemesi, Cemaat mensuplarının Adliye önünde oturup Kur’an cüzleriyle Yasin-i Şerif suresini okuması.
Hükümetin de Cemaat’in de yaptıklarının sanki dinle, Müslümanlık’la alakası varmış gibi davranması gerçekten çok gülünç.
Cemaat’in neler yaptığı çok eskiden beri çok açık. Kendi taraftarlarının devlet mekanizmasının çeşitli yerlerine gelmesini sağlamaya çalışıyor.
Eskiden bunu Kemalistler engellemeye çalışırdı, bir zamandır AKP engellemeye (ve temizlemeye) çalışıyor.
Devlet mekanizmasına girmeye çalışmak suç değil. Ama engellemek amacıyla hukuku iğdiş etmek suç. Basın özgürlüğünü ayaklar altına almak suç.
Üstelik hükümetin bütün bunları kendi yolsuzluğunu, hırsızlığını örtbas edebilmek amacıyla yapması daha da büyük suç.
Bunlar açık ve net. Ama şöyle bir sorun var.
Danışmanlık yaptığına göre Başbakan’a yakın olduğunu varsayabileceğimiz Etyen Mahçupyan’ın Hürriyet’e söylediğine göre, “Türkiye’nin yüzde 70’i yolsuzluklar var diyor, yine yüzde 70’i darbe var diyor. Bunu AK Parti seçmenine indirgediğinizde, onların da yüzde 50’si yolsuzlukların olduğunu düşünüyor, ama yüzde 90’ı da darbe olduğunu düşünüyor.”
Demek ki, şu da açık ve net: Karşısına darbeci olmayan, özgürlükçü, eşitlikçi bir muhalefet çıkana kadar AKP’nin işi kolay.
ronmargulies@btinternet.com
(Sosyalist İşçi)
Yorum Yap