Kim koruyacak şimdi bizi

  • 3.08.2011 00:00

Kaç gündür tamamen savunmasız kaldık yahu! O kadar düşmanımız var; alimallah, bunlardan biri saldıracak olsa şimdi, ne halt ederiz?

Düşmanlarımızın hepsi her zaman Türkiye’nin zayıf bir ânını yakalamak için tetikte bekler.

Zaten bu nedenle değil midir, şanlı ordumuz şanlı olmanın yanı sıra Ortadoğu’nun en büyük, en kalabalık ordusudur. Düşman çok olunca, asker de çok olmalıdır tabii. Ve güçlü olmalıdır. “Güçlü ordu, güçlü millet” formülü ta Sümerler zamanından beri Türk’ün tüm başarılarının anahtarı olmuştur.

Şimdi ne yapacağız? Genelkurmay’sız bir ordu güçlü olabilir mi? Kuvvet Komutanları olmayan bir milleti kim ciddiye alır?

Şu anda göklerimiz gelene gidene açık. Büyük düşmanlarımız bir yana dursun, küçük ve alakasız düşmanlarımız bile hava sahamızı istediği gibi ihlal edebilir. Savaş uçaklarına, F-16’lara filan gerek yok, uçurtmalara tutunup gelseler yine ihlal ederler.

Genelkurmay Başkanı meselesi çözüldü zannediliyor. Ama benim kuşkum var. Adam daha düne kadar jandarmaydı. Birkaç saatliğine Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı, sonra da, hop, Genelkurmay Başkanı oldu. Hiç inandırıcı değil. Müzikli sandalye oyunu mu oynuyoruz be! Jandarma başka şey, Genelkurmay başka. Birincisi kırsal bölgelerde komşusunun büyükbaş hayvanını taciz edenlerle filan ilgilenir, ikincisi 22 bin yıldır Türk ordusunu yönetir. Aynı şey mi?

Bunları düşünerek geçirdiğim uykusuz gecelerde aklıma bir fikir geldi. Hükümet de düşünmüş olabilir, ama ne olur ne olmaz, ben yine de söyleyeyim.

Generallerin hepsi tavır koyarsa, “Mersi, şu anda Kuvvet Komutanı olmayı düşünmüyorum, daha bir iki yıl Askerî Fizik-Kimya Okulları Komutanı olarak kalayım, kusura bakmayın” derse, sınavla Kuvvet Komutanı almak düşünülemez mi?

Ben başvururum doğrusu. Vatanî görevimi bir kere yaptım, ama bunun sınırı yoktur ki. Deniz Kuvvetleri Komutanı olmak kaydıyla, bir daha yaparım.

Millet dünya kadar para harcayıp yat alıyor, kaptan kiralıyor. DKK olduğum takdirde istemediğim kadar teknem olur! Atlarım birine, tüm kıyılarımızı teftiş etmeye başlarım. En azından yaz aylarını böyle değerlendiririm. Vatana hayrım dokunmuş olur.

Bu görevi ifa etmenin karşılığında para da istemem. Fethiye Koyu’na altımda bir destroyer ile girmenin fiyakası bana yeter. “Arkadaşlar, atış talimi yapacağız, kuzey-kuzeybatı yönünde çok yüksek sesle müzik çalan Panama bandıralı tekneye yaylım ateş” diyebilmenin zevkiyle yetinirim.

Bu önerimin kabul görmeme ihtimalini yok saymıyorum. Edilmeyebilir. Teamüllere aykırı çünkü.

Bu durumda yine savunmasız kalacağız. Ya da kifayetsiz generaller gelecek önemli mevkilere. Işık Koşaner’in rakamlarına göre “Şu anda 173’ü muvazzaf, 77’si emekli olmak üzere 250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, hürriyetlerinden yoksun”. Bunlardan “14’ü general-amiral, 58’i albay”. Kim kaldı?

Darbe planlamamış olanlar kaldı! Yani ülkesinin geleceğini düşünmeyen, Cumhuriyet’in kazanımlarının elden gitmesi karşısında kayıtsız kalan, Atatürk ilke ve inkılâplarından ödün verebilen, sadece kendini düşünen subaylar kaldı.

Üstelik bunlar, olup bitenler karşısında kıllarını bile kıpırdatmadıklarına, bir plan bile yapmadıklarına göre, büyük ihtimalle emperyalizmin hizmetinde bile olabilir.

Zaten, geçen gün BirGün gazetesinde okudum, Türkiye Komünist Partisi ve diğer vatan güçleri tam da bu konuda hepimizi uyarmış!


AKP yeni rejimin yeni ordusunu kuruyor” demişler. Yeni bir ordu, Türkiye gericiliğinin ABD çıkarlar doğrultusunda bölgesel operasyonlarda daha etkili biçimde kullanılması için de gerekmektedir” diye ikaz etmişler bizi!

Hak vermemek elde değil.

AKP hangi hakla orduya müdahale ediyor? Demokratik bir toplumda ordu bağımsız olur, ne isterse onu yapar. Kendi bütçesini kendisi yapar; hükümete, partilere, yargıya, üniversitelere müdahale eder; plan yapar; memleketi yönetir. Doğrusu budur. Bizde de böyleydi. AKP şimdi bunu bozuyor.

Üstelik, bizim ordumuz Ortadoğu’da barışı savunan, melek gibi bir orduydu, ABD’nin tüm çıkarlarına karşı çıkardı, emperyalizmin tüm planlarını hemen bozardı. Belli ki, AKP’nin istediği Necdet Özel tam bir ‘Amerikan uşağı’, Işık Koşaner ise ‘kahraman bir antiemperyalist’ti.

Vatan adına kaygılıyım. Çok kaygılıyım.


ronmargulies@btinternet.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums