- 26.06.2014 00:00
Ben üç seçimdir AK Parti'ye oy vermiş olan ve böyle yaptığım için çok memnun olup seneye yine aynı şeyi yapacağımdan kuşku duymayan bir seçmen olsaydım, kafam biraz karışmış olurdu şu günlerde.
"Şu askerlerle ilgili olarak biz ne yapmış olduk şimdi?" diye düşünüyor olurdum.
Çok da sorun etmezdim belki, ama aklıma gelirdi herhalde.
AK Parti hükümeti 2007'den itibaren dört beş yıl boyunca Silahlı Kuvvetler'le itişti. Generaller siyasete bulaşmaya kalkınca "Sen benim memurumsun" dedi; eskiden her ağustos ayında düzinelerce subayın ordudan ihraç edilmesiyle sonuçlanan YAŞ sürecine müdahale etti; askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açtı; yüzlercesinin hapse tıkılmasını sağladı.
Bu didişme AK Parti'nin popülerlik kazanmasında önemli bir rol oynadı.
CHP'nin, Beşiktaş, Kadıköy ve Çankaya sakinlerinin anlayamadığı tam da buydu. Halkın büyük bir kesiminin asker karşısındaki ezikliğini, seçtiği hükümetleri defalarca devirmiş olanlara karşı duyduğu öfkeyi hiç anlayamadılar. AK Parti ise anladığı için askerle didişti ve didiştikçe de oyunu artırdı.
"Hukuk mücadelesi"
Ergenekon davası, Balyoz davası, 28 Şubat davası, Kenan Evren davası halk arasında destek gören, haklı ve doğru oldukları iyi bilinen davalardı.
12 Eylül'de, 28 Şubat'ta neler yapılmış olduğunu, memlekette faili meçhul cinayetler işlendiğini, İstanbul sokaklarında bile gündüz gözüyle insan öldürüldüğünü, bombalar patladığını herkes biliyordu. Ve bütün bunların askere ve devlet güçlerine uzandığından kimsenin kuşkusu yoktu.
Dolayısıyla, bütün bu davaların meşru olduğunu, gerçek olaylarla ilgili olduğunu biliyordu herkes. Ve dolayısıyla, davalar AK Parti'ye puan kazandırdı.
Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın müebbet hapis cezası yemesi doğal karşılandı. Kimsenin kılı kıpırdamadı. Çok geç ve biraz da anlamsız bir şekilde de olsa, "Adalet yerini buldu" diye düşündü herkes.
Peki, aynı günlerde tüm Balyoz mahkûmlarının serbest bırakılmış olması hakkında ne düşünür AK Parti seçmeni?
Ergenekon ve 28 Şubat davalarından içeri girmiş olan kimsenin artık içerde olmaması hakkında ne düşünür?
Ve en önemlisi, bunların serbest bırakılmasıyla ilgili olarak Başbakan'ın övünmesi hakkında ne düşünür?
Şöyle demiş Başbakan:
"Hepsi dışarı çıktı. AİHM'e gitseydiler, oradan böyle bir netice alabilirler miydi? Hayır. AİHM lehlerinde bile karar verse, biz Türkiye olarak belli bir bedel öderdik, yine içerden çıkamazlardı. Şimdi hepsi içerden çıktı mı? Çıktı. Biz şu anda onlardan teşekkür beklemiyoruz, ama bu ülkede hukuk mücadelesini kimlerin verdiğini bilsinler."
Darbeleri kim uydurdu?
Peki, AK Parti seçmeni düşünmez mi, "Balyozcuları hapisten çıkarmak için verilen mücadele "hukuk mücadelesi" ise, bu herifleri hapse tıkmak için verilen mücadele ne mücadelesiydi?"
Düşünmezler mi, "28 Şubatçıların hepsi serbest olduğuna göre, 28 Şubat diye bir şey olmadı mı? Biz rüya mı görmüştük? Çevik Bir diye bir general yok muydu?"
Düşünmezler mi, "Ergenekon davası çöktüğüne göre, derin devlet diye bir cinayet şebekesini biz hayal mi etmiştik?"
Düşünmezler mi, "Bu davaların hepsi 'paralel yapı' tarafından uydurulduysa, darbeleri, darbecileri, katilleri de mi onlar uydurdu? Hiç yok muymuş aslında memleketimizde böyle şeyler?"
Düşünüyorlardır bence.
http://marksist.org/yazarlar/roni-margulies/15207-demek-ki-darbeci-yokmus
Yorum Yap