- 18.06.2011 00:00
Bilerek yapmadı sanırım, ama Hayrettin Karaman bana gollük bir pas atmış.
Televizyonda futbol spikerlerinin geliştirdiği garip bir dil var. Bu dilde, bir forvet oyuncusu koşmaya başladığı zaman “koşuyor” denmez, “hareketlendi” denir. Ben yanlış anlıyor olabilirim tabii. Belki de “hareketlendi” dendiğinde “koşmaya başladı” değil de, “sol dirseğiyle sağ omzunu hızlı hızlı hareket ettirmeye başladı” anlamına geliyor olabilir.
Bir de, “ayağa pas yapmak” şeklinde bir ifade var ki, bunu hiç anlayamıyorum. Teknik bir terim olsa gerek. Ben futbol oynadığım yıllarda pas “yapılmaz”, verilirdi. Ve ayağa değil, kıkırdak kemiğine verilirdi.
Ama futbol meraklısı olmayanların bile “gollük pas” ifadesini anladıklarını umuyorum. Hayrettin Bey topu karşı tarafın ceza sahasına doğru havadan gönderdi, benim amacım topun “kafamla buluşup” filelerle “kucaklaşmasını” sağlamak.
Hayrettin Bey futbolcu değil. Türkiye’nin en saygın ve sevilen ilahiyatçılarından biri. Yeni Şafak gazetesinde uzmanlık alanıyla ilgili yazılar yazıyor.
Geçen hafta Emre Kongar’ın bir yazısında sorulan üç soruyu ele almış. Kongar’ın yazısı benim dikkatimi çekmemişti, gol fırsatı göz göre göre kaçacaktı. Hayrettin Bey’e teşekkür ederim.
Sorular şöyle:
“1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?
2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?
3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?”
Hayrettin Bey efendi bir insan olduğu için, benim aklıma ilk gelen cevap onun aklına gelmemiş.
Size ne, Kongar Bey?
Müslüman değilsiniz, demokrat değilsiniz. Hem o, hem bu, hem laik olunabilir mi, olunamaz mı, ne fark eder sizin açınızdan? Laiklik dışında hiçbir şey sizi ilgilendirmiyor. Size ne birinci sorunun cevabından?
Kendinizi Müslüman olarak tanımlamıyorsunuz, kadın değilsiniz, tesettüre girmeyi düşünmüyorsunuz. Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadının ne yapıp ne yapmayacağından size ne?
Bu sorular gülünç, ama en gülüncü, en sahtekâr olanı ikinci soru.
Önce soruyu sahtekârlığından arındırıp Türkçeleştirelim:
“Siz Müslümanlar demokrasiyi araç olarak kullanıp hepimize İslam’ı bir yaşam biçimi olarak dayatacaksınız. Beni çember sakallı, kızlarımı da başörtülü olmaya zorlayacaksınız. Bir cin tonik bile içemeyeceğim. Mustafa Kemal’in aydınlık Türk cennetini İslam’ın karanlığına gömeceksiniz. Aslında demokrasiye inanmıyorsunuz.”
Hayrettin Bey yine efendiliği elden bırakmamış, şöyle cevap vermiş:
“İnancı ve ideolojisi farklı olan fertler ve gruplar –başka türlüsü mümkün olmadığında- inançlarını, dünya görüşlerini muhafaza ederek farklı olanlarla ortak alanı düzenleyen bir sözleşme (mesela anayasa) çerçevesinde birlikte yaşayabilirler, bir ülkenin vatandaşları olabilirler.”
Hayrettin Bey gibi düşünmeyen Müslümanlar yok mu? Var.
Kongar’ın kâbuslarını süsleyen, şeriatçı, demokrasiyi hiç takmayan Müslümanlar yok mu? Var.
Onların ideal toplum hayalini sorgulayan kişiyle, hiçbir yaşam biçiminin hiç kimse tarafından hiç kimseye dayatılamayacağını savunan kişiyle omuz omuza dururum. Ama Emre Kongar’la omuz omuza durmak bir yana dursun, aynı gezegende bulunmaktan bile hicap duyuyorum.
Yahu bizi salak mı zannediyorsunuz?
Önce tek kişi, sonra tek parti tarafından yönetilmiş, sonra beş darbe ve beş yüz darbe planı yapılmış bir ülkede, üç beş kişinin saptadığı bir yaşam biçiminin ve “muasır medeniyet seviyesi”nin herkese sopa zoruyla dayatıldığı bir ülkede, dayatmalara karşı çıkanların asıldığı ve hapsedildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Kimin demokratlığının sorgulanması gerektiğini bilmeyecek kadar aptal değiliz.
Doksan yıldır bütün dayatılanları alkışlayan siz, bir başkasının demokratlığını sorgulama hakkını nereden buluyorsunuz?
İnternet sitesinde Çetin Doğan’dan “Bir komutan.. Bir orgeneral... Bir ordu komutanı... Bir sanık... Bir yazar... Bir eş... Bir bağımsız milletvekili adayı... Ve bir baba!” diye söz eden, “Bir darbeci” demeye dili varmayan, Tuncay Özkan ve Doğu Perinçek adlı Ergenekon sanıkları hakkında sürekli gözyaşı döken siz, lütfen bir süre demokrasi hakkında yazı yazmayınız.
Komik oluyor.
ronmargulies@btinternet.com
Yorum Yap