‘Netekim’ ifadeye

  • 1.06.2011 00:00

Haklı çıkınca böbürlenmek efendiliğe sığmaz.

Böbürlenmeyeyim.

Sekiz aydır, 12 Eylül’den beri, memlekette trafik kazası olsa, tüpgaz patlasa, hava sıcaklığı mevsim ortalamalarının altına düşse, şu lafı duyuyorum: “Gördünüz mü! ‘Yetmez ama evet’ dediniz, hep sizin kabahatiniz. Hani her şey iyi olacaktı!”

Referandum’da “Hayır” oyu çıkması için elinden geleni ardına koymayan Cumhuriyet gazetesinin dünkü baş sayfası pek güzeldi.

Sayfanın ortasındaki manşet şöyle: “12 Eylül darbesinin hayatta kalan iki komutanı Evren ve Şahinkaya’ya ‘şüpheli’ sıfatıyla çağrı: ‘Netekim’ ifadeye”.

Sayfanın tepesindeki manşet ise: “Hava Kuvvetleri Komutanı olması beklenen orgeneral de Balyoz’dan cezaevine konuldu: Balanlı tutuklandı”.

Çok dikkatli incelemedim, ama “‘Yetmez ama evet’ diyenlerden özür dileriz” şeklinde bir manşet yoktu galiba. Olsun. Ben özürlerini kabul ediyorum.

Referandum’da “Hayır” oyu çıksaydı, Evren’in kılına bile dokunulabilecek miydi? Hükümet ve yargı, Ergenekoncuları, Balyozcuları, Kafesçileri tutuklayacak cesareti bulabilecek miydi?

Hayır.

Buradan yola çıkıp “Evet” oyu sayesinde her şeyin o günden beri mükemmel olduğunu düşünmüyorum elbet. O zaman da böyle bir beklentim yoktu, şimdi de yok.

O zaman da söylemiştik, şimdi de söyleyeyim: Biz ne kadar bastırabilirsek, aralanan kapıyı ne kadar omuzlayabilirsek, değişim isteyen tabanın sesinin ne kadar yüksek çıkmasını sağlayabilirsek, ancak o kadar değişim olur, her şey ancak o kadar iyi olur. Azı olur, fazlası olmaz.

Fazlasını beklemek, AK Parti’nin demokratlığına, iyi niyetine filan güvenmek anlamına gelir. Benim böyle bir güvenim hiç olmadı, bugün de yok. Muhafazakâr partilere güvenme âdetimi çok küçük yaşta kaybetmiştim, sonra da bir daha bulamadım.

Bütün bunların en açık örneği, AK Parti’nin Kürt meselesine yaklaşımı.

Hükümet birkaç yıl önce bu konuda adım atmaya niye başladı?

Hem genel olarak hem bizzat kendi tabanında bu sorunun çözülmesi doğrultusunda bir talep olduğunu bildiği için.

Bu talep hâlâ var ve hâlâ güçlü.

TESEV’in bir araştırmasının sonuçlarını Dilek Kurban şöyle ifade ediyor:

“İzmir, Mersin ve Trabzon’da yaptığımız bir çalışmada, Kürtlerin taleplerinin öngördüğümüzden daha çok kabul gördüğünü gözlemledik. Ve toplumun, aksi yöndeki yaygın kanıya rağmen, Kürt meselesini PKK dâhil bütün boyutlarıyla konuşmaya sanıldığından daha iradeli ve hazır olduğunu. Kürt olmayanların epeyce bir bölümü Kürtleri tanımasa ve yerleşik önyargı ve önkabullere sahip olsa da, taleplerini dinlemeye ve anlamaya çalışmaya düşündüğümüzden çok daha istekli.. [Araştırmaya katılanların] hemen hepsi, Cumhuriyet’in Kürtlerin dil ve kültürünü asimile etmeye çalışarak adaletsiz davrandığı, Kürt meselesinin devletin inkâr politikalarının sonucu olduğu, Anayasa’nın fazlasıyla devletçi olduğu konusunda hemfikirdi.”

Bunları TESEV biliyorsa, hükümet haydi haydi biliyor.

Ama milliyetçiliğe göbekten bağlı muhafazakâr bir hükümet olduğu için, meseleyi mümkün olduğu kadar az ödün vererek, hatta mümkünse hiç ödün vermeden çözmek istiyor. Sadece şu seçim döneminde değil, bir buçuk yıldır Kürtleri çıldırtacak ölçüde saldırgan ve savaşçı davranmasının nedeni bu.

Bir okuyucum şöyle yazmış:

“Tabii ki sorunun kaynağının Türk devleti olduğunda hiç şüphem yok. Şu anda dahi, dediğiniz gibi, devlet hata yapmaya devam ediyor, hükümeti de hata yapmaya zorluyor. Benim yakınmam, dindar kesimin çözüme barışçıl yaklaşımları, Kürdistan’dan gelen şiddet görüntüleri ile savaş çığırtkanlığına dönüşüyor. Bunu görüyorum ve barışın eşiğinden Allah korusun tekrar eski günlere döneceğimizden korkuyorum.”

Hata yok bence. Devlet de, hükümet de ne yaptığını biliyor, Kürt sorununa geleneksel yaklaşımdan en küçük geri adımları atarak meseleyi çözüp kapatmaya çalışıyor.

Hiç şansları yok. Boş yere uğraşıyorlar.


Kürtlerin mücadelesi öyle bir düzeye yükseldi ki artık, devlet de, hükümet de bağıra çağıra, debelene debelene, bütün gerekli ödünleri verecek.

Üstelik dindar kesim de, dindar olmayan kesim de, malum kesimler haricinde, hiç itiraz etmeyecek, memnun olacak.

Kürt sorununda olduğu gibi, demokrasi sorununda da, anayasa sorununda da önemli olan AKP’nin ne istediği değil, tabandan bir mücadele yükselip yükselmediği.


ronmargulies@btinternet.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums