Dünyanın kirli sırlarına karşı veri gazeteciliği

  • 7.02.2016 00:00

1989’da CERN laboratuarlarında HTML işaretleme dilini geliştirerek, dünya çapında bilgi paylaşım ağını kuran, web’in babası olarak nitelendirilen Tim Berners-Lee’nin bir sözü var: “Data driven journalism is the future.” Yani, veri gazeteciliği gelecektir. 

 

Tim Berners-Lee’nin ifadesi, hakkını teslim edelim, tam da bu dönemler için söylenmiş, öngörüsü yüksek bir söz. 

 

Dünya, kaç gündür ICIJ’nin (The International Consortium of Investigative Journalists - Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu) ortaya döktüğü Panama Papers’ı konuşuyor. Tarihin en büyük yolsuzluk belgeleri olarak adlandırılan Panama Papers, 2.6 terrabyte 11.5 milyon belgeyle hala görevde olan onlarca devlet başkanının, dev holding yöneticilerinin, futbolcuların, sinema oyuncularının ve daha pek çok kişi ve kurumun para kara akladığını gösteriyor. 

 

Panama Papers öylesine devasa ki, Wikileaks’te ortaya çıkan belgelerin 1500 katı. ICIJ araştırması bugüne kadar gerçekleşen en büyük doküman sızıntısı olarak kabul ediliyor. 2010’daki WikiLeaks ve 2013’teki Edward Snowden sızıntılarından çok daha büyük.

 

Bu belgelerin ortaya çıkışı elbette, özellikle Avrupa’nın küresel mali kriz döneminde getirdiği birtakım önlemlerle önünü almaya çalıştığı offshore alanına yönelik ciddi bir darbe. Belgelerde, offshore hesaplarla vergi kaçıranlar arasında 12 devlet lideri ve 143 politikacı olduğu belirtiliyor. Adı geçenler arasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson, İngiltere Başbakanı David Cameron, Pakistan’dan Navaz Şerif, Suriye’den Beşar Esad, Azerbaycan’dan İlham Aliyev, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Suudi Arabistan Kralı var. Ayrıca, belgelerde yaklaşık 210 bin şirket hakkında bilgi bulunduğu kaydediliyor.

 

Gelecek dönemde takip edeceğimiz önemli gündem başlıkları arasında mutlaka Panama Papers da olacak, öyle görünüyor. Benim esas olarak bahsetmek istediğim konu, bu işin ortaya çıkmasını sağlayan veri gazeteciliği üzerine…

 

Yaklaşık bir yıl önce Alman Süddeutsche Zeitung gazetesiyle iletişime geçen kimliği belirsiz kişiler, Panama merkezli Mossack Fonseca adlı hukuk firmasına ait yaklaşık 40 yıldır tutulan kayıt ve belgeleri göndermeye başladı. Mossack Fonseca, vergi muafiyetinin olduğu ülkelerdeki offshore şirketlere hukuki danışmanlık hizmeti veriyor. Süddeutsche Zeitung da, bu belgeleri ICIJ ile paylaştı, ardından belgelerin ayrıştırılması işlemi gerçekleşti. Gazetenin belgeleri ICIJ ile paylaşmasıyla birlikte 78 ülkeden 107 ayrı medya kuruluşundan gazeteciler belgeler üzerinde çalıştı. 

 

Panama Papers’ın tasnif edilmesi ve yayınlanmasını 400 kişilik araştırmacı gazeteci grubuyla organize eden ICIJ Direktörü Gerard Ryle, CNN’de Christiane Amanpour’a belgelerin Alman hükümetinin belgeleri satın aldığını söyledi, dolayısıyla da belgelerin doğruluğu konusunda şüphelerinin olmadığını kaydetti.

 

Putin’le ilgili önemli belgeleri de ifşa eden Panama Papers’ın ortaya dökülmesinin hemen ardından Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov’un, belgelerle ilgili üzerinde çalışan araştırmacı gazetecilerin eski ABD'li yetkililer ve istihbarat servisi ajanları olduğunu öne sürmesi, bizler için epey tanıdık. Türkiye’de gazetecilerin itibarsızlaştırılması için sık sık kullanılan “ajan” yaftalaması bu kez Rusya’dan geldi, Peskov, “Gerçek meslekleri gazetecilik olmayan birçok gazeteci var: ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan birçok yetkili, CIA ve başkaca gizli servislerden ajanlar…” ifadelerini kullandı. 

 

Veri gazeteciliği, Wikileaks’te veya NSA’de olduğu gibi, çok büyük veri tabanlarındaki bilgileri, gazetecilik ilkelerine uygun olarak süzerek haberleştirmeye verilen genel bir isim. Buna bilgisayar destekli gazetecilik de deniyor. 

 

Sızıntıların, veri gazeteciliği olarak değerlendirilebilmesi için herşeyden önce yüksek kamu yararı içeriyor olması gerekli. Buradan bakıldığında veri gazeteciliği, sadece gerçeklerin ortaya çıkmasına değil, sivil denetiminin gücünün artmasına, siyasal gücün kullanımında şeffaflığa ve devletin de hesap verebilirliğine büyük katkı sağlar.

 

Wikileaks ile veri gazeteciliğinin gücü görüldü. Ardından gelen sızıntıların veri gazeteciliğinin gücünün fark edilmesinde etkisi büyük olsa gerek.

 

Wikileaks, Temmuz 2010'da ABD ordusunun 2004-2009 yılları arasında Afganistan Savaşı'nda tuttuğu binlerce belgeyi, savaşta ölen sivillerin bilgilerini Guardian, The New York Times ve Der Spiegel gazeteleriyle birlikte açıkladı. Hemen ardından Irak Savaşı’na dair belgeler yayınlandı. Hepsinde gazeteciler haftalarca ortaya anlamlı bir veri koyabilmek amacıyla belgeleri ayrıştırma, analiz etme ve doğrulama için çalıştı.

 

Daha sonra ICIJ’nin Swissleaks başlığı altında oluşturduğu verilerle, offshore hesaplara ilişkin dünya çapında ses getiren haberlere imza atıldı. 10 farklı offshore cennetinden, 30 yıllık veri girişleri, e-postalar, dünyanın en zengin 100 bin vatandaşına dair özel kayıtlar, 37 yayın grubu tarafından yedi ay boyunca incelendi. Verilerin toplam büyüklüğü ise 260 gigabyte idi. Aslında bugüne kadar finansal verilerle ilgili en büyük sızdırma sayılan Swissleaks belgeleriydi. Panama Papers onu kat kat geçecek gibi.

 

Snowden’ın NSA’de (ABD Ulusal Güvenlik Kurumu) çalışırken, gizli belgeleri ifşa etmesi de ABD tarihinin hemen hemen en büyük sızdırması olarak nitelendirilebilir. Snowden’ın sızdırdığı belgeler NSA'in binlerce kez mahremiyet kurallarını çiğnediği ve yasal yetkileri dışında hareket ettiğini ortaya koymuştu. Belgelerde, ABD’lilerin ve ABD'de yaşayan yabancıların telefon konuşmalarının ve e-postalarının NSA'in yetki ve kurallarının dışına çıkarak dinlendiği tespit edilmişti.

 

Washington Post ve Guardian gazeteleri, Edward Snowden’in sızdırdığı belgelere dayanarak yaptıkları haberlerle gazeteciliğin en prestijli ödülü Pulitzer’i kazanması, veri gazeteciliğinin önemi gösteren bir diğer gelişme.

 

Tüm bunlar, neyin gizli bilgi/belge olup olmadığını, kişisel mahremiyetin izlenip izlenemeyeceğini ve elbette dijital dönemde veri gazeteciliğinin uzandığı yeni yeri tartışmaya açan önemli parametreler. 

 

Elbette geleneksel gazeteciliğin sonu gelmiş değilse de, gelecek veriye dayalı gazeteciliği işaret ediyor. Gazeteciler, dijital dünyanın imkanlarını da kullanarak veriyi inceleme, analiz etme ve süzülen bilgiyi kamuoyuna sunma konusunda yeni bir evreden geçiyor. Biz bunu Türkiye’de bir boyutuyla 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları sırasında yayınlanan tapelerle yaşadık. Evet, sızdırma yapıldı ama bu verilerin gazeteciliği yukarıda bahsettiğimiz şekilde yapılmadı. Nasıl yapılsın? Dünya gelişen dijital çağda bu veri gazeteciliğini geliştiredursun, bizler gazetecilerin üzerindeki tahakkümün giderek arttığı, hapse atıldığı, ömrünü mahkeme koridorlarına geçirdiği günlerde, ancak gelişmelere kenardan seyirci olmaya devam ederiz.

 

PELİN CENGİZ / HABERDAR 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • müfit günal
    müfit günal
    29.08.2013 16:58

    Gezi parkı olayı, insanları tanıma açısından iyi de oldu herhalde, birbirimizi yanlış tanıyormuşuz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums