ZAAFİYETLERİN BEDELİ MEDYAYA ÖDETİLİYOR

  • 15.01.2016 00:00

“İleri demokrasi” ile yönetilen “Yeni Türkiye”de geleneksel yayın yasağı getirerek en temel gazetecilik ilkelerini çiğneme alışkanlığı son olarak dün sabah Sultanahmet’te meydana gelen canlı bomba saldırısının hemen ardından yaşandı.

 

Olayın gerçekleşmesinin üzerinden bir saat geçmişken, radyo ve televizyonlara yayın yasağı geldi. Akşam saatlerinde İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, saldırıyla ilgili yayın yasağını genişletti, sosyal medya da dahil olmak üzere her yerde yayın ve haber yapılmasına yasak getirdi. Kararın içeriğinde ayrıca soruşturmaya gizlilik kararı da yer aldı. Yasağa ve kısıtlama kararına gerekçe olarak, “Milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliği ile toprak bütünlüğünün korunması” gösterildi.

 

AKP hükümetleri sadece iki konuda istikrar sözünü sonuna kadar tutuyor, Türkiye’nin her yanında yaşanan ölümler ve yayın yasakları. Halkın doğru haber alma hakkı, keyfi kararlarla engelleniyor. Yayın yasakları, sansüre ardından baskı, tehdit ve sindirmeye dönüşüyor. Bu kararları akılla, mantıkla açıklamak mümkün değil. Üstelik, bu yasakların olayların aydınlatılmasına bir işe yaramadığı defalarca denenerek görüldü, tersine dezenformasyonla ya da bilgi karmaşasıyla karanlığa gömülen bir durum söz konusu. 

 

Türkiye’de toplumun tüm kesimlerini derinden etkileyen her siyasal ya da toplumsal gelişmenin ardından getirilen yayın yasakları, kamuoyunun haber alma hakkını engellediği gibi hukuka ve adalete olan inancını da sarsıyor. Bunun yanında, kitlesel olaylarda sorumluluğu bulunanların sorumluluğunu da azaltmıyor. Yayın yasakları sadece suç işleyenleri ve sorumluları koruyor.

 

Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri, Basın Kanunu’nun ise 3. maddesi medya özgürlüğünü güvence altına alan maddeler. Ancak, medya özgürlüğüne sağlanan bu güvence, kitlesel olaylarda tamamen gözardı edilerek, işlevsiz kılınıyor.

 

Türkiye’nin yaşadığı bazı önemli olayları hatırlayalım: Roboski, Reyhanlı, Soma faciası, MİT TIR’ları, 17-25 Aralık operasyonları, Suruç, Ankara katliamı…

 

Bütün bu olaylarla ilgili hala haber yapabilen, olayların iç yüzünü araştıran medya organlarının yayınlarından sonra yayın yasağı geliyor.

 

11 Eylül 2001 günü New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerinden birini uçağın vurmasının ardından ikinci uçağın vuruşunu bütün dünya canlı yayında izledi. O tarihten sonra ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgali de dahil kimse medyaya herhangi bir sansür ya da yayın yasağı uygulamadı. O dönemin ardından kimi gazetecilerin kaleme aldığı haber ve yazılar pek çok olayın aydınlatılmasını sağladı.

 

AP haber ajansı Afganistan’da yaralanmış bir ABD askerinin fotoğrafını yayınlayınca kıyamet koptu, “yaralı asker görüntüleri yayımlanmalı mı” tartışması başladı ancak kimse “yayın yasağı getirelim” demedi. Özellikle 11 Eylül sonrası yaralı veya ceset fotoğraflarının yayınlanmaması konusu gazetecilerin sağduyusuna bırakıldı, çoğunlukla böyle görüntüler de yayınlanmadı. 

 

İspanya’nın başkenti Madrid’de, 11 Mart 2004 günü dört trende 10 bomba patladı, 1800 kişi yaralandı, 200’e yakın insan hayatını kaybetti. Bu saldırı, İspanyolların mevcut hükümete karşı olan kızgınlığını artırdı, birkaç gün sonra yapılacak seçimlerde iktidar partisinin kazanma şansını yok etti, seçimi Sosyalist Parti kazandı. Kimsenin aklına tüm bu yaşananlarla ilgili yayın yasağı getirmek gelmedi.

 

İngiltere’nin başkenti Londra’da, 7 Temmuz 2005 günü metro ve otobüs duraklarına intihar saldırıları düzenlendi. Hatta bombalardan biri Londra'nın simgelerinden çift katlı gezi otobüslerinden birinde patlatıldı. Onlarca insan ölürken, yüzlerce insan yaralı kurtuldu. Medya özgürlüğüne yönelik herhangi bir kısıtlama getirilmesi kimsenin aklına gelmedi.

 

Son olarak Fransa’da geçen yılın ocak ayında yaşanan Charlie Hebdo saldırısının ardından Paris 13 Kasım 2015 günü eşzamanlı patlayan bombalarla ikinci kez sarsıldı. 127 kişi canından oldu, yüzlerce kişi yaralandı. Fransa Hükümeti, bırakın Paris'i kana bulayan saldırıların ardından yayın yasağı getirmeyi, soruşturmada ortaya çıkan bilgileri her gün medya ile paylaştı. Hiçbir medya kuruluşuna yönelik yaptırım uygulanmadı, medya kuruluşlarının düzenli bilgi alabileceği bilgilendirme ekibi kuruldu. İstihbarat ve güvenlik zaafiyetleri medyada sonuna kadar sorgulandı.

 

Elbette soruşturmaların gizliliği, şüphelilerin masumiyet karinelerinin korunması esas. Ancak, bu esas, gazetecinin haber verme ve halkın da haber alma hakkını gasp edecek şekilde olamaz. Kamuoyunu ilgilendiren olaylarla ilgili Fransa’da olduğu gibi yetkililerin periyodik bilgilendirme gerçekleştirmesi, gazetecelerin ulaşabildiği kendi kaynaklarından da bilgileri teyit etme hakkının bulunması normal olandır.

 

Yaşadığımız çağda sosyal medyanın bilgi akışı ve hızı göz önüne alındığında yayın yasaklarının anlamsızlaştığını rahatlıkla görmek mümkün.

 

Son yıllarda yaşadığımız pek çok olayda yayın yasağı getirilmesi, başta hükümet olmak üzere tüm sorumluların, tüm hesap vermesi gerekenlerin kendi ihmallerini ve zaafiyetlerini örtbas etme çabasından başka bir şey değil.

 

PELİN CENGİZ / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums