İKLİM ADALETSİZLİĞİ GİDERİLMEDEN BAŞKA BİR ADALET VAAT EDİLEMEZ

  • 6.02.2015 00:00

 Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman, “İklim değişikliğiyle mücadelenin neden engellendiğini anlamak istiyorsanız paranın kimde olduğuna bakın” diyor. 

Malum, bu aralar gezegenin mevcut gidişatına ve geleceğine dair endişeli olanların gözü kulağı Paris’te. Tarihinin en kritik BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı (COP21) bir haftadır Paris’te devam ediyor. Yeni bir iklim anlaşmasının zemininin arandığı zaman zaman iyimserliğin zaman zaman karamsarlığın hakim olduğu müzakereler 12 Aralık tarihine kadar sürecek. 

Krugman, haksız değil. Zira, iş eninde sonunda gelip yine zenginle yoksulun, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrışmanın mücadelesine dayanıyor.

Paris’te gelecek hafta sonu ne olacak? Zirvenin sonunda bütün ülkelerin üzerinde uzlaşacağı yeni bir anlaşmanın çıkması muhtemel. Ancak, gerçek bir iklim değişikliğiyle mücadele eylem planı zirveye katılan ülkeler tarafından hayata geçirilebilecek mi? Uygulamaya geçirildiği takdirde, ekonominin işleyişinde, iş dünyasında ve günlük yaşamlarda neler değişecek?

Şunu görmek lazım, dünyayı herkes için eşit, adil ve yaşanabilir bir yer haline getirmedikçe, en dezavantajlı kesimleri toplumun en dışına ittikçe ne yoksulluk ve açlık bitirilebilecek ne gerçek barış inşa edilebilecek, ne terör sona erdirilebilecek.   

Ne tür bir anlaşmaya varılırsa varılsın evrenselliği, kapsayıcılığı ve dayanışmayı temel alan bir düzene ihtiyaç var.

İklim değişikliğiyle bağlantı olarak meydana gelen felaketler, dünyanın pek çok yerinde etkilerini farklı şekillerde gösterse de, en büyük zararı her zaman iklim değişikliğine en az sebep olan üçüncü dünya ülkeleri görüyor. Bunu yakın bir gelecekte zengin ve yoksul ülkeler arasındaki uçurumun giderek artması, yoksul ülkelerin daha da yoksullaşması takip edecek. 

İklim değişikliği ile mücadeleyi sertleştirmediğimiz sürece, yoksulluğu hiçbir zaman ortadan kaldırmak mümkün değil.

Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, bu yılın başlarında açıkladığı bir çalışmada, en zengin yüzde 1’lik dilime girenlerin, 2016’da küresel servetin yarısından fazlasına sahip olacağını ortaya koymuştu. Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin varlığı, 2009’da yüzde 44 iken, 2014’te yüzde 48’e yükselmişti. Yüzde 1’lik kesimin varlığı 1 trilyon 899 milyar dolar, buna karşın nüfusun en altında bulunan yüzde 50’lik kesimin varlıkları 1 trilyon 843 milyar. Nüfusun yüzde 1’lik kesiminin varlıkları yüzde 50’nin sahip olduğu varlıkları çoktan geçti bile.

İşin en dramatik kısmı, gelir eşitsizliğindeki patlamanın yoksulluğa karşı verilen mücadeleyi olumsuz yönde etkilemesi şeklinde. Zenginle yoksul arasındaki uçurum hızla büyüyor. 

Geçen ay, Dünya Bankası’nın raporunda iklim değişikliği sebebiyle 2030 yılına kadar 100 milyondan daha fazla insanın yoksulluk tehdidi ile karşı karşıya olduğunu kaydedildi. Şu anda mevcut sayı 702 milyon kişi.

Bu yüzyılın giderek daha fazla insanlığın açlık, kıtlık ve artan bir gıda kriziyle mücadelesine sahne olacağını söylemek mümkün. 

Oxfam’ın çok yeni bir diğer araştırması da geçen hafta Paris’te yoksullarla zenginler arasındaki müzakereler sürerken açıklandı. Rapor, iklim değişikliğine en fazla neden olan kesimler ile bundan en çok etkilenenler arasındaki farka işaret ediyor. Oxfam, dünyanın karbon emisyonunun yarısını, dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'luk diliminin ürettiğini ortaya koyuyor. Raporda, dünya nüfusunun en zengin yüzde 1’lik kesiminde yer alanlar, en yoksul yüzde 10’luk dilim içinde yer alanlara göre 175 kat daha fazla karbon emisyonuna neden olduğu ifade ediliyor. 

Dünya nüfusunun yoksul yüzde 50’lik kısmı yani 3,5 milyar insan küresel iklim değişikliğiyle bağlantılı fırtınalardan, kuraklıktan, aşırı hava olaylarından en fazla zarara uğrayan kesim olmalarına rağmen, dünyadaki karbon emisyonlarının sadece yüzde 10’unda sorumlu.

Raporda, bir de ilginç bir tespit yapılmış. Zengin kesimlerin, yoksul ülkelerde yaşıyor bile olsalar, diğerlerine göre, küresel ısınmanın neden olacağı su sıkıntısı, hastalık oranlarındaki artış gibi sorunları da daha kolay atlatabileceği tespiti yapıldı. O nedenle, en çok karbon salımına yol açan kesimler olan zenginlerin nerede yaşarlarsa yaşasınlar yaptıklarından sorumlu tutulmaları gerektiği belirtilmiş. 

Notre Dame Üniversitesi’nin Global Adaptation Index’i, 177 ülkenin iklim değişikliğine uyum konusundaki en dayanıklıları ve en zayıfları gösteriyor. Gıda, su, sağlık, yaşam alanları gibi pek çok parametre incelenerek yapılan araştırmaya göre, en zayıf 10 ülke Somali, Eritre, Sudan, Burundi, Papua Yeni Gine, Moritanya, Yemen, Çad, Solomon Adaları ve Çad. Dolayısıyla, Dünya Bankası’nın işaret ettiği yeni 100 milyon yoksulun nerelerden geleceği de bu endeksle birlikte açıkça görülüyor.

İklim değişikliği ile ekonomik eşitsizlik arasında ciddi bir bağlantılı var ve bu yüzyılın insanlığın karşısına çıkaracağı en büyük zorluklar da işte bağlantıyla ilgili olacak.

Dünyanın pek çok yerinde insanlar adalet bekliyorsa, herkesin ciddiyetle düşünmesi gereken birkaç soru var: Yaşam biçimlerimizi değiştirmeye hazır mıyız? Daha az nasıl tüketebiliriz? Daha azla nasıl hayatımızı sürdürebiliriz? Bu sorgulamanın ardından gelecek tercihler, bizi ya daha adil bir dünyaya ya da daha kötüye götürecek demektir. 

Daha eşit, daha adil, daha temiz bir dünya için radikal davranış değişikliklerine gitmek gerekiyor, bunun için ilk adımı hükümetlerin atması şart. Siyasetçiler, iktidarda oldukları süre boyunca daha fazla zenginlik ve tüketim vaadinde bulundukları için radikal önlemleri ya görmezden geliyor ya da bu önlemleri yetersiz şekilde uyguluyor. 

Dünyayı sonsuz kirletme hakkı olduğunu düşünenlerin, gezegeni getirdiği durum ortada. COP21'in sadece zenginler için değil, iklim değişikliğinden en çok etkilenen yoksullar için de daha insani bir gezegene doğru katkı sağlaması şart.

İklim değişikliğinin yarattığı adaletsizliği gideremeyenler, dünyaya başka türlü bir adalet vaat edemez...

PELİN CENGİZ / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums