Alkol yasağı: İktidar sarhoşluğu

  • 27.05.2013 00:00

 Kabul edelim, son zamanlarda bireysel hak ve özgürlüklerin genişletilmesini konuşmak yerine gitgide daha fazla yasaklardan, toplumu “hizaya getirme” uygulamalarından ve özel hayata müdahalelerden bahsediyoruz. Geçen hafta hiçbir ekonomik etki hesabı yapılmadan TBMM’de alınan kararla gece 22:00’den sabah 06:00’ya kadar perakende içki satışı yasaklandı. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen yasaya göre ayrıca, alkollü içkilerin reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamayacak. Bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik düzenlenemeyecek. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamayacak. Yasanın kabul edilmesinin ardından 2011 yılında 2,1 milyar dolar ödeyerek Mey İçki’yi satın alan dünyanın en büyük alkollü içki şirketi Diageo, hayal kırıklığına uğradığını belirten epey manidar bir açıklama yaptı. Şirket değerlendirmesinde, adil, dengeli ve sorumlu bir düzenleme çağrısı yaparak, Türk hükümeti ile temasa geçtiklerini, “yabancı yatırımı teşvik eden bir ülke olduğu için Mey İçki’yi satın aldıklarını” vurguladı. Bu açıklama bile yasanın ekonomik olarak olumsuz sonuçlarının neler olacağının analiz edilmediğini ortaya koyuyor.

Üzerinde aşırı ağır vergi yükü olan alkol ve sigara ürünlerindeki vergi kalemini de es geçmemek gerek. İşin realitesini en iyi bilenlerden Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklaması da çarpıcı:“Son yapılan düzenleme alkol tüketimini etkilerse vergilerde tabii ki bir erozyon sözkonusu olabilir. Burada önemli olan alkolün tanıtımının, reklamının sınırlandırılması. Dolayısıyla bir etki analizi şu anda sözkonusu değildir. Ancak tüketime yansırsa, o zaman bir vergi yansıması olur. Zaten bizim alkollü ürünlerden aldığımız ÖTV toplamı yaklaşık 4,6 milyar lira. KDV ve Kurumlar Vergisi gibi birtakım hususları da dikkate alırsanız, belki bu rakam sekiz milyar lira civarındadır.”

Yasaklama haberinin ardından Başbakan Erdoğan’ın partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında söylediği, “Biz gece gündüz kafa kıyak dolaşan bir nesil istemiyoruz” sözü ise güne damgasını vurdu. “Bu tür düzenlemeler dünyanın her yerinde var. Bir ülke gençliğini kötü alışkanlıklardan korumalı” şeklinde devam ederek, ayakları hiç yere basmayan gerekçesini de pekiştirdi. Burada şu soruyu sormanın gayet haklı olacağı kanaatindeyim: Madem gençlerin sağlığına ve kötü alışkanlıklar edinmesine bu kadar hassas olan sizler değil miydiniz silah ruhsatı alma yaşını 18’e indiren? Sivil silahlar bu ara yine Türkiye’nin gündeminde. Silah Kanunu Tasarısı’na ilişkin olarak oluşturulan İçişleri Komisyonu bünyesindeki Alt Komisyon, yaşı 23’e yükseltmiş. Ancak, yeni yasa tasarısı silah affı da içeriyor. Kanun teklifiyle silah ruhsatını yenileme süresini geçirenlere “kıyaklar” var. Satışı yasak ya da izne bağlı olan silahları bir yıl içinde teslim edenlere soruşturma açılmayacak. Bu arada, tasarıya yapılan bir eklemeyle, birçok eylemde kullanılan pompalı tüfekleri de kapsayan av silahları için ruhsat alma yaşı 21’den 18’e indirildi. Umut Vakfı’nın rakamlarına göre, ülkede sadece 2,5 milyonu ruhsatlı olmak üzere 10 milyon bireysel silah mevcut. Sahi, barış sürecindeydik değil mi?

Alkol satışının sınırlanmasıyla ilgili meseleye geri dönecek olursak, bu tür uygulamaların AKP’nin kendi muhafazakâr tabanındaki imaj tazeleme, “bizler ve onlar” ayrıştırmalarıyla muhalifleri ötekileştirme ve kendinden olmayanları ayyaşlar takımı olarak işaret etme alışkanlığı da bu işlerin cabası. Zira, kişi başına alkol tüketimi yıllık 1,5 litre olan Türkiye’yi alkolizmin pençesine düşmüş gibi göstermenin de hiçbir hakkaniyetli yanı olmasa gerek. Yasalaşan tasarının sahibi olan AKP’li vekil doktor. Bunları bilmemesi mümkün mü?

OECD, Eurostat ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 2010 rakamlarına göre, 30 Avrupa ülkesi içinde en düşük alkol tüketimi Türkiye’de. AB ortalaması 10,8 litre iken, kişi başı yıllık alkollü içki tüketimiİsveç’te 6,9İtalya’da 8,1Almanya’da 9,9İngiltere’de 10,8 ve Fransa’da 12,6 litre olarak belirtilmiş. “Kafası en kıyak” Avrupa ülkesi ise yıllık kişi başı 15,5 litre alkol tüketimi ileLüksemburg. Bu tabloya bakınca, yapılan gereksiz caydırıcılık ideolojiktir, aksine ikna edemezsiniz. Gelişmiş ülkelerle yapılan karşılaştırmalara gelince, bunlar yasaklarla değil özgürlüklerle anlam kazanır. Eğitim, iş güvenliği, kadın hakları gibi konularda kulak arkası edilen gelişmişlik göstergelerinde yapılacak kıyaslamaların bir anlamı olur.

Son olarak, alkolün 1979’taki İslami devrim sonrası tamamen yasaklandığı İran ile ilgili birkaç çarpıcı rakam vermek istiyorum. Geçen yıl, BBC’de Iran’s hidden alcoholism problem başlığıyla yayınlanan makalede, İran’da 200 bin alkolik olduğu, 2011-2012’de 829 sürücünün alkolle bağlantılı olarak yasaklı hâle geldiği, içki kaçakçılığının yüzde 80’inin ülkenin batı sınırından yani Türkiye'den yapıldığı, sadece toplam kaçağın yüzde 20’sine el konabildiği ve ülkeye yılda 730 milyon dolarlık 60 ila 80 milyon litre kaçak içki girdiği anlatılıyor.


Yasaklara karşı çareler üretmek mümkün, bir tek iktidar ve güç sarhoşluğunun çaresi yok
.


pelincengiz@gmail.com

http://www.taraf.com.tr/pelin-cengiz/makale-alkol-yasagi-iktidar-sarhoslugu.htm

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums