Farklı bir gayrımenkul hikâyesi

  • 2.12.2012 00:00

 İstanbul’un haksız, hukuksuz ve istişaresiz şekilde maruz kaldığı kent talanını, muktedirin kenti ve kentliyi kendi meşrebine göre değiştirme/dönüştürme inadını, inşaat ve proje terörünü sık sık bu köşede dile getirmişliğim vardır ancak bugün bahsetmek istediğim başka türlü bir yoksunlaştırma.Hrant Dink Vakfı, yorulmadan, sıkılmadan, iğneyle kuyu kazarcasına titizlikle İstanbul’daki Ermeni vakıflarının devlet uygulamaları nedeniyle yaşadığı mülkiyet sorunlarını ele alan bir kitap ortaya koydu. Kitap, 2012 Beyannamesi: İstanbul Ermeni Vakıflarının El Konan Mülkleri adıyla yayımlandı. Ermeni vakıflarının maruz kaldığı muameleyi hem hukuki hem de tarihsel boyutuyla ele alan kitapta, el konan taşınmazların kapsamlı bir envanteri çıkarılmış, istatistiksel analizlerle desteklenmiş. 


İstanbul’daki 53 Ermeni vakfı, zaman içinde toplam 1328 adet taşınmaz edinmiş.
Bunlardan 580 taşınmaz mülkiyet sorunu yaşamazken, 661 adet taşınmaza ise değişik sebeplerle el konmuş. 1328 taşınmazdan 87 tanesinin akıbeti ise tesbit edilememiş. El konan 661 taşınmazın sadece 143 tanesi son 10 yılda yapılan yasal değişikliklerle vakfına iade edilmiş. Bu rakam da 1328 adet vakıf taşınmazının yüzde 10,77’sini oluşturuyor.

Tabii, çalışma kuru istatistiksel bilgiyle sınırlı kalan bir çalışma değil. Meselenin, “maddiyat” kısmı bir yana, maneviyata da dokunan bir yanı var. Ermeni vakıflarının uğradığı haksızlıkları, insani ve sosyal boyutlarıyla da ortaya koyarak, size bize herkese, onlarca yıllık hak gaspının resmini sunuyor. Sorunun sadece mal mülk talebi olmadığının, aynı zamanda kültürel varlığın sürdürülebilirlik sorunu olduğunun anlaşılması için bir ışık yakıyor. 

Çalışma kapsamında, vakıfların özellikle 1913 ve 1936 beyannamelerinde listelenen ve daha sonraki dönemlerde edinilen mülklerle ilgili, vasiyetten kira kontratına, vergi makbuzundan tapu senedine kadar ulaşılabilen tüm belgeleri incelenmiş. Her bir vakıf için, taşınmazlarının listesi oluşturularak, bunların güncel kadastro haritasındaki yerleri tesbit edilmiş. Sözkonusu taşınmazların hâlen hangi amaçla kullanıldıkları, malikleri, tapu geçmişleri, ait oldukları vakıfların mülkiyetinden nasıl ve ne zaman çıktıkları belirlenmiş. Kitapta, “İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e” başlıklı ilk bölüm, azınlık vakıflarının gayrımüslimlerin yaşantısındaki yerini, tarihçelerini, tüzel kişilik tartışmalarının yanı sıra, devletin siyasi gelişmelere paralel olarak attığı çeşitli adımları, örnek yargı kararları ve uygulamalarıyla ortaya koyuyor. 


“El Koyma Hikâyeleri”
 başlıklı ikinci bölümde, yaşanmış beş el koyma olayı derinlemesine inceleniyor. Boğaziçi Köprüsü’nün yapımı sırasında Halıcıoğlu mahallesindeki Kalfayan kurumlarının tamamen yok edilişi, kendi satın aldıkları mülkte yıllarca kiracı olarak faaliyet göstermek zorunda kalan Bomonti Mıhitaryan İlkokulu’nun hikâyesiİstiklal Caddesi’ndeki bir binanın geri alınma süreci, tasarrufu tamamıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçmiş olanKasımpaşa Surp Hagop Kilisesi Vakfı ve Ortaköy’de kaderine terk edilmiş tarihî Andonyan Manastırı’nın hikâyesi anlatılıyor. Ermeni vakıflarının mülkiyet sorunu dendiğinde akla ilk gelen örneklerden Tuzla Çocuk Kampı’na nasıl el konduğuna da bu bölümde yer verilmiş.

Araştırmacı ve tarihçi Taner AkçamAGOS’a verdiği bir röportajda, yaptığı incelemeler sonucunda Osmanlı’da dönemin yöneticilerinin “insanlar konusunda göstermedikleri aşırı titizliği mallar konusunda gösterdiklerine” dikkat çekmiş, “Türkiye devleti ve toplumu ile esas olarak Hıristiyan yokluğunu garanti altına alacak ve bunun sürekliliğini sağlayacak bir zihniyet esasına göre kurulmuştur. Hukuk, bu inşanın en temel direğidir ve bu anlamda Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu sistemin en önemli ayağıdır” demişti. 

Sadece Ermenilerin değil tüm azınlık vakıflarının sorunlarını mülkle sınırlandırmamak gerek. Bu ülkenin kadim halklarını eşit vatandaş saymayan zihniyetle yüzleşmedikçe, hak gaspı dur durak bilmeyecek.

Yazıyı, kitabı açtığınızda anlatım sadeliği yüzünüze çarpan tanıtım yazısının giriş cümlesiyle bitirmek istiyorum: “Bu kitapta anlatılan, taştan betondan yapıların, el konan binaların değil, etten kemikten insanların hikâyesidir...”


pelincengiz@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums