Türkiye’ye not artışı gelir mi

  • 15.10.2012 00:00

 Küresel ekonomiye ve borç krizi içindeki ülkelere yönelik uyarılarını sık sık yineleyen IMF, epey bir zamandır Türkiye ekonomisiyle ilgili eleştirel bir yaklaşım içinde değildi. Hafta başında 4. Madde değerlendirme metnini açıklayan IMF, Türkiye’nin cari açık nedeniyle Türkiye ekonomisinin kayda değer risklerle karşı karşıya olduğuna ve bütçe hedefinin yakalanamayacağına dikkat çekti.“Yetkililerin, hassas bir politika hattını takip etmesi gerekiyor” diyerek, ekonomi kurmayları arasındaki gaz-fren tartışmasında, temkinli ilerleyip frene basmak gerektiğini söyleyenlerden yana tavır aldı. Türkiye’nin düşük yurtiçi tasarruflarının ülkeyi önemli ölçüde sermaye akımlarına bağımlı hâle getirdiği, döngüsel hareketlerin şiddetini arttığı da yine vurgulananlar arasında yer aldı. Aynı gün, benzer uyarılar rating kuruluşu Moody’s’ten de geldi. Moody’s, “Türkiye, yapısal olarak cari açığı düşürmek, döviz rezervlerini arttırmak ya da özel sektörün dış borcunu azaltmak suretiyle, dışsal kırılganlıklarını azaltma konusunda ilerleme kaydederse, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmeyi değerlendiririz” dedi. 

Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda yaptığı konuşmalarda ilgili ilgisiz ısrarla üzerinde durduğu bir konu var: Türkiye’nin IMF’ye olan borçları. AKP 4. Büyük Olağan Kongresi’nde de yine bu konu, konuşmasında yer alanlar arasındaydı. Erdoğan, “IMF’ye şu anda borç 1,3 milyar dolar. Nisanda bitiriyoruz, Nisanda inşallah sıfırlıyoruz. Yatırımlar yoğun bir şekilde devam ediyor ve şimdi IMF ile teknik müzakereleri yapıyoruz. IMF’ye beş milyar dolar borç vereceğiz”dedi. 

Bu söylem kulağa hoş geliyor ancak bir o kadar da sıkıntılı. Türkiye’nin IMF’ye olan borcu sıfırlandığında sanki tüm dış borcu ödenecek, ülke feraha çıkacak gibi bir algı yaratılıyor ki, Türkiye’nin toplam dış borcunun şu anki miktarından söz eden yok. Oysa, Türkiye’nin dış borç toplamı, tarihinin zirvesinde denebilir. Bu yılın ilk altı ayında toplam dış borç 323,5 milyar doları aşmış durumda. Bu borçların üçte biri kamunun, üçte ikisi ise özel sektörün borcu. Kamu borcu ve Merkez Bankası’nın borçlarının tutarı 111 milyar dolar, özel sektörün borçları ise 212,5 milyar dolar. IMF’ye olan borç ise Türkiye’nin dış borç stoku içinde 3.163 milyar dolar olarak görünüyor. Yani IMF’nin Hazine’nin son rakamlarına göre üç milyar dolarlık alacağı var. “Türkiye, IMF’ye borç verecek seviyeye yükseldi” şehir efsanesi konuşma metinlerinde güzel duruyor. O noktada da, Merkez Bankası rezervlerinden aktarılacak bu paranın, ihtiyaç duyması hâlinde Türkiye’nin kullanabilmesi ve bu rakamın aynı zamanda Merkez Bankası’nın uluslararası rezervlerinde görünmesiyle ilgili koşulla kabul edilmişti. Tabii, bu durum sadece Türkiye için geçerli değil, Almanya, Fransa, Japonya gibi nispeten krizde iyi durumdakilerden, krizin bellerini büktüğü İspanya ve İtalya gibi Türkiye’ninkine benzer taahhütlerde bulunan ülkeler de var. Dolayısıyla, ortada böylesi bir borç miktarı varken, “Türkiye IMF’ye yardım ediyor” masalı çok ahlaki olmuyor. Türkiye’nin, satın alma gücü paritesiyle kişi başına gelir açısından kıyaslandığında 52 puanla Yunanistan’ın 30 puan gerisinde olduğunu, Polonya ve Macaristan’ın bile Türkiye’nin 13 puan ilerisinde bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. Peki, IMF’nin ve kredi derecelendirme kuruluşlarının ekonomiye yönelik tehditleri sıraladığı, hükümetin büyüme rakamını 3,2’ye çektiği, pek çok yeni reformun öngörüldüğü, geçen hafta Suriye’den top atışına karşı Meclis’ten asker gönderme iznini alıp cebine koyup Suriye’ye top atışlarıyla karşılık verdiği Türkiye’nin, kredi notu yakın zamanda yükselir mi? Tepkisi sınırlı kalan piyasalar, geleceğe yönelik savaş çıkma ihtimali konusunda da bunun sınır civarlarında kalacağı beklentisine sahip. Bundan sonraki sürece ilişkin olarak not artışı, orta vadeli planın ve bütçenin inandırıcılığı ile dış borcun ne kadar çevrilebilir olduğunda düğümlenecek. Bu bakımdan kasım ayı kritik bir ay olarak görülebilir, çünkü rating kuruluşları genellikle bu dönemde değerlendirme yapıyor. Geçen ay S&P yayımladığı raporda, Suriye’deki karışıklığın bölgedeki ülkeler açısından riskler içerebileceğine dikkat çekmiş, ödemeler dengesine sınırlı da olsa Suriye sorununun etkisinin olabileceğine değinmişti. AKP iktidarı açısından kredi notu artışı hassas konulardan biri. Hükümet, ratingcileri ne yaparsa not artışına ikna edebilir? Dış borcun yönetilebilirliği, cari açığın ve bütçe açığının milli gelire oranıyla ilgili gerçekçi ve ikna edici bir planlama ortaya koyabilir, ince ayarları nasıl yapacağını anlatabilirse not artışı bekleyebilir...

pelincengiz@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums