Biz köşe yazarlarının temel sorunlarından birisi de ne biliyor musunuz?

Bizler artık, Türkiye’de olup bitenleri anlatacak, tanımlayacak kavramları bulup sizin önünüze koyamıyoruz.

Çünkü Türkiye’de olup biten pek çok şeyin dünya literatüründe karşılığı yok.

* * *

Bakın size bir örnek vereyim. Dünya siyasi literatüründe kullanılan bir kavram var, “criminalization of dissent” diye...

Bunu, “muhalif olmanın suça dönüştürülmesi” diye Türkçe’ye çevirebiliriz.

* * *

AKP böyle muhalefeti, medyayı suçlamaya, sokaklardaki protestocuları toptan suçlu ilan etmeye başlayınca Türkiyeli entelektüeller hemen bu kavrama başvurdular.

İlk başlarda üç aşağı beş yukarı bu kavram Türkiye’de ne olduğunu anlatıyordu.

Dünyada da mesela, barışçıl gösteriyle şiddet kullananı ayırt etmediğinde bu kavramı kullanıyorlar.

* * *

Fakat sonra Türkiye’de öyle şeyler oldu ki, bu kavram kumdan bir kale gibi eriyip gitti. Türkiye’de olup bitenler için bu kavramı kullanmak acayip naif kaçtı, kullananı biraz saf gösterdi.

Türkiye’de artık muhalifliğiniz öyle basit bir suçla falan değil terörizmle eş değer görülüyor.

* * *

Diğer olup bitenleri de alt alta koyduğunuzda Türkiye için bambaşka kavramlar oluşturulması gerekiyor.

Mesela, devlet başkanının kullandığı kavramların suç tanımına dönüşmesine ne denir? Hatırlarsanız Sayın Erdoğan, yolsuzluk soruşturmaları için darbe girişimi demişti. Daha sonra bu soruşturmayı yürüten polis ve savcılar “darbeye teşebbüsten” tutuklandı.

* * *

Mesela, yasalarda aranan tutuklama sebeplerinin hiçbirisi olmamasına rağmen, belli suçlarda otomatik tutuklama kararı çıkmasına ne denir? Bakınız Cumhurbaşkanı’na hakaretten kaç kişi kodesi boylamış.

* * *

Mesela, ülkede iktidar dışında yer alanların cümlesinin birden terörist olmakla ve birlikte hareket etmekle suçlanmasına ne ad verilir? Mesela bakınız Sayın Davutoğlu’nun “şer cephesi” beyanları, Sayın Yalçın Akdoğan’ın “Terörle mücadelede netice almak için Paralel-PKK ittifakının çökertilmesi lazım” sözü.

* * *

Mesela, ortada bir terörist örgüt davası yokken, birilerinin o “terörist örgüte” yardım ve yataklıktan yargılanmasına ne denir?

* * *

Hürriyet’in PKK destekçisi; İshak Alaton’un Fethullahçı olması...

* * *

Bu işlerin bir sonu yok gibi görünüyor ve biz köşe yazarları olan biteni tanımlamakta çaresiz;
kullandığımız kavramlar da kifayetsiz kalıyor...

Bütün bu olanlara ne ad verelim, onu da siz söyleyiverin...