Biz, tarlasını su basınca, yüzlerce ton hasadı çöpe gitmesine rağmen, o sel sularında bir tane sazan yakalamakla avunan bir milletiz.

                                              * * *

Denizli’nin Çal ilçesindeki Işıklı barajı fazla dolunca, açıvermişler kapakları, bırakıvermişler suyu.

Binlerce dönümlük hububat arazisi sel sularının altında kalmış.

Göle dönen tarlaları, taze filizleri yemek için gelen sazanlar basmış.

Bir çiftçi kocaman bir sazanı tutmuş elinde, gazetelere poz vermiş. Tarlamızı su bastı diye dövünmek yerine, balık tutup avunuyoruz demiş...

                                              * * *

Avunmakta çok haklı...

Hiçbir uyarı yapmadan açılan baraj kapakları sonucunda hayatını kaybeden çok insan var bu memlekette...

Mesela, Siirt’te Kirazlı barajının kapakları açılınca piknik yapan insanlar ne olduğunu bile anlamadan sel sularına kapılıp hayatlarını kaybetmişlerdi.

Mesela, Baton çayına serinlemek için giren 6 çocuk annesi Ayşe Ulusal barajdan salınan suyla kilometrelerce sürüklenip boğulmuştu.

Mesela, Karakoçan’da Suat İnce balık yakalarken barajdan gelen suda boğuldu.
Mesela, Erzurum İspir’de balık tutan iki çocuk, Bünyamin Atmaca ve Yücel Keskin, baraj kapaklarının açılmasının ardından sel sularına kapılıp öldüler.

                                             * * *

Nasıl olduysa, Atmaca ve Keskin’in ailesi, baraj suyunun böyle hoyratça bırakılmasını bir kader olarak görmeyip, suç duyurusunda bulunmuşlar.

Yapılan yargılama sonucunda, Ağır Ceza Mahkemesi, kayalıkların üzerinde balık avlayan bu iki çocuğun kendi kusurlarıyla öldüğü sonucuna ulaşmış. Sanki doğal bir felaket olmuş gibi, bu iki çocuğun ölümünde hiçbir yöneticinin kusuru yokmuş mahkemeye göre. Mağdurların avukatları, bu sular salınmadan önce, etrafta insan var mı diye bakılmalıydı, hiç olmazsa bir siren çalınmalıydı demişseler de mahkeme kaale almamış. Hiç kimse ceza almamış.

                                              * * *

Şimdi böyle bir ülkede, barajdan salınan suyla tarlası göle dönen vatandaş, hiç olmazsa hayatım kurtuldu diye avunmaz mı? Bir de sazan balığı yakalamışsa, buna sevinmez mi?

İşte biz tarlasında sazan yakaladı diye sevinen o çiftçinin ta kendisiyiz...

Irak’ta vatandaşlarımızı rehine veriyor, sonra kurtardık diye seviniyoruz; Suriye’den türbe kaçırıyor seviniyoruz; savcımız rehine alınıp öldürülüyor, ucuz kurtulduk diye avunuyoruz. Adam gibi bir iş sahibi olmak yerine, sosyal yardım aldık diye seviniyoruz. Twitter, Facebook kapatılıyor, sonra açıldı diye seviniyoruz.

Ülkeye henüz tam olarak faşizm gelmedi diye avunuyoruz. Bir de sazan yakalarsak değmeyin keyfimize...