- 27.02.2015 00:00
Hatırlıyor musunuz, Bingöl’de iki polisin şehit edilip, emniyet müdürünün yaralanmasının ardından, cinayeti işlediği iddia edilen militanlar öldürülmüştü.
Hatırlıyor musunuz, militanların öldürülmesinin hemen ardındanCumhurbaşkanı Erdoğan “güvenlik güçlerinin failleri bulduğunu ve cezalandırdığını” söylemişti?
* * *
Bu “cezalandırma” sözünü duyduğumda tüylerim diken diken olmuştu...
Polisin, askerin insanları “cezalandırma” görevini üstlenmesinin nelere yol açtığını Türkiye’nin 90’larından çok iyi biliyoruz...
* * *
T24’ten Tahir Alperen’in “Bingöl’de iki polisi şehit eden mermiler öldürülen dört kişinin elinden çıkmamış” başlıklı dünkü haberi olayın bütün vahametini ortaya koyuveriyor.
Alperen’in haberine göre, Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarışehit olan polislerin vücudundan çıkan mermilerle polisin cinayet zanlısı diye öldürdüğü dört kişinin silahlarını mukayese etmiş ve bu kurşunların o silahlardan atılmadığı sonucuna ulaşmış.
Yani, polisin öldürdüğü kişiler PKK’lıymış ama bu cinayetle bir alakaları yokmuş.
* * *
Şimdi, eğer şu azıcık kalan basın hürriyetimiz olmasa, poliste, yargıda hâlâ fonksiyonlarını yerine getiren bazı birimler kalmamış olsa, ne olacaktı biliyor musunuz?
Bir kere, o laboratuvardan “bu mermiler ve silahlar birbirini tutmuyor” raporu çıkamayacaktı.
Çıksa bile haber olamayacaktı, ki Türkiye hızla bu söylediklerimin olacağı bir yere doğru gidiyor...
* * *
Basının haber yapamadığı, devlet kurumlarının görevlerini yapmadığı bir ortamda bu yargısız infazın üzerinde şunlar olacaktı:
Dosyanın üzeri örtüldüğü için gerçek faillerin yakalanması için asla bir çaba gösterilmeyecekti.
İşledikleri bu yargısız infazın üzeri örtülünce, o polisler ve diğerleri, yargısız infazlara devam edeceklerdi.
O yargısız infazlarda ölenlerin yakınları, akrabaları, arkadaşları giderek artan oranda o ya da bu örgütün saflarına katılacaklardı...
* * *
Bakın, polise “anında cezalandırma” yetkisi vererek nelere yol açtınız?
Yargılansa, sadece hapis cezası hak edecek olan, arlarında 15 yaşında bir çocuğun da bulunduğu “şüphelilerin” canını aldınız...
Gerçek faillerin kaçmasına ve izlerini kaybettirmelerine neden oldunuz.
Öldürülenlerin yakınlarının, ailelerinin kalplerine nefret tohumları ektiniz.
* * *
Hukuka değil de orman kanunlarına tevessül ettiğinizde hep olacak olan da bunlardır zaten...
Polisin silah kullanma yetkisini artırınca, yargıç ve savcıların yapması gereken işleri polise verince niye endişe ediyorsunuz diyorlar ya...
İşte tam da bunların olacağını, bu korkunç işlerin bir rutin haline geleceğini bildiğimiz için endişe ediyoruz...
Yorum Yap