- 17.01.2015 00:00
Bir özgürlük alanı var ki, Türkiye’de muazzam bir şekilde genişliyor...
Bu özgürlük alanı inanılmaz bir çeşitlilik ve zenginlik kazanıyor...
* * *
Sözünü ettiğim, ülkeyi yönetenlerin, halkın zekasıyla alay etme özgürlüğüdür.
Bu konuda Türkiye eline hiç kimsenin su dökemeyeceği bir ülke haline geliyor.
* * *
Dilerseniz Cumhurbaşkanı’na kulak verin ve ondan “dünyanın en özgür basınının Türkiye’de olduğunu” dinleyin.
Dilerseniz Başbakanımız’ın fevkalade veciz sözlerine kulak verin...
Mesela, “yolsuzluk yapanın kolunu koparacağından” söz etmesini mi, “kayırmacılık yapanı” affetmeyeceğini söylemesini mi istersiniz?..
* * *
Tabi bir ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı bu kadar özgür olunca, o özgürlük havasını daha aşağıdakiler de teneffüs etmek istemezler mi? Onlar da “hani bana hani bana” demezler mi?
Demekle kalmıyor, onlar da bu özgürlüklerini sonuna kadar kullanıyorlar. Özgürlük, devletin, idarenin her katmanına dalga dalga yayılıyor.
* * *
Kanıt mı istiyorsunuz?
Meclis Soruşturma Komisyonu’nun yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan dört eski bakanla ilgili raporunu okuyun...
Yolsuzluk ve rüşvetin olmadığını nasıl açıkladıklarına bakın...
Mesela, Zafer Çağlayan’ın Reza Zarrab’dan aldığı 300 bin franklık (790 bin liralık) Patek Philippe marka saatin rüşvet olmadığını şöyle izah ediyorlar:
Bu konuda önemli bir kanıt varmış. Zarrab, İstanbul Conrad Oteli’nin misafirleri için hazırladığı antetli kağıda “Saat bedeli olan 240.000 euro’yu M. Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” diye yazmış. İşte bu yazı da ortada bir rüşvet olmadığını ispatlıyormuş...
* * *
Bazıları saf saf, ama Çağlayan “saat aldığımı kim söylüyorsa namerttir” demişti diyor.
Kimileri hâlâ “Ama fezlekelerde Zarrab rüşvet listesinde bu saati de not etmişti” diye söyleniyor...
Yahu bir türlü anlamıyorlar, milletvekillerimiz, sadece liderlerini örnek alıyor, onlar da halkın zekasıyla alay etme konusunda kendi paylarına düşen özgürlüğü kullanıyor...
Yorum Yap