Hıristiyanlar’da olduğu gibi, bir “günah çıkarma” kültürü bizde olmadığı için mi, böyle oluyor, bilmiyorum.

Yoksa, yetişme biçimimizden mi kaynaklanıyor? Hiç anne-babamızı kendilerini eleştirirken görmediğimiz için mi ya da çocukken yaptığımız “kötü şeyler”, hep komşunun kötü çocuğunun üzerine yüklendiği için mi?                                                                   

 * * *

Türkiye’de hiç kimse kendisine ilişkin bir hata, geçmişinde bir kusur kabul etmiyor.

Hepimiz de, hayatı, olayları, Türkiye’yi, bir siyah-beyaz netliği içinde görmek istiyoruz. Hep biz haklıyken, bütün hatalar yanlışlar başkaları tarafından işlenmiş oluyor. 

                                                                  * * *

Ulusalcılar, Kemalistler, solcular, Kürt siyasi hareketi, İslamcılar, Gülen Cemaati, Ülkücüler ve daha aklınıza kim gelirse, bu ülkenin geçmişindeki hiçbir sorun için sorumluluk üstlenmiyor, hiçbir konuda kendisinde hata kabul etmiyor.

O yüzden de, geçmişteki katliamlar, darbeler, adam öldürmeler, yalanlar, dolanlar, suistimaller, hiçbir şey ama hiçbir şey için, hiç kimsenin bir özeleştiri yaptığını görmüyoruz.

Bunları biz yaptık, yanlış yaptık denildiğine tanık olmuyoruz... 

                                                                  * * *

Bu ülkede askeri darbeleri kim yaptı; bu darbeler olurken avuçları patlarcasına kimler alkışladı?

Bu ülkede binlerce Kürt köyünü kim yaktı; Kürt kentlerinde insanları enselerinden kimler vurdu?

Maraş’ta, Çorum’da Aleviler’i kimler katletti?

Ajan diye, poliste konuştu diye, yoldaşlarını kim öldürdü, etrafında kimler “devrimci halay” çekti?

Ankara Bahçelievler’de 7 Türkiye İşçi Partisi üyesi üniversite öğrencisini kimler boğarak öldürdü, onlar hangi siyasi harekettendiler?

6-7 Eylül 1955’te gayrimüslimlerin mağazalarını kimler talan etti?

 Ermeniler’in Türkiye’nin her bir karesinden sürülmesinin emrini kimler verdiler?

PKK’nın içinde binlerce “örgüt içi” infazın emrini kimler verdi, bu infazları kimler yaptı?

Türkiye’nin geçmişiyle hesaplaşması için olağanüstü bir fırsat sunan Ergenekon davasını kimler bir torbaya dönüştürdüler; bu davalarda yaşla kuruyu birbirine kimler karıştırdılar?

Kimler, hurmayla karnımızı doyururuz deyip, saraylarda oturuyor?  

                                                               * * *

Bizler bu soruların yanıtlarını, hep “onlar” diye veriyoruz... Hep başkalarını suçlamak yerine, kendi yapıp ettiklerimize bakmaya başladığımız gün, bu ülke başka bir yer olacak...