- 6.06.2013 00:00
Bu iş Erdoğan için o kadar ciddi bir kişisel meseleye dönüşmüş ki mahkeme kararını da bir kenara atıverdi.
Birileri şu ‘Inception’ filminde olduğu gibi, Erdoğan’ın bilinçaltına girip bir Topçu Kışlası imajı mı ekti oraya? Bu nasıl bir inat, anlamak hiçbir şekilde mümkün değil.
Bu kadar insanın ölmesine, yaralanmasına değecek nasıl bir bina kondurulabilir ki oraya? Kürt sorununun çözülmesi için Türkiye’de hiç kimsenin gösteremediği cesaret ve ufuk açıklığını gösteren bir adam, nasıl oluyor da okyanusları geçip bu derede boğuluyor?
İnsanlar öldü, gencecik çocuklar gözlerini kaybetti, yüzlerce insan yaralandı, gazlanan on binlerce insanın kalbine zamanı geldiğinde tekrar tekrar patlayacak küçük öfke bombacıkları bırakıldı. Borsa sallandı. Yabancı sermaye ufaktan ufağa kaçmaya başladı. Bütün yabancı TV kanallarında ‘Diktatör mü seçilmiş padişah mı’ soruları sorulmaya başladı. The Economist, Erdoğan’ı sultan kıyafetleri içinde kapağına taşıdı. Ortadoğu’ya model ülkeyken bir anda diktatörlükle yönetilen bir ülke imajı oluştu.
Peki, neden bütün bunlar? Ne uğruna? Hangi siyasi hesapla?
Ben bu satırları yazarken Erdoğan henüz yurda dönmemişti. Ancak Tunus’ta yaptığı konuşmayı, Akdeniz’in üzerinden uçakla geçerken aniden gelecek bir ilhamla değiştirmezse “Topçu Kışlası’nı yapacağız ve azınlık çoğunluğu yönetemez” sözlerini muhtemelen dönüşünde de tekrar edecek.
“Topçu Kışlası’na ilişkin olarak mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı var, o davanın neticesini bekleyeceğiz” diyecek kadar bile esneyemedi Başbakanımız. Bu iş onun için o kadar ciddi bir kişisel meseleye dönüşmüş ki mahkeme kararını da bir kenara atıverdi.
Öfke öylesine kör edici bir duygudur ki kavga sırasında iç organlarınızı parçalayan bir bıçağın karnınıza girdiğini bile anlamazsınız. Ancak sakinleşip bir kenara çekildikten sonra aldığınız darbeyi fark eder, o kavgaya girmenize lüzum var mıydı diye muhasebe yapmaya başlarsınız. Belli ki Erdoğan’ın öfke jeneratörü hiç durmaksızın faaliyet gösteriyor ve şu ana kadar aldığı darbeleri ve ülkenin neyin eşiğine geldiğini göremiyor.
Bundan sonra nasıl bir yola girebileceğimizin ilk işareti Rize’den geldi. Erdoğan’ı protesto etmek isteyen göstericiler linç edilmenin kenarından döndüler. Bunlar çok çok tehlikeli işaretler. Bir haftadır bütün bir toplum olarak içinde bulunduğumuz gerilimin devam etmesi kimsenin hayrına değildir. Bu öfke, Rize’dekine benzer kıvılcımlarla bütün ülkeyi yangın yerine çevirir.
Son günlerde gazete, televizyon ve sosyal medyaya yansıyan mesajlardan, bu körlük halinin sadece Erdoğan’a değil ama onun etrafını saran pek çok insana da bulaştığını görüyorum. Gösterileri darbecilerin tertiplediğini iddia ediyorlar mesela. Özel Harp Dairesi’nin işin içinde olduğunu söylüyorlar. Türkiye bir darbeye hazırlanıyor diyorlar. Yabancı ülke istihbarat teşkilatlarının bu gösterilerde parmağı olduğunu iddia ediyorlar.
Yani hiç ortada ‘Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ yok, alkolle ilgili insanları kaygılandıran düzenlemeler yok; Başbakan’ın sürekli olarak insanları aşağılayan, hor gören, ötekileştiren sözleri yok; ortada her şeye tek başına karar veren, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan sanat eleştirmenliğine kadar binbir değişik rolü oynayan, herkese ayar veren baba figürü yok; Gezi Parkı’nda barışçıl gösteri yapan insanlara vahşice bir müdahale yok. İnsanları sokaklara döken darbeciler var!
Sen insanları bu kadar öfkelendirmeyi ve sokağa dökmeyi başarırsan, tabii ki bundan nemalanmak isteyen istihbaratçısı da işin içine girer, Ergenekoncusu da gömdüğü baltayı bir yerlerden çıkarmaya çalışır. Rize’deki provokasyonlar birkaç yerde daha olursa ondan sonrası bir çığın yuvarlanması gibi gelir.
Ben darbe heveslilerinin de bu gösterilerden bir ders aldığını; toplumu tamamen sindirilmiş bir medya aracılığıyla bile kontrol etmenin mümkün olmadığını gördüklerini düşünüyorum. Ama işler çığırından tamamen çıkar da öyle korkunç bir sona sürüklenirsek bunun en ciddi müsebbibinin, “Bunlar darbeci” deyip bu gösterilerin anlamını kavramamakta inanılmaz bir inat gösterenler olacağını düşünüyorum.
Her şeye rağmen bu körlüğün bir an önce tedavi olacağını ummak istiyorum.
Yorum Yap