- 7.12.2014 00:00
Ömrüm boyunca duyduğum en büyük onurlardan biridir. Aynı zaman diliminde -kısacık bir süre de olsa- yakın bir kardeşi, yoldaşı olarak yanında yer almış ve tanıyabilmiş olmam O’nu. Ve büyük kayıp, hiç tanıyamayacak olanlar için artık.
Ahmet Hilmi FEYZİOĞLU.
Alçakgönüllülüğün anlamı, savaşım ruhu ve özverinin ilham kaynağı, inancın erdem abidesi, sıra neferi bu insan; birçoğumuzun yüreğinden öyle bir tutmuş ki, aflarına sığınarak onlar adına da: Yaşam ışığımız sonsuzca, diyeceğim...
…
Hararetli konuşma esnasında ayağını ritim tutar gibi kasığından hareketle sallardı sürekli. Aşnık’taki (Bursa Setbaşında bir restaurant) heyecan dolu bir sohbet akşamında; “Bana araba kullanmayı öğretir misin?” demişti, aynı şeyi Faruk ARAL da tekrarladı kendisi için. Ehliyeti almam üzerinden ise henüz bir yıl bile geçmemişti. “Tamam, olur.” dedim tabii, seve seve. Hemen ertesi gün Faruk ARAL ile çalı yolunda derse(!) başladık. İlk ders, yolun sağ tarafında ne zaman oluştuğu bilinmeyen üzüm bağının ortasında istemsiz bağırışlarla hasarsız bir şekilde sonlanmıştı.
Bir sonraki gün Orhangazi-Döktaş yolundaydık. Ahmet Abi’nin yönetiminde benim kılavuzluğumdaki oto güzergâhta oluşan su birikintisi nedeniyle stop etmiş ve çalıştırılamamıştı bir süre. Ertelenen bu çalışmalar ise nelere mal olduğu bilinen 12 Eylül faşizmi ile birlikte tarih sayfaları arasındaydı artık.
Saygı ve özlemle anıyorum tüm yitip giden dost-yoldaşlarımı bu naçizane dizelerimde:
kalbimin üzerine takacağım seni
kırmızı gül yerine
sokak sokak cadde cadde
dolaşacağım
ıslak kaldırımlarda
gün daha bir başka
güneş daha bir parlak doğacak
ve seni haykıracağım
aydınlık ufuklara
yırtacak kulakları sevgi yankıları
kucak dolusu kırmızı gül bırakacağı
-aralarında beyaz da olan-
hasret yanığı özlem kokan
lahtine
ve gün geldiğinde ışıl ışıl
binlerce yoldaş dikilip de akıtmayacağız
kanlı gözyaşlarımızı
durup da başlar dik
tek bir ağız tek bir vücut olup
haykıracağız göğe
işte geldik kavga dostu
ezdik ezenleri ulusumuzla bir olup
bir çelik kafes göğüslerimiz
bileklerimiz bir demir bükülmeyen
toprak kokan nefesimiz neşemiz sıcak
senin deyimin
ve selam işçi sınıfından
selam iktidarın yiğit savaşçılarından
yiğitçe savaşan büyük ustaya diyerek
değil bir değil beş değil on dakika
anacağız seni sonsuza dek
bitimsiz bir sevgi
göksel bir saygıyla
Not: Bu dizeler 1979 yılında yazılmıştır. Ayrıca TKP’nin SESİ Radyosu’nun son kapanış gününde okunmuştur. -Öylesine sadece...-
Yorum Yap