Musul sorunu ve uluslararası idealizm teorisi

  • 10.12.2015 00:00

 Ortadoğu’da son dönemde ortaya çıkan karmaşık siyasi ortam sebebi ile bölgedeki devletler için diken üzerinde tabirini kullanmak yanlış olmaz. Çünkü gelişmeler devletlerin şimdiye kadar sergilemiş olduğu politikaların dışına çıkılmasını beraberinde getirmektedir. IŞİD tehdidi karşısında oturmuş dış politikası olmayan bölge devletleri meşruiyetten uzak, risk derecesi yüksek, oldubittiye getirme mantığındaki hamleleri ile yirmi birinci yüzyılın dünyasını anlayamamış olmanın portresini küresel sivil topluma sergilemekteler.

Ülkemizin Musul’un kuzeyinde bulunan Beşika’ya altı yüz asker çıkarmasının ardından gerilen Irak ve Türkiye ilişkileri Rusya meselesinden sonra dış politikada yeni bir çağın başlangıcını ifade etmektedir. Eğitim amaçlı olarak yirmi beş tank ile birlikte bölgeye sevk edilen komandoların Irak Merkezî Hükümeti’ni çok rahatsız ettiği yapılan açıklamalar ile anlaşılmaktadır. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin rıza gösterdiği fakat Irak Anayasası’na aykırı olduğu bilinen bu diplomatik hamle Birleşmiş Milletler nezdinde başımızı ağrıtacak ve itibarımızı düşürecektir.

Musul sorununun yirmi birinci yüzyıldaki versiyonu olarak karşımıza çıkan askerî çıkartmanın getireceklerini ve götüreceklerini hesaplayabilmek için tarihsel bir perspektiften yola çıkarak Türkiye’nin devlet tarihindeki ilk yıllarda izlediği idealist barışçıl dış politikanın kazanımlarının hatırlanması gerekmektedir.

Zengin petrol kaynakları ile on dokuzuncu yüzyılda tüm Batı ülkelerinin ilgisini çeken Musul 15 Kasım 1918’de Mondros Mütarekesi’ne rağmen İngiltere’nin işgaline uğramıştır. Buna karşın son Osmanlı Mebusan Meclisi’nce kabul edilen Misak-ı Milli belgesine göre Musul vatanın ayrılmaz bir parçası olarak sayılmıştır. Anadolu hükümeti Musul’u vatan topraklarından kopartan Sevr Antlaşması’nı tanımadığını her fırsatta itilaf devletlerine bildirmiştir. Buna rağmen Anadolu hükümetince Lozan Barış Antlaşması’nın tehlikeye girmemesi için sorunun daha sonra iki ülke arasında yapılacak görüşmeler ile karara bağlanması uygun görülmüştür. Musul stratejik ve ekonomik açıdan İngiltere için önemli bir kentti. Musul ile ilgili olarak Türk tarafı Musul ve Süleymaniye bölgeleri halkının büyük çoğunluğunun Türklerden oluştuğunu, bu nedenle Türkiye’de kalması gerektiğini savunmuştur ve halk oylaması teklif etmiştir. Fakat bu teklif kabul görmemiştir. Musul sorununun iki devlet arasında çözülmesi ile ilgili görüşmelerin olduğu dönemde Anadolu’da çıkan Şeyh Said İsyanı sebebi ile Türkiye geri adım atmak zorunda kalarak Musul’u İngiltere mandası olan Irak’a bırakmıştır. Buna karşılık olarak 500.000 İngiliz Lirası kazanım elde etmiştir.

Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne girdikten sonra dış ilişkilerde takındığı barış yanlısı idealist tutumu, ortak savunma birliktelikleri oluşturmaya yönelik yapıcı politikaları ve dünya barışını tesis etmeye yönelik etkin tavrı tüm dünya devletlerince takdir edilmiştir. Almanya ve İtalya’nın saldırgan tavırlar sergilediği bu dönemde Türkiye idealist barışçıl dış politikası ile Boğazların statüsünü istediği yönde değiştirmeyi başarmıştır. Yunanistan, Yugoslavya, Türkiye arasında karşılıklı saldırmazlık anlaşması olan Akdeniz Paktı imzalanmıştır ve sonrasında pakt 19 Ekim 1939’da Türk- İngiliz- Fransız ittifakına dönüşmüştür.

Günümüzde IŞİD’e karşı olan peşmerge güçlerinin eğitimi için bölgeye sevk edilen askerlerin sayısının 600’ü bulması Türkiye’nin faaliyetlerinin eğitimle sınırlı kalmayacağını işaret etmektedir. Merkezî Irak Hükümeti’nin onayı olmadan yapılan çıkartma Türkiye’nin yumuşak güç olma hedefine yönelik uygulama gibi görünse de uluslararası meşruiyet bakımından düşünüldüğünde ben yaptım oldu mantığı ile yapılan bu diplomatik hamlenin olumlu neticeler getirmeyeceği apaçık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu türden hamlelerin küresel sivil toplum nezdinde Türkiye’nin 92 yıllık dünya barışının tesis edilmesine yönelik çabalarının oluşturduğu barışçıl imajını zedeleyeceğini ve gelecekteki ulusal kazanım fırsatlarını ortadan kaldıracağını tarihsel gerçekler bize çok net bir şekilde anlatmaktadır. Bu bağlamdan bakıldığında Musul’a asker çıkarma meselesinin Türkiye’nin kaybına yol açacak bir diplomatik hata olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.

Türkiye her türlü savaş ve şiddeti sorunsallaştıran, çevreci, insan hak ve özgürlüklerine saygılı küresel sivil toplum gerçeğini bir an önce içselleştirerek dış politikasında barışçıl idealist politikalar sergileyerek 21. yüzyılın parlayan yıldızı olmalıdır. Ülkemiz uluslararası idealizm teorisi uygulamaları sayesinde gelecekte ulaşmak istediği ileri medeniyet seviyesine daha pratik yollardan ulaşarak vatandaşlarının huzur ve güvenliğini sağlamlaştıracaktır.

Arap Baharı olarak adlandırılan yeni toplumsal hareketler sonucu Ortadoğu’daki antidemokratik yönetime sahip devletlerin çoğu mevcut olan siyasi otoritelerini yitirerek küresel çapta terörizm tehdidi yayan IŞİD’in büyümek ve gelişmek için ihtiyaç duyduğu sosyal zeminin oluşmasına katkıda bulunmuştur. Yaşanan can kayıpları dikkate alındığında 1. Yeni Dünya Savaşı olarak adlandırabileceğimiz Ortadoğu’da yaşanan savaşlar artık her ne pahasına olursa olsun barışçıl yöntemler neticesinde son bulmalı, barış için uluslararası yaratıcı formüller üretilmelidir. İslam Medeniyeti toplumları ekonomik daralmaların etkisi ile oluşan sosyo- psikolojik sorunların başında gelen “otoriteye itaat” eğiliminden vazgeçerek demokratik insan haklarını sahiplenmeli bireyin özgürlüğü ve hayat hakkını teminat altına alan demokratik yönetimlere ulaşmalıdır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums