- 8.02.2015 00:00
Türkiye büyük seçime doğru giderken gerilim ve tansiyon da giderek yükseliyor.
Hiç kuşkusuz ki an itibari ile bu seçimin iki flaş partisi var!
Birincisi ilkeli, kararlı ve cesur söylemleri ile ön plana çıkan lideri ve her kesimi kucaklayan oluşumu ile HDP, bir diğer ise gerek Türkiye toplumuna vaat ettiği ekonomik hedefler ve gerekse bu çizgideki programı ile ilk defa AKP iktidarına karşı savunma pozisyonundan çıkıp, saldırı pozisyonuna geçen CHP !
Bir başka deyiş ile Türkiye’de denilebilir ki yıllar sonra sol partiler sağ cepheye karşı yükselişte!
İktidar partisindeki telaş ve tedirginliği görmemek için kör olmak gerekir, kuşkusuz ki aynı telaş ve tedirginlik Cumhurbaşkanı Erdoğan’da çok daha net bir şekilde kendini gösteriyor.
Seçim meydanlarında Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesinden bir hayli uzak durup elinde Kuran-ı Kerim ile iktidar partisi için adeta oy devşirmeye çalışan görüntüleri doğrusu içine düştükleri korku ve telaşın çok açık örneğidir.
Özellikle HDP ile Diyanet işleri Başkanlığı üzerinden yürütülen savaşta toplumun çok büyük bir kesiminden eleştiri alan bu kurumun lüks ve şatafat ile anılması ne dini ne de ahlaki kural ve söylemler ile bağdaşır bir noktadadır diyebiliriz.
İktidarın HDP korkusundan mıdır bilinmez veya bu korku ile bir paralellik arz eder mi onu da bilmek zor ama son dönemlerinde hedefine koyduğu HDP’ye ve onun seçim bürolarına yönelik yakma, yağma ve saldırıların bir türlü durdurulmaması akıllarda ciddi anlamda soru işaretleri bırakıyor diyebiliriz.
Şu ana kadar tam 41 seçim bürosu yakılıp yağmalanırken, tam 60 büroya da çeşitli saldırılar yapıldı.
Ne ilginçtir ki iktidar kanadından bu anlamda ne bir tepki, ne de Devlet mekanizmasını elinde tutan bu güçten bir önlem alındığı yönünde herhangi bir eylem yok, aksine HDP’lilerden birçok kişinin halen gözaltında olduğunu biliyoruz.
Açıkçası böylesi ilkesiz ve yanlı bir tutum ne Devlet ahlakı ile ne de Uluslar arası hukuk ile bağdaşan bir durumdur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için adeta hayat memat meselesine dönüşen başkanlık hayalinin çok büyük bir oyun ve tezgah söz konusu olmadıkça HDP sayesinde önleneceğini artık Dünya alem biliyor işte bu gerçekliktir iktidarı telaşa düşüren ve ürküten.
Korktuğumuz şeyin bizden mutlaka güçlü olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ve bunca gayri ahlaki ve adil olmayan bir ortamda bile bu denli HDP’den korkulması ve tabiri caiz ise HDP’nin fincancı katırlarını ürkütmüş olması oldukça manidardır.
Gerek HDP’nin siyasi tarihimizde çok olumlu bir fark yaratması ve gerekse CHP’nin yeni söylemleri ile yükselişe geçmesi iktidar partisinde seçim sonrası derin ve farklı hesapların yapılmasının önünü açmış gibi görünüyor.
Hem Erdoğan’ın ve hem de Davutoğlu’nun var güçleri ile HDP ve CHP’ye yüklenmeleri ve bunu Din ve Kuran üzerinden yapmaları, öte yandan MHP’ye dair en ufak bir söylemde bulunmamaları 8 Haziran sabahında bir koalisyon ortaklığının şimdiden habercisi gibi; zira AKP’nin tek başına iktidar olması şu tabloda olmamasından daha zor görünüyor diyebiliriz.
Bu tablo akıllara ikinci bir Milliyetçi Cephe hükümetinin kurulma ihtimalini doğuruyor.
Malumunuz 31 Mart 1975’ te Mecliste grubu bulunan sağ partiler sözüm ona CHP’nin tekrar iktidara geçmesini önlemek ve komünizmin gelişimini bertaraf etmek için Süleyman Demirel başkanlığında
AP, MSP, MHP ve CGP ortaklığı ile bir koalisyon hükümeti kurmuştular, aynı tablo yine yaşanırsa sürpriz olmaz.
Muhalefetin milliyetçi partisi MHP sempatizanı olduğu anlaşılan birçok kontrolsüz ve gözü dönmüş vandalın adeta polisin gözleri önünde HDP seçim bürolarına yaptıkları saldırı ve bu saldırıların bir türlü önlenmeyip saldırganların elini kolunu sallayıp ve kimi mülki amirlerce adeta sırtlarının sıvazlanması bu koalisyonun muhtemel pazarlık koşullarından biri de olabilir.
Adeta 2.Dünya savaşından kalma hantal ve demode bir tanka benzeyen MHP’nin söylemlerini giderek iktidar partisinde de dile getirilmeye başlanması doğrusu gerek çözüm süreci ve gerekse Kürt sorununda bizi tekrar bir çıkmaz sokağa doğru sürükleyebilir.
Muhtemel AKP-MHP koalisyonunda iktidar partisinden; daha doğrusu Kürt cephesinden ciddi kopuşlar yaşanabilir, zira Kürtler; tüm politikalarını Kürtleri yok saymak üzerine kuran MHP’yi içine sindirebileceklerini ve bunu onurlarına yedirebileceklerini sanmıyorum!
http://vivahiba.com/article/show/akp-mhp-koalisyonunda-akpli-kurtlerin-onur-sinavi/
Yorum Yap