KÜRTLERDEN SONRA SIRA ALEVİLERDE Mİ?

  • 25.05.2014 00:00

 2010'un 17 Aralığında Tunus'ta başlayan ve Ortadoğu ile kuzey Afrika'daki birçok Arap ülkesini kısa sürede etkisi altına alıp; bölgede adeta domino etkisi yaratan "arap baharı", kuşku yok ki 21.yüzyılın en etkili ve en kapsamlı toplumsal hareketidir.

Yaşadıkları coğrafyada diktatörlük ve krallıkları devirip ülkelerine "demokrasi" getirmeyi amaç edinen özgürlükçülerin başlattığı bu akım, netice itibari ile Tunus, Mısır ve Libya başta olmak üzere bir çok bölge ülkesinde uzun yıllar oturdukları koltuklarda "aşiret" mantığı ile ülkelerini idare(!) etmeye çalışan liderleri koltuklarından al aşağı etti.

Arap coğrafyasında demokrasi ve özgürlük uğruna sokaklara dökülen toplulukların yaktığı "direniş" meşalesi kısa sürede tüm bölgeyi etkisi altına aldı. Kuşku yok ki bu etkinin en sarsıcı olanı daha sonra güney komşumuz Suriye'de yaşanacaktı.

Ortadoğunun kilit ülkesi ve bölgede özellikle İsrail karşıtı radikal örgütlerin İran ile beraber en ciddi destekçisi sayılan Şam da, meydanlara dökülen kalabalıkların kısa sürede etkisi altına girdi.

2011'in 15 Martında Suriye kent ve kasabalarındaki kalabalıklar baas partisinin otoritesini derinden sarsacak bir ayaklanma başlattılar.

Direnişçi gruplar daha sonra "ÖSO-yani Özgür Suriye Ordusu" şemsiyesi altında toplandıklarında bu oluşumun en ciddi destekçisi Ankara olacaktı.

Ankara bir türlü anlam verilemeyen bir politik hata ile adeta tüm Suriye'yi terörize eden sözde direnişçi grupların yanında yer alarak hem Şam rejimini ve hem de Kürtleri resmen düşman ilan etmiş oluyordu.

Ankara'nın arka çıktığı bir takım radikal islamcı terörist gruplar sadece Şam rejimine karşı değil, kanlı cinayetlerinin hedefine başta Rojava'daki Kürtler, alevi ve ermenileri de alacaktı.

Ankara'nın bu anlamsız politikası ilerleyen süreçte çok ciddi sorunları da peşinden getirecekti.Reyhanlı saldırısı bu hatanın bir bedeli olarak karşımıza çıkacaktı.

Arap baharının bir aldatmaca olduğu hem Suriye'deki iç savaştan ve hem de diğer bölge ülkelerindeki istikrarsızlıktan net bir şekilde anlaşılıyordu..

Devrilen diktatörlerin yerine ülkelerde kısa sürede iç çatışmalar başlayacak, iktidara gelenler geçmişteki sert ve katı uygulamaların çok daha sert ve acımasızı ile halkların özgürlük beklentilerini boşa çıkartacaktılar.

Başta Mısır ve Libya olmak üzere yönetim değişikliklerinin yaşandığı ülkelerde peş peşe kentler,kasabalar ve tüm ülke bir iç savaşın cenderesine doğru sürüklenecekti.

Sözüm ona demokrasiyi hedefleyen bu ayaklanmaların neticesinde değişenin sadece diktatörlerin ismi olduğu çok kısa sürede anlaşlılacaktı.

Lakin bir önceki diktatörlerin döneminde sadece temel hak ve özgürlüklerde sıkıntılar yaşanırken en azından bu ülkelerde kan ,ölüm acı ve yerle bir olan kentler, kasabalar,köyler yoktu.

İç savaşın yerle bir ettiği ve yoksullaştırdığı bu ülkelerde halklar adeta "özgürlük ve demokrasi" üzerinden kandırılmışlardı.

Kkuşkusuz ki Suriye bu aldatmacanın, bu kirli oyunun en çok acısını çeken ülke oldu.

Ülkeyi özgürleştirmek isteyen sözde özgülükçülerin işledikleri cinayet ve katliamların ard arda basına yansıması ile kısa sürede yaşanan ihanetin boyutu ortaya çıktı.

Esas amacın demokrasi ve özgürlükler olmadığı, hedeflenen şeyin ciddi anlamda özellikle Suriye'de bir mezhep savaşını başlatmak olduğunu ve bu savaşın en etkin biçimde üç ülkeye yayılmasının hedeflendiği çok açık ortada.

Suriye merkezli bu savaş daha sonra Bağdat'ın kalbine oradan Hatay'ın merkez alınıp özellikle "alevi" nüfusun yoğun olduğu kentlerin hedef seçildiği Türkiye'yi bu kirli oyuna alet etmek istediği de çok açık ortada.

Esad'a Suriye iç savaşında açık cephe alan Ankara Esad'ın aleviliğini polemik konusu yapıp ülkede yaşayan alevi yurtaşların hassasiyetini göz ardı ederek bu cepheleşmeyi çok tehlikeli bir boyuta tırmandırmaktan ne yazık ki imtina etmedi.

Bu yanlış politika özellikle emniyet teşkilatı içinde başta İstanbul olmak üzere alevi kesime karşı ne yazık ki sanki bir "cadı avı" başlattı.

Gezi ile ivme kazanan bu düşmanlık, hükümetin her koşulda destek verdiği emniyet teşkilatında alevi gençlere karşı şiddet kullanmayı ve en küçük bir toplumsal olayda "öldürmeyi" adeta bir rutin haline getirdi.

Başbakan'ın özellikle Reyhanlı saldırısında yaşamını yitiren yurttaşlar için "52 sunni vatandaş..." ifadesi kullanması aleviler ve iktidar arasında adeta ipleri koparttı.

Bu talihsiz ifadeden sonra Hükümetin arka çıktığı emniyet teşkilatı giderek kontrolden çıkıp sınır tanımaz bir noktaya gelirken; alevi gençler ise bu tehlikeli restleşmeye adeta yardımcı olup giderek marjinalleştiler.

Bu gelişmeler bize Kürt hareketinin başlangıç ve gelişimini hatırlatıyor.Kurulduğu dönemlerde ilk eylemlerinde halk tarafından ciddi bir sempati bulmayan PKK, hükümetlerin ve onun arka çıktığı JİTEM'in düşmanca politika ve uygulamaları daha sonra giderek büyüyüp bölge ve ülke genelinde ciddi bir taraftar kitlesine sahip oldu.

Devlet içinde derin bir yapılanma meydana getiren ve halkı terörize eden birtakım unsurlar devleti adeta içten çökertti.

Bu anlamda bugünün koşulları için şunu çok net bir şekilde diyebiliriz ki; dün JİTEM'in Kürtlere uyguladığı vahşi cinayetlerin ne yazık ki bugün emniyet teşkilatının bir kısımı tarafından alevilere karşı uygulamaya konmak istediği çok açık ortada.

Hükümet kanadının bu ciddi tehlike karşısında yapaması gereken önleyici tedbirleri göz ardı edip te Gezi, Berkin Elvan ve diğer can kayıpları üzerinden polise arka çıkması açıkçası anlaşılır gibi değil.

Bugün birtakım çevrelerce özellikle alevi yurttaşlar üzerinden yürütülmeye çalışılan mezhep çatışmasının ileriki dönemler de çok vahim sonuçlar doğurabileceğini hesaba katmak gerekir.

Ayrıca Türkiye'yi bu noktada bir başka ciddi tehlike beklemektedir.

Esad'ın son olarak muhaliflerin başkent ilan ettiği Humus'u geri alması ile ülkeyi terörize eden odaklardan bir bir temizlemesi ve yarın Esad'ın olası bir iktidar devamlılığında Ankara ile yüksek tansiyonlu bir peryodun başlayacağını kestirmek güç değil.

Özetle : Ankara, dün Kürt politikasında işlenen yanlışların bedelini çok ağır birşekilde ödüyor,aynı hatanın Alevilere karşı yapılmaya çalışılması ise olsa olsa bir intihar olur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums