HDP NE YAPMALI- NE YAPMAMALI!

  • 30.04.2014 00:00

 Bundan böyle BDP ve onun tabanı siyaset arenasında HDP çatısı altında yollarına devam edecekler.

Birleşmenin yaşandığı gün, özellikle BDP'nin eş genel başkanlarından Selahattin Demirtaş'ın verdiği iddialı ve kimi kesimlere göre de "ütopik" sayılabilecek mesajlarından anlaşılacağı üzere değişen sadece partinin ismi ve tabelası değil; aynı zamanda Kürt siyasetinin amiral gemisinde oturanların bakış açısı ve hedeflerini de değiştirdiği çok açık.

Demirtaş'ın 2015 genel seçimlerine koyduğu :"ana muhalefet partisi" olma hedefi an itibari ile yüksek ve çok zor tutturulabilenecek bir hedef olsa da şüphesiz ki BDP-HDP bileşenleri için şuan için bir istek ve temenniden öte bir zorunluluk ve aslında ülke siyaseti için önemsenmesi gereken bir gereksinim gibi duruyor.

BDP-HDP birleşmesinin kendi bünyesinde yarattığı bir takım anlaşmazlık ve rahatszılıkların Öcalan'ın 2013 Mart'ından bu yana hem Kürt siyaseti ve hem de Ülke siyasetindeki tartışılmaz etkinliğinden nasibini almış olmalı ki çok fazla etkili olmadan "bertaraf" edildi denilebilir.

Legal Kürt siyasetinin ülkenin bir bölgesine sıkışmışlığını aşarak,kendisine Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda işlevsel bir misyon biçen bu yapılanmanın geçmişten günümüze gelen sorunlar yumağından kurtluması ve Kürt siyasetini sıkışmış" bölgesel iktidarlıktan" çok; genel sınırlar içinde söz sahibi olacak bir muhalefet partisi olma tercihine itmiş olması aslında sadece Kürtler için değil tüm ülke halkları için çok önemli bir kazanç olarak kabul edilmelidir.

Lakin işin bir de öte tarafı var, yani zor tarafı,yani bardağın boş olan kısmı.

TSK ve PKK arasında nerede ise iki yüz yıllık Kürt meselesinden mütvelli süren otuz yıllık şiddetli çatışma döneminin ülkenin batısında Kürtlere ve Kürt siyasetine karşı yarattığı olumsuz ve can sıkıcı algının yansımlarını son olarak Ege bölgesinde HDP teşkilatlarına yapılan ve adeta "infial" noktasına dayanan yağma ve saldırıların beslendiği "linç" kültürünü izole etmek ve kitleleri toplumsal kutuplaşmadan çekip, toplumsal uzlaşıya geçirmek sanıldığı kadar kolay ve olabilir bir durum değil.

Evet verilen mesajlar ve daha da ötesi ortaya konan hedef bu anlamda bir "eşik" bir başlangıç noktası olarak kabul edilebilir,ama sanırım bura da dikkat edilmesi ve kattiyetle ciddiye alınması gereken en temel konu "hassasiyetler" meselesidir.

Kürt siyaseti batıdan kendilerine doğru atılmayan dostane ve olumlu adımları hassasiyetler noktasında önemsemeli, birleştirici ve kucaklayıcı mesajları verebilmelidir.

Bbu anlam da Uludere'de Kürtlerin itildiği yalnızlığa, Gezi'de Türk solunun aynı yalnızlıkla cezalandırma örneğinde olduğu gibi karşılıklı zıtlaşma ve restleşmeler yerine ortak paydalar da buluşma ve dahası ortak paydalar yaratmaya çalışmak sağlam ve etkili bir muhalefet gücünün oluşturulabilmesinin en önemli koşuludur.

Tüm bunları bir kenara koyup Türkiye'de siyasetin güç aldığı ve dahası iktidar yürüyüşünde göz önünde bulundurulması gerekilen iki önemli ve temel faktör vardır.

Bu iki önemli faktör aslında Türkiye'de sisyasetin iktidarı hedeflediği süreçte uyulması gereken çok ciddi önemli iki faktördür.

Din ve sermaye!

Evet bu iki temel unsur siyasetin şekillenmesinde ve iktidarın belirlenmesinde oldukça önemli rol oynadılar ülke siyasetinin tüm geçmişinde.

Yüzünü dine dönmeyen,sırtını sermayeye dayamayan partilerin iktidara gelmesinin ne denli imkansız olduğunu Adnan Menderes'ten bu yana çok net bir şekilde görmek mümkün.

Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan'ın ortak ve en farkedilen noktaları da bu iki unsurdu sanırım.

Toplumun en önde gelen hassasiyetinin "din" olduğunu bilen sağ iktidarlar,paraya ve sermayeye küsmek ve ürkütmek yerine onlarla sıcak ve samimi ilişkiler geliştirerek hedeflerine çok daha kolay ve emin bir şekilde ulaşmış oldular.

HDP'nin bu iki noktada nasıl davranacağı da doğrusu merak edilen bir başka soru.

"Din" faktörünü demokratik ve özgürlükçü potada eritilebileceğini hesaba katsak ta; sol ve sosyalist sistemin sermaye ile devamlı bir çatışma ve savaş halinde olduğu gerçeği açıkçası halen aşılması gereken zor ve önemli bir sorun olarak önlerinde duruyor gibi.

Emeğe ve emekçiye kucak açan sosyalist ve sol söylemlerin sermayeyi ve sermayeye hükmedenleri hep "sömürücü ve zorba" olarak ilan etmiş olması bu sancının en önemli sebebini oluşturuyor denilebilir.

Netice itibari ile HDP geçmişte Kürt siyasetinin yaşadığı sıkıntıları yaşamamak için kattiyetle ülkenin genelini ilgilendiren sorunlarla da alakadar olabilmeli, bunu kamuoyuna yansıtabilme becerisini gösterebilmelidir.Evet bu kolay bir yolculuk olmayacak,ama imkAnsız da değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums