HUDA PAR VE AKP BDP İLE GÜREŞEBİLİR Mİ?

  • 30.11.2013 00:00

 2014 Mart’ında yapılacak yerel seçimler yaklaştıkça partilerin aday listeleri de yavaş yavaş netlik kazanmaya başlıyor.


Türkiye, kuşku yok ki bu sefer ki seçimlere öncekilerden çok daha farklı bir atmosferde giriyor.

İktidar ve muhalefet partilerinin seçiminden çok, kanımca bu seçim daha çok toplumdaki sinerjinin netliği açısından çok belirleyici olacaktır.

Açılım süreci ile başlayan değişimin doğurduğu sonuçlar, gezi olaylarının iktidar üzerindeki sarsıcı etkisi ile oluşan muhalif güç, demokratikleşme paketinin toplumdaki etkileri ve en sonda İktidar partisinin Kürt seçmenlere yönelik yaratmaya çalıştığı ve bir bakıma Kürt siyasetinin en ciddi aktörü BDP’yi bitirme planı olarak algılayabileceğimiz hamleleri.

Kuşku yok ki; açılım sürecinden en avantajlı çıkan kesim BDP, KCK ve PKK ekseninde siyaset yapan kesim oldu.
Kandil ve İmralı arasında yürütülen mektup trafiğinin birincil derecede açılımın kaderini ve süresini belirlediğini kuşkusuz ki tüm Türkiye toplumu biliyor.
Özellikle Kandil’deki görev değişiminden sonra, yeni kadronun verdiği mesajlarda;”sürecin iktidar tarafından sıkça sekteye uğratılmak istendiği ve Ankara’nın dayatmalarına karşı “direnç” gösterileceği,” yönünde gelişirken bir bakıma, PKK’nin kendi tabanına “açılım benim kontrolümde” mesajı vermek istediği de düşünülebilir.
Öte yandan Kandil, silahlı ve siyasi kadrolarını canlı tutmak adına mutlaka iktidar ile tabiri caiz ise hep bir “aksiyon” içinde olmayı yeğleyecektir.

İktidar partisi ise, BDP eksenli siyasal düşüncenin açılım süreci ile yakaladığı ivmeyi kırmak ve özellikle kendi Kürt seçmeninin “Roboski” olayı ile kendilerine karşı koyduğu kırgınlık ve refleksi “minimize” etmek adına birtakım önleyici tedbirler aldığını görebilmek mümkün.

İşte tam da bu nokta da, Kürt sorununda bütün gözlerin “açılım” sürecinde olduğu bir dönemde, 25 Ekim günü başbakanlıkta Erdoğan’ın çok ilginç bir konuğu vardı.

HUDA PAR genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve yardımcıları başbakanlıkta Erdoğan ile, basına kapalı olarak yapılan ve 1 saat 10 dakika süren bir görüşme gerçekleştirdiler.

Kürt-İslam eksenli bir siyaset yapmayı amaç edinen HUDA PAR’ın, Erdoğan ile gerçekleştirdiği bu görüşme iki anlamda çok ilginçtir.
Birincisi: Erdoğan daha önce Kürt siyasetinin en güçlü partisi BDP’nin ısrarlı randevu taleplerini (süreç öncesi) hep geri çevirmiştir, onun için bu görüşme ilginçtir.

İkincisi: HUDA PAR’ın daha önce Kürt illerinde, doksanlı yıllarda derin devletin bir projesi olarak meydana getirilen o günkü Hizbullah’ın tabanını oluşturan bu kitlenin bugün HUDA PAR’ın bünyesinde barınıyor olması sebebi ile de ilginçtir.
Nitekim geçtiğimiz aylarda Haber Türk’ten Didem Arslan Yılmaz’ın sunduğu, “Türkiye’nin Nabzı” programına konuk olan HUDA PAR sözcüsü Said Şahin’in söyledikleri HUDA PAR ve Hizbullah arasındaki bağı anlayabilmemiz açısından oldukça önemlidir.

Şahin:”Eğer Hizbullah’ı konuşacaksak, gazeteci kimliğimle, geçmişte Hizbullah’tan suçlanmış, ceza almış ve cezasını çekip çıkan biri olarak –bu konuda kendimi zulme uğramış olanlardan görüyorum- bu konuyu konuşmak isterim. Artık Hizbullah adına da birileri konuşmalı. Devletin, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yüz binleri bulan katliamları varsa, PKK’nın on binleri bulun öldürmeleri varsa, birileri çıkıp PKK’yı konuşup savunuyorsa, Hizbullah’ın onları bulan cinayetlerine dair kimse kalkıp diyemez ‘Hizbullah’ı kimse konuşmasın’. Birileri Devleti, Dersimlere rağmen, Zilanlara rağmen, belki de çocuk katliamlarına rağmen, aynı şekilde PKK’nın da çocuk katliamlarına rağmen, -dikkat edin tarihin seyri içerisinde Hizbullah’ın çocuk öldürdüğüne dair bir bulgu yoktur- savundu, ancak maalesef kimse çıkıp bugüne kadar Hizbullah’a dair gerçekleri masaya yatıramadı. Ayrıca bu ülkede her şeye rağmen birileri siyaset yapabiliyorsa, Hizbullah’ın da bu hakkı olabilir." 

Doğrusu Hükümet, bir yandan çeteler ve derin yapılanmalarla mücadele ederken, öte yandansilahlı çatışmada lideri öldürülmüş ve bir çok militanı yargılanmış bir örgütün “legal” siyaset yapma yönünde attıkları adımları görememiş olmaları anlaşılır gibi değil.
Elbette ki herkesin siyaset yapma ve kendini ifade etme hakkı vardır, bu hak mevcut partiler de olduğu gibi HUDA PAR için de geçerlidir, geçerli olmalıdır.
Ama hükümetin bir bakıma “sabıkalı” sayılabilecek böylesi bir oluşuma gösterdiği yakınlaşmayı anlamak mümkün değil.

Öte yandan, HUDA PAR sözcüsü, hem kendi partisine ve hem de Hizbullah’a yönelik kendince haksız eleştirileri bertaraf etme çabasına girerken Batman’da geçtiğimiz ay yine bu kesimin bünyesindeki bir şahıs tarafından Özcan Temel’in katledilmesine karşı bir net cevap ta verilebilmiş değil.


Hükümet, BDP ile girdiği bilek güreşini kaybetmemek adına HUDA PAR ile dirsek temasında bulunmaya daha ne kadar devam edecek bilmiyorum ama, benim şahsi kanaatim HUDA PAR, AKP’nin radikal kanadını oluşturduğu yönünde, tıpkı BDP’nin Türk seçmenlere yönelik olarak devreye soktuğu HDP gibi.

Yani, batıda BDP için HDP ne ise Kürtlerin yaşadığı coğrafya da AKP için de HUDA PAR o anlamı taşıyor denilebilir ve seçimler sonrası HUDA PAR’ ın AKP’ye geçmesi belki şimdi için “uçuk” bir varsayım olsa da sürpriz sayılmamalı.

Tüm bunları üst üste koyduğumuzda özellikle Kürt seçmenler için şu tablonun ortaya çıktığını görebilmek mümkün.

Sanıldığı gibi, BDP seçmeni HUDA PAR veya AKP’ye kaymaz, çünkü tabanı iyice “politize” olmuş ve herhangi bir dalgalanmaya fırsat vermeyecek kadar kemikleşmiş bir kitleden oluşuyor.
Onun için BDP için bir kayıp söz konusu olmayacağı gibi kulislerde konuşulanlar dikkate alındığında mevcut belediyelerini daha da arttırma olasılığı oldukça yüksek. Mardin bu anlamda verilebilecek en ciddi örneklerin başında gelir.

Öte yandan Roboski olayının hala aydınlatılmamış olması ve faillerinin bulunamaması(!) şüphesiz ki AKP için bölgede çok ciddi sorunlar yaratbilir,tüm bunların yanında Roboski’ye uzak kalan iktidarın Mısır’a gösterdiği ilgi Kürtler için ciddi soru işaretleri yaratmış durumda.

HUDA PAR’ın seçimlerde herhangi bir varlık göstermesi çok zor, bunun bir çok nedeni var.
Partileşme anlamında yetersizlikleri, Hizbullah ile bağlantıları ve Batman cinayeti bu anlamda verilebilecek birkaç örnek.

Tüm bunların ışığında, özetle Mart seçimleri Türkiye için ayrı, Kürtler için ise apayrı bir heyecan yaratıyor diyebiliriz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums