- 12.03.2013 00:00
Suriye’deki iç savaş 15 Mart’ta ikinci yılını dolduracak. Bir Ülke’nin doğrudan dış müdahale olmaksızın nasıl da içten çökertildiğinin çok dramatik ve çok çarpıcı bir örneğidir Suriye!
On binlerce can kaybı, yakılan, yıkılan köyler, kasabalar ve şehirler, paramparça olmuş aileler ve tüm bunların toplamında hızla çöküşe doğru yol almış bir Ülke!
Kimilerine göre Esad’ın iktidar hırsının, kimilerine göre gözü dönmüş çetelerin ve kimilerine göre ise İsrail başta olmak üzere bölge üzerinde ince hesaplar yapan derin güçlerin, derin devletlerin işi.
Sebebin detayı; sonucun vahametini değiştirmiyor ne yazık ki. Trajedi katmerleşerek devam ediyor.
On binlerce insanın yaşamına mal olan bu kanlı savaşta yüz binlerce mülteci başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
Arkalarına bak(a)madan çoluk, çocuk yalın ayak sığındılar şehirlerimize, köylerimize.
Savaşın ne lanet bir şey olduğunu, ne iğrenç ve nasıl bir insanlık suçu olduğunu zaten biliyorduk otuz yıldır kendi iç savaşını yaşayan bu coğrafyanın insanı olarak, ama sanırım Suriye trajedisi bu noktada herkes için ibret alınacak yaşanmışlıklarla dolu.
Ortadoğu halklarının acımasız bir rutinidir savaş ve binlerce yıldır bu böyle süregeldi ve ne acıdır ki böyle de devam edecek gibi.
Kanlı haçlı savaşları, bölgede hâkimiyet kuran imparatorlukların kimilerine göre “fetih” kimilerine göre ise “işgal” olarak gösterilebilecek uzun soluklu savaşları, birinci Dünya savaş’ı sonrası diz çöktürülen Osmanlı imparatorluğu, paramparça edilen Kürtler, 1915’teki kanlı Ermeni göçü, sonrasında Dersim olayları ve 1967 İsrail-Arap savaşları, sonrasında kanlı ve uzun soluklu İran-Irak savaşı bu savaşın tetiklediği Halepçe katliamı… Uzayıp gider bu kanlı süreç, aklınız alamaz yaşananları, hiçbir hiyerarşiye de tabi tutacak gücünüz olmaz bu listeyi.
Suriye’deki iç savaşın kuvvetle muhtemel ki artçıları yakın zamanda tüm bölgede kendini gösterecek.
Suriye hem İsrail için ve hem de ABD için İran’a giden yola çekilmiş bir “set” gibi duruyordu, şimdi bu set yıkılır ve yol açılırsa Tahran için acı ve kötü günler ufukta görünüyor diyebiliriz.
Dedik ya çok ince hesapların yapıldığı bir sahnedir Suriye iç savaşı. Sanıldığı gibi demokrasiye gönül vermiş(!) Özgürlük savaşçılarının(!) Esad’ın diktatörlüğünü yerle bir etmek için verdikleri bir savaş değil bu.
Kendi halkının özgürlüğünü savunan hangi düşünce ele geçirdiği insanları kurşuna dizer, yüksek binaların tepesinden eli arkadan bağlı şekilde aşağı atar?
Bunun insan vicdanı ile açıklanabilir bir yanı var mı?
Dışarıdan aldıkları destekle kendi halkına kan kusturan, ölüm yağdıran, kadınlara ve çocuklara tecavüz eden böylesi bir aşağılık bir güruha “özgürlük savaşçısı” demenin doğrusu kabul edilebilir bir yanı yok.
Kuşkusuz Esad’ın ve ondan önce babasının başta Kürtler olmak üzere kendi halkına karşı yapmış oldukları zulmü hoş görmek mümkün değil, lakin bir zalimden çok daha büyük bir zalim çıkartmaksa yapılmak istenen işte orada insanın vicdanı rahatsız olur, tabi kendisine insanım diyebilenler için!
Yorum Yap