- 4.09.2021 06:40
“TKP GÖLCÜK DAVASINDA ORTAK SAVUNMALAR VE TANIKLIKLARI” kitabını partinin kuruluşunun 100. Yıldönümüne gelmesi için 2020 yılında basımını geçekleştirdik. Şimdi farklı yerlerde duran yoldaşlarımız olsa da bu tarihte “Biz de vardık” dediler. Kitabı kolektif olarak birlikte yazdık.
Ağır işkenceler gördük. Uzun süren gözaltı ve tutukluluk süreçleri yaşadık. Konca Askeri Ceza ve Tutukevi’nde onbir yıl hüküm giyenler oldu. İl dışına sürüldük. Eşimizden, çocuklarımızdan ayrı kaldık. Mesleğinden atılan, işinden, aşından edilen, politik göçmen olarak yurdundan uzakta yaşamak zorunda kalanlar oldu. Bunları daha önce, kitabın tanıtımı için “Marmara Yerel Haber” gazetesinde yazmıştım. Bu kitapla ilgili, farklı görüş belirtenler oldu. Sosyal medyada tartışmalar yaşandı. Amacımız, birlikte yaşadıklarımızı tarihe not olarak düşmekti. Günü anlamamıza yardımcı olacağı gibi, gelecekte yaşamımıza da katkısı olur düşüncesiydi. Sosyal medyaya üye olmadığım için tartışmaları, dışarıdan yazılanlardan izledim. Çok üzülmüştüm.
Kısa bir süre önce de Nabi YAĞCI’nın “Elele Özgürlüğe” kitabının 2. Baskısı çıkmış. İki yıl önce Altınoluk’ta kitap ile ilgili “söyleşi ve imza günü” düzenlenmişti. Toplantının moderatörlüğünü Süleyman KARAKAŞ yapmıştı. Ülke genelinde aranmasına rağmen kitap bittiği ve bulanamadığı için, birçok arkadaş kitabı edinememişti. Bu nedenle yeni baskı yapılması gerektiğini ısrarla önermiştim. Öğrenebildiğim kadarıyla 2. baskıda sadece editör tarafından bazı yazım hatalarını düzeltmesi dışında kitap aynen basılmış. Nabi YAĞCI, kitabında daha önce TKP’nin programında yer alan “Birlik, Yasallık ve Yenilenme Politikaları”nı ve çalışmaları kendi gözüyle aktarmıştı. Bunları da eleştirel bir yorumla yazmıştı. Özellikle yasallaşma doğrultusunda Türkiye’ye dönmek istiyorlardı. Devlet ve diğer sol gruplar dönüşlere karşıydı. Her türlü bedel ödemeyi göze alarak dönüşler gerçekleşti. Bunu çok önemsiyorum. Dönüşlerin 20. yılı için Kocaeli’nde 22 mart 2008 de Nabi YAĞCI’nın da katıldığı bir söyleşi düzenlemiştik. Söyleşi kitap olarak TÜSTAV tarafından 2009 yılında basılmıştı. Söyleşide şöyle bir konuşma geçmişti. YAĞCI, “Komünist sözcüğüne bile duyulan nefretin ve tabunu yıkılması için, yurt dışından raporlarla sağlıklı bir biçimde parti yönetmenin olanaklı olmadığını” söylemişti. Türkiye’ye dönüp birlikte mücadele etmenin önemli olduğunu söylediğini anımsıyorum.
Halk dilinde “Lafla peynir gemisi yürümez” diye bir deyim vardır. Konuşmayı çok severiz. Güzel, büyük büyük laf etmeyi iyi biliriz. İşe sıra gelince biraz zora ve hele bir de bedel ödemeye gelince iş, “tornistan” yapmayı çok iyi beceririz. Hem de karşıdakini yok etmeye çalışarak. Bunu ne vicdan ne ahlak ne de insani değerlerle anlatabilmek olanaklı değil diye düşünüyorum. Yaşamımızda bunları gördük, görüyoruz da.
Dönüşler sürecinde il dışında sürgündeydim. 1988 şubatında Kocacaeli’ne geri döndüm. Duruşmaları izlemek için iki kez Ankara’ya gittim. Duruşma salonundaki kalabalık ve katılım, salonda yargılananların duruşları ve ifadelerindeki kararlığını gördüm ve dinledim. Salona giremeyip dışarıda bekleyen yüzlerce insan vardı. Dönüşler ve yargılanmalar sürecinde ağırlıklı olarak partililerin ve demokrasi güçlerinin kararlı duruşlarını gözledim. Birçok ilde ve Kocaeli’nde de “açlık grevleri” ve çalışmalara tanık oldum. Yasallaşma sürecinde gündemi elimizde tuttuk ve biz belirledik. Biraz vicdanı olan herkes bunu biliyor. Sosyal medyaya üye olmadığımı yazmıştım. İçinde olmadığım için tartışmaları izleyemiyorum. Bu nedenle iyi yaptığımı düşünüyorum. Yıllarca ortak kavga verdiğimiz bazı arkadaşlarımız, farklı ideolojilere ya da siyasi anlayışlara yönelmiş olabilirler. Normal karşılarım. Ama yapılanlar ve ödenen bedelleri yok saymayı kabullenemem.
Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP)nin kurulması birlik adına önemli bir adımdı. Ahmet KARDAM’ın da belirttiği gibi TBKP’nin dört yıllık mücadelesinin yarattığı o sinerji “Sosyalist Birlik Partisi’ne neden taşınamadı?” sorusuna yanıt vermek ve tartışıp konuşmak çok önemli. Örneğin Kocaeli ve diğer illerde bu konuda ne tür çalışmalar yapıldı? Ellerinde bilgi ve belge olanlar bunu tartışmalı. Kocaeli’nde bu konuda yapılanlarla ilgili bir çalışma yapabileceğimizi düşünüyorum. Yapmamız gereken de bu. Bu yüzden sosyal medyada laf yerine iş üretelim. İş üretenlerle her zaman bir arda olalım. Birlikte tanıklıklarımızı aktarmak önemli. “Söz uçar yazı belgedir.” Halk dilinde söylendiği gibi “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.”
Özgür ve sağlıklı günler dileğiyle.
Necati KUR
02.09.2021
Yorum Yap