Bayram gelmiş neyime

  • 20.08.2012 00:00

 Şöyle kelebek kanatları da olan bir bayram yazısı olabilirdi bu, lâkin gelmiyor içimden.

Hele bir de son zamanlarda, şiirden, roman ve öyküden birazcık uzak kalınmışsa, kan şekeri düşmüş canı burnunda biri gibi ruhsuz ve hâlsiz; bilirim ki mekanik yazılar çıkar o kalemden. Söylenebilecek güzel şeylere mecâlsiz ve takâtsizse insan, en iyisi bulaşmamak bayrama da seyrana da.

Sadece o yüzden de değil. Hayatın işkencecisinin bir sigara içimlik soluklanmasına, mola vermesine benzeyecekse şu birkaç gün, ko varsın oralı olmayayım da, oyununa gelmeyeyim bu aldatmacanın.

Sanki ortalıktaki her şey pek ciddiye alınıyormuş da, ben de o numara yapmanın bir parçasıymışım gibi görünmekten kaygılıyım, açıkçası.

Siyasetçiler olsun medyadakiler olsun, hani tv’lere çıkıp bilgiçlikler taslanıyor ya; aslında çoğu kimsenin yaptığı, sosyal olayları kendi meşrebine göre çarpıtarak, birtakım kazanımlar ihtiva eden pozisyonlarını muhafaza edebilmek. Ortak toplumsal yaşamda gelişmeye dönük bir katre olsun değişim yok, o yüzden de.

Meselâ, kerameti kendinden menkulmüş sanısıyla gücün büyüsüne kapılan Başbakan, halkın ruhundan ve birikiminden neş’et eden o dinamik ve demokratik çizgiden birdenbire saparak devletçi milliyetçi bir gericiliğin, dinde de mezhepsel ve siyasal bir tutuculuğun batağına saplanınca; onun peşine gözü kapalı takılanlar, daha düne kadar özgürlükçüler iken, “beraber yürüdükleri bu yağmurda”eninde sonunda kapılacakları bir sele doğru hep birlikte yol alıyorlar şimdi.

Askeriyenin yaşattığı yüzyıllık sorunlar şimdilik ertelenerek geri plâna düşerken, sizin milliyetçi ve dinsel dayatmalarınız öne geçiverdi.

Benim bakımımdan doğrusu pek bir şey değişmedi. Harp Okulu’nda sabahın altısında “Ordu Marşı”yla sıçrayıp uyanmak ile, şimdilerde, ses telleri yumurta akı görmemiş bir müezzinin sabaha karşı dört sularında hoparlörden var gücüyle çıkan bağırtısına sıçrayıp uyanmak arasında sıkışıp kalmış bir hayata, itirazım oldu ve ölene kadar da olacak daima.

Eskiden, tarihin çöplüğündeki hak ettikleri yeri almış bulunan general Faik Türünler köpürürlerdi söylediklerime; şimdi de sanırım siz.

Çıkmış Başbakan, demokrasinin ölüsü üzerine “salâ veriyordu”, arife günü.


Herkes yerini alsınmış, safını tutsunmuş. Ya PKK’dan yana olunsunmuş, ya kendisinden yana.


Vay canına!


İkinizden de yana olmadan var olunamaz mı, bu ülkede? Ben meselâ, PKK’dan da yana değilim, sizden de yana değilim.


N’olcak şimdi?

Binlerce Türk genciyle binlerce Kürt genci, böyle korkunç bir seçeneğin kapanına sokularak birbirlerine kırdırıldılar, son otuz senede.

Her gelip oturanın karnını doyurduğu yalnızca tek çeşit mi yemek vardır, iktidar mönüsünde?

Hiç böyle yaşanır mı, umarsız ve yanlış? Hiç insanları hangi klânlardan ve hangi inançlardan geldiklerine bakarak tasnif eden ilkel çağlar kalıntısı yöntemler, taşınıp getirilir mi bugüne? Bu çağın düsturu olabilecek hayat tarzı mıdır bunlar?

Neden milliyetçilik veya dincilik yahut mezhepçilik yapıyorsunuz bu topraklarda? O ayrıştırıcılıklar, batan bir çöp kadar olsun, yaşartmıyor mu gözlerinizi?

DTK eş-başkanı Aysel Tuğluk, bir yıl kadar önce “Kürtler’in Demokratik Özerkliği”ni ilân ederken“ulusal birlik çalışmaları... ulusal siyaset... ulusal düzeyde örgütlülük... ulusal program... ulusal mücadele stratejimiz... ulusal çıkarlarımız” nidalarıyla ağzından ateşler püskürterek etrafına “milliyetçilikler” saçarken, acaba kimlere öykünüyordu, dersiniz?

Siz Türkleştikçe, Arnavutlaştırdınız Çerkesleştirdiniz Boşnaklaştırdınız Kürtleştirdiniz bu insanları. Siz Sünnileştikçe alevlendiler Alevîler de.

Darbeci generaller darbe yapmak için nasıl ortam hazırlama önlemleri aldılarsa evveliyetle, öncekiler gibi siz de istemeseniz de bölünmeye yol açacak bir altyapıyı oluşturmakta gibisiniz bu tavrınızla âdetâ.


BDP’liler ile PKK’lıların Şırnak yollarında rastlaşarak ya da ne fark eder buluşarak sarmaş dolaş olmaları da gene sizin marifetiniz.

Bu toplumun büyük bir bölümü sizin terörist dediklerinizi aynı adla çağırmıyor; duymuyor musunuz?

Üstelik bu kanaatte olanların sayıları da giderek artıyor; görmüyor musunuz?

Şehitler var diye barışçı yola sapmamanın, hepimizi cehenneme götürdüğü açıkça bilinen bir yola, âdetâ kat edilen kısmı ziyan olmasın diye devam etmek olduğunu anlayamıyor musunuz?

Otuz yıldır sürdürülen mevcut duruma, siz de öncekiler gibi bir çözüm bulamayacak idiyseniz, ne işiniz var orada?

Bir başka tarafta ise, kaçırılan kendi vekilinin söylemlerine bile ikircikle yaklaşan bir Kılıçdaroğlu, neymiş efendim, değişim getirecekmiş, partisine ve ülkeye.

Ne Erdoğan, ne Kılıçdaroğlu, ne MHP, ne de BDP... bu kafaların harcı değil, yurdun bu ölümcül yarasını sarmak.

Bir başka rüzgâra, bir başka konjonktüre, bir başka bahara kalacak gibi ayak sürüyor hevesimiz.

Eğer hayat hepimizin bu ortak aymazlığına katlanır da, bu arada parçalanıp gitmezsek tabii.


cinarnamik@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums