Öcalan’la anlaşmak

  • 21.10.2011 00:00

 Öcalan, bu ülkenin başının belâsı olan terör sorununa çözüm olabilecek, belki de şeytanın köprüsündeki kilit taşıdır; olamaz mı?

Durun, hemen parlamayın. Gözlerinizi bana doğru belertirken, şakaklarınız kararıp, boynunuzun aortları o hiddetle şişmesin hemen. Dinleyin bir.

Yakalandığından beri, bu adamdan zerre kadar olsun yararlandığınızı söyleyebilir misiniz? Neler oldu, bu on seneyi geçkin süreçte; ne acılar yaşandı, ne çileler çekildi, oysa.

Yitip giden gencecik çocuklarımıza mı yanalım; tükenip giden enerjilerimize mi, baruta harcadığımız paralarımıza mı, yoksa? Ya da boşa geçen zamanlarımıza mı; hangisine?

Elinize geçince kalktınız güzelce yargıladınız. Önce idam, sonra ömür boyu hapis. Ve o günden beri de, onu öylece özel bir hapishanede tutuyorsunuz, sadece.

Bu size yetti mi bari, tatmin oldunuz mu?

Lâkin bir yandan da, sizin terör sorununuz bütün hızıyla sürüyor ama. Pekiyi, o örgütün lideri olan elinizin altındaki bu adamla bir şeyler yaparak birtakım sonuçlara varmak, hiç mi gelmiyor aklınıza?

Öğrendiğiniz lâhza, fikrinize en önce düşenin iyi ki sizinkinin olmadığına sevinmek olurken, filizkıran fırtınasıyla toprağa kapaklanmış başkalarının çocukları üzerinden ağıtlar yakmak, daha mı kolayınıza kaçıyor?

Hem ayıp, hem yazık değil mi; başka annelerin göz pınarlarında serinleyip, kahramanlık taslamak?

Hatırlıyorum, yakayı ele verip enselenen Öcalan’ın, işbirliği yapmaya hazır olduğunu söylemesi, daha getirildiği uçaktayken başlamamış mıydı? Benzer şeyleri zaman zaman sonraları da dile getirmiş, canını kurtarma isteğinin serzenişlerinden hiç kaçınmamıştı. Ne ki, onu kontrolleri altında tutan öngörüsüz şovenler, terörle mücadelede bu husustan yararlanmaya pek istekli olmadılar.

Hâttâ bu “tatlı canını kurtarmak” olgusunu, düşünmeye bolca vakit bulabildiği mahpushanesinde tasarlayarak, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) sisteminin içine de serpiştirmiştir.

Nitekim, KCK Anayasası da diyebileceğimiz “Bildiri”nin on birinci maddesi:


“Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi’nin kurucusu ve önderi Abdullah Öcalan’dır. Sistemin felsefik, teorik ve stratejik kuramcısıdır. Bütün Kürtleri her alanda temsil eden
‘Önderlik Kurumu’dur. Temel politikaların gözetmeni ve en son karar merciidir.” dedikten sonra, on dördüncü madde ile tüm Kürt Halkı’na:


“KCK önderliğinin, yaşamının ve özgürlüğünün güvence altına alınması”
görevini yüklemektedir. Ve yine aynı maddenin bir başka fıkrasında “Önderlik Komitesi”nin işlevleri de şöyle sıralanmıştır:


“Önderliğin sağlığı, güvenliği, özgürlüğü ve hukuki sorunları başta olmak üzere, önderliğin uluslararası alanda tanıtılması için diplomatik faaliyetler geliştirir.
‘Önderliği Sahiplenme Komite veKomisyonları’nı örgütler. Uluslararası düzeyde tanıtımlar geliştirirken, gerekli olan kitapların tercümelerini ve konferansları düzenler.”

Demek Öcalan’ın canı öylesine tatlıdır ki, halkı için yapmış olduğu sözde anayasal bir metne bile, kendi güvencelerini de katmaktan hicap duymamaktadır. Hayatta kalmak uğruna böylesi tasarrufları göze almaya sıkılmayan birisiyle, terörü bitirmek için çok şeyler yapılabilecekken, hiçbir adım atılmamıştır.

Bir kere, CHP başta olmak üzere, Öcalan’la kurulabilecek en küçük bir temasa, derhal tepki gösterilerek karşı çıkılmıştır. Sözüm ona muhalefetleri yüzünden, Kılıçdaroğlu’nun tüm katkıları sadece çözümsüzlükleredir.

AKP, oy oranı yükselip güçlendikçe, kaybedecekleri çoğalmış tutucu zenginler gibi tırsan ve düzeni değiştirme iradesi giderek zayıflayan, risk kaçkını bir partiye evrilmektedir.

Şehit cenazelerinin sayısı arttıkça, savaş çığlıkları atan kesimlerin, ne uluslararası ilişkilerden, ne diplomasi dengelerinden, ne de TSK’nın imkân ve kabiliyetlerinden haberleri varmış gibidir.

İşgörenleri Kandil’de ve Avrupa’da olan PKK’nın, İsrail, Suriye, İran ve kimi Avrupa devletleri hesabına taşeronluğu da gözönüne alınırsa, zaten atılan oltadaki zokanın da bu istikamette olduğu çarçabuk anlaşılacaktır

Mektubu iki hafta önce Taraf’ta yayımlanan Karayılan:


“Otuz yıla yakın bir zamandır, kendimizi savunma ve saldırıları cevaplama yöntemlerinde ustalaşmış buluyoruz.”
Ve insanın yüreğini burkacak bir şekilde, “Yani savaş derseniz, bizim tecrübemizin sizin generallerinizinkinden daha fazla olduğunu söylemek mümkündür”, diyebilmektedir.

Silahlı bir güç olarak, 27 Mayıs darbesinden itibaren daha düne kadar, kendi halkına posta koymayı askerlik sanan ve giderek buna uygun bir kurumsal yapı inşa eden içe dönük militarist zihniyet, çapulcu dediklerinin karşısında bugün neredeyse zayıflığı temsil etmeye yüz tutmuş bir orduyu, şimdikilerin kucaklarına bırakarak, ya emekli olup çekip gitmiş, ya da cezaevini boylamış görünmektedirler.

Onca stratejik, ama bir o kadar da sonuçsuz lâf ebelikleri içinde, bir hayli naif gelebilen önerim, sarmayabilir belki sizi.

Ama, örneğin İsrail’in, çelimsiz bir oğlana karşılık, binin üzerindeki Filistinliyi bırakmalarındaki basiretli politikayı, şöyle bir düşünün, derim gene de.

Uyur uykusuna kıyamadığınız yavrunuzu bir an için olsun al kanlar içinde tahayyül edip de irkilerek, yaptırım gücü PKK’nın indinde henüz sürüyor olan Öcalan’la neler yapılabileceğine ciddi ciddi kafa yormak, sanki iyi olur gibime geliyor, ne dersiniz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums