Eğer TSK’ın son durumu hakkında nitelikli ve doyurucu bilgi edinmek istiyorsanız, onun en tepedeki komutanı Genelkurmay Başkanı Org.Necdet Özel’in Savunma ve Havacılık Dergisi’ne verdiği mülâkatı mutlaka okumalısınız.

İnternette de var, tavsiye ederim.

Ama ben bugün sadece yazımı ilgilendiren kısmına değineceğim.

Sayın general, ilkin jeostratejik konumundan kaynaklanan güvenliği nedeniyle Türkiye’nin “Uluslararası Askerî İşbirliği”ne zorunlu olduğunu belirtmekte; 28 ülkenin üye, 69’unun da ortaklık ilişkisi içinde yer aldığı, tarihin gelmiş geçmiş en başarılı kolektif savunma örgütü olan NATO’nun 63 seneden beridir bir parçası olduğumuzun âdetâ kıymetini bilmemiz gerektiğini vurgulamaktadır.

Gerçekten de Türkiye bugüne kadar, Savunma ve Güvenlik İşbirliği için en uygun platform olanNATO’ya en çok destek sağlayan ülkelerden biri olmuştur.

Bu mahiyette olmak üzere son on yıllarda TSK; Bosna Hersek, Makedonya ve Kosova’da, Irak, Libya veAfganistan’da, Aden Körfezi, Adriyatik ve Akdeniz’de, NATO Kuvvetleri’nde yer almış, çeşitli harekâtlarda görev yapmış ve hâlen de yapmaktadır.

Fakat artık Türkiye en esaslı desteğini, NATO’nun Yeni Kuvvet ve Komuta Yapısı çerçevesinde göstermektedir.

Bu yeni konsept, NATO’nun 2010 Lizbon Zirvesi’nde görüşülmüş, 2011 NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda da onaylanmıştır.

Buna göre, NATO’nun Yeni Komuta Yapısı’nın ana unsurlarından olan NATO Kara Komutanlığı,2012’den itibaren İzmir’de faaliyetlerine başlamış, Tam Harekât Kabiliyeti’ne 2014 tarihinde ulaşmıştır.

Böylece NATO’nun Yeni Kuvvet Yapısı da buna uygun olarak yeniden şekillenmiş; sekiz adet “İntikal Edebilir Yüksek Hazırlık Seviyeli Kolordu” kurularak, Kara Unsur Komutanlığı bünyesinde NATO Reaksiyon Kuvvetleri oluşturulmuştur.

Bu Kolordulardan biri de, İstanbul Ayazağa’da konuşlu 3. Kolordu Komutanlığı’dır.

12 ülkeden 53 yabancı personelin de görev yaptığı 3. Kor K.lığı, 2002 yılında Tam Harekât Yeteneği’ne kavuşmuş, 2003 yılında ise NATO Konseyi tarafından “NATO Yüksek Hazırlık Seviyeli Kuvvet” olarak tescil edilmiştir.

Nitekim Em.Org. Ergin Saygun da, “Türk Ordusuna Balyoz” isimli kitabında “O tarihte 3.Kor.K.lığı görevine atandığımda bana Kor. Karargâhı’nın NATO’nun yeni konsepti olan ‘Yüksek Hazırlık Dereceli Karargâh’ hâline getirmem emredildi” demektedir.

Kor.K.Yrd.lığına Polonyalı bir Tümgeneral, İdari Yarbaşkanlığa ise bir Alman Tuğgeneral getirilmiştir.

Karargâha ayrıca, 12-13 ülkeden 100 civarında yabancı personel katılmıştır.

Kolordunun emir komutasına birlik olarak,

bir İngiliz tümeni,

bir İspanyol tümeni,

bir Yunan Tümeni

ve bizden de bir zırhlı tümen verilmiştir.

Kolordunun muharebede,

Esas Komuta Yeri Babaeski,

Geri Komuta Yeri Lüleburgaz,

Geri Destek Komuta Yeri ve Kabul Hava Limanı Çorlu,

Taktik Komuta Yeri Kırklareli güneyi olup,

birbirlerine ses, data, mesaj, görüntü imkân ve kabiliyetli bilgisayar ağıyla bağlanmış bir şekilde bütünTrakya’ya yayılmıştır.

Bütün bunları neden anlattım?

Askerî savunma ve güvenlik ilişkilerinin çok yerinde olarak iyice uluslararası hâle geldiği;

birliklerde, karargâhlarda yahut Harp Okulları ve Harp Akademileri gibi eğitim kurumlarında her milletten subayların görev yaptığı;

hattâ üretilen askerî haritalara İngilizce olarak “secret” diye gizlilik derecesinin verildiği;

ve o haritaların yabancı müttefik askerlerin de okuyup kullanabileceği ve üzerlerinde çalışabileceği form ve standartlarda basıldığı;

askerî literatürün tüm NATO ülkelerinde noktalama işaretlerine varıncaya kadar birörnek olduğu;

yani sır denen şeyin nerdeyse kalmadığı şu koşullarda;

üstelik ortada daha yasası bile olmayıp düzenlemek gerekirken, sana yalakalık yapmayan gazetecileri “Devlet Sırrı”yla korkutarak sıygaya çekmeye çalışman;

nasıl olsa halk anlamıyor diye,

ey zorba iktidar!

Allah’tan reva mı?

cinarnamik@hotmail.com

twitter@cinarnamik