- 19.08.2023 05:07
Güncel zam furyasının ‘binde biri’ ola ki CHP iktidarında yaşanıyor ve hâlihazırdaki iktidar bloku muhalefette olsaydı, o muhalefet CHP’nin kuyruğuna ‘haklı olarak’ çoktan teneke bağlamış feryat figan açıklamalar yapıyor, ‘çevreden’ gelerek ‘merkezi’ demokratikleştirecek ‘demokratlar’ Cuma çıkışlarında muhtelif protesto eylemleri gerçekleştiriyordu. Sağolsun muhalefet, ‘Geliyor gelmekte olan’ ve türevi uyuşturucularla muhalif kamuoyunu öylesine dondurdu ve en temel anayasal haklarını öyle büyük bir beceriyle unutturdu ki, benzin yarın 100, ertesi gün 200 lira olsa ülkede çıt çıkmayacak. Yarın elime bir anayasa alıp Kadıköy meydanına gitsem, ‘barışçıl gösterinin bir hak’ olduğuna ilişkin hükmü yüksek sesle okusam, gözaltına alınmam ve kareli ceketlilerce ajan-provokatör vs. ilan edilmem birkaç saat sürer. Arka arkaya tanık olduğumuz yargı mucizeleri; Mazlum İçli kararının Yargıtay tarafından onanması, Kobani davasında yaşananlar, bazı vakıf üniversitelerinin kimi -konuşan ve yazan- muhalif öğretim üyelerinin sözleşmelerini yenilemeyerek işsiz bırakacağı iddiası (Diken’de Altan Sancar’ın haberi), gazeteciler Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan’a yapılanlar vs… Ülkenin hali bu.
Olağan koşullarda yapılan bir seçimde muhalefet adayının yüzde 48 oy alması başarı kabul edilebilir. Buna mukabil, olağandışı koşullarda, seçimi ‘Cumhuriyet’in en kritik seçimi’ olarak tanımlıyor ve milyonlarca seçmeni seçimin kazanılacağına ikna ederek aday olup kaybediyorsanız, bunun adı hezimettir. Bazen ‘başarı’ ile ‘hezimet’ arasındaki çizgi düşünüldüğünden çok daha ince olabilir. Son seçimde muhalefet, pek çok doğru ve pek çok yanlış iş yaparak ve azımsanmayacak oranda oy alarak, yenildi. Siyaset katında yaşananlarla ahalinin duygu ve düşüncesi her zaman örtüşmeyebilir; umut büyüktü, haliyle mutsuzluk ve umutsuzluk da derin. Hal böyleyken, ‘sürecin muhtelif kazanımları’ ile ‘seçimin somut sonucu’ arasındaki ayrımı görmezden gelerek yapılan her değerlendirme, yanlışlığı bir yana, biz seyirciler için de tahammül edilemez olabiliyor. Yinelemekte ve tekrar tekrar hatırlatmakta yarar var, muhalefet seçimi kaybetti. Eğer hukuk dışılıklar nedeniyle kaybettikleri iddiasında ısrarcıysalar -ki öyle görünüyor- o zaman kalıplarının adamı olsalardı da, o hukuka aykırılıklar yaşandığında YSK’ye başvurmak dışında bir şeyler yapmayı akıl edebilselerdi.
Kişisel bir gözlem nihayetinde, fazlaca ciddiye almaya gerek olmayabilir; muhalefet partilerine oy vermiş yakınlarımı hiç bu denli moralsiz ve umutsuz gördüğümü hatırlamıyorum. Bir sonraki seçimde oy verip vermemekten söz etmiyorum, bunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Anlaşılabilir bir bıkkınlık, hevessizlik var herkeste. Bir nedeni, ‘Vay be, bunca rezalete rağmen kazandılar, biz nerede yaşıyoruz’ duygusu ise bir diğer nedeni seçim sonrasında genel olarak muhalefet partilerinin, özelde Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri, yaptıkları ve yapmadıkları, bana kalırsa.
Şaka değil, yurtdışına göç isteği gözle görülür düzeyde. Sonuçları üç-beş yıl içinde tüm yakıcılığıyla yaşanacak bir gelişme bu. Bir kesimin, her zam haberinden sonra ‘Oh oh’ deyişi de ancak sinir bozukluğu, öfke ve çaresizlik hissiyle açıklanabilir. Umudunu yitirmiş insana, bazı siyasetçiler gibi ‘umutlu ol’ demenin bir manası yok. Yurttaş, karşısında bakmaya değer bir şey, heves, anlamlı bir cümle, mücadeleye değer bir vaat görecek ki geleceğe yönelik umudu artsın.
Bir süredir CHP’deki değişim çabasını konuşuyor muhalif kamuoyu. Bir de İYİP’in yapacağı açıklamayı. Hani şu, Sümela Manastırı’nda yapılan Meryem Ana Yortusu’nu hedef haline getiren zırva tepkinin faili olan İYİP. O açıklamadan bir mahcubiyet duymayacaklar elbette, duyacak olsalardı yapmazlardı; vahim olan, memlekette başka bir sorun yokmuş gibi, derdi tasası bir dini ritüeli en tumturaklı ifadelerle engelletmeye çalışan söz konusu siyasetçilerin, kendilerini AKP’nin alternatifi olarak sunmaları. Affetsinler, çok zavallıca işler bunlar.
Hiçbir şeyi değiştirmeden nasıl değişiriz?
CHP’deki değişim tartışması bir âlem. Halk TV seyreden herkes maruz kalmıştır, günün hangi saatinde açarsanız açın kanalı, bu konu konuşuluyor. Genellikle aynı simalar tarafından. Ben de bir-iki akşamda bir Halk TV’yi açıp CHP’nin değişip değişmediğine göz atıyorum, bakıyorum bir değişiklik yok, kapatıyorum.
Meşhur fıkradır, hoca “Allah ne yerdedir ne gökte, ne sağdadır ne solda…” diyerek vaaz ederken, Bektaşi yanındakine fısıldamış; “Yok diyecek de dili varmıyor.” CHP’deki ‘değişim mi, yenilenme mi’ tartışması bu fıkrayı hatırlatıyor bana. İtiraf edeyim, bir de 1982 Anayasası’nın görüşmeleri esnasında yapılan ‘hürriyet mi diyelim yoksa özgürlük mü’ polemiğini. Tarihimizin en ceberut anayasasını yapanlar, özgürlük sözcüğünü mü, yoksa hürriyet sözcüğünü mü tercih edelim diye tartışmışlardı.
Anladığım kadarıyla CHP yönetimi, ‘hiçbir şeyi değiştirmeden nasıl değişiriz?’ konulu bir deney üzerinde çalışıyor bir süredir. Dünyanın sayılı sıkıcı insanlarından olduğunu tahmin ettiğim Öztrak her hafta kameralar karşısına geçip içinde ‘Mızrak çuvala sığmıyor’ tespiti geçen bir konuşma yapıyor. Muhtemelen biraz moral verici bir şeyler söylemesini salık veriyorlar ki, “Yüzde 25’i yüzde 35’e çıkaracağız” cümlesini de ihmal etmiyor. Yurttaş umutla doluyor haliyle. Bakarsınız ‘değişim’ sürecinde parti sözcüsünü de değiştirir ve bilmem kaçıncı kez vekil olmuş boyalı saçlı işe yaramazlardan birini sözcü yapar CHP, belli mi olur, devrimci parti nihayetinde.
CHP değişir mi değişmez mi, İYİP ne yapar, diğerlerinin hali ne olur, falcılığın âlemi yok. Bildiğim, siyasi ve günlük yaşamın giderek daha çekilmez hale geldiği ve gözle görülür moralsizlik, umutsuzluk, öfke ve yılgınlık. Üç gün sonrasını öngörememek, herhalde bir toplumun başına gelebilecek en vahim şeylerden. Zam adı altında akıl almaz bir servet transferi gerçekleşiyor. Doğa talan ediliyor. Ağır insan hakkı ihlallerinden ve en ahlaksız ayrımcılık türlerinden olan yoksulluk derinleşiyor. Büyük şehirlerdeki konut krizi büyük toplumsal-siyasal bir düğüm haline gelmiş durumda. Hukuk-yargı alanındaki vahameti hatırlatmaya gerek yok artık. Gençlerin yüzde 70’i ülkeden gitmek istediğini dile getiriyor.
Son haftalarda, gelecek için moral verici olduğunu düşündüğüm tek gelişme, Akbelen’de milletvekillerine gösterilen tepki oldu. Muhalefetin, durumun vahametini, toplumun ve seçmenin hâleti ruhiyesini anlamasına yardımcı olabilir. Umut fakirin ekmeği.
Yorum Yap