Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Erivan ‘çat’ında

  • 19.06.2012 00:00

 “ Çat orada, çat burada, çat kapı arkasında” diye bir deyim, bir tekerleme vardır. Benim hayatım da bazen bu tekerlemeyle uyum gösterir. En son Paris izlenimlerimi yazıyordum. Cumartesi akşamı “yurda dönüş” yaptım! Ama dönüş fazla uzun sürmedi; ertesi gün gene yolculuk; şimdi Erivan’dayım. İstanbul-Erivan yolculuğu Türkiye-Ermenistan ilişkisinin tuhaflıklarını yansıttığı için, otelime ancak bura saatiyle saat dörde doğru ulaştım. Yani, henüz anlatacak “Ermenistan izlenimlerim” oluşmadı. Onun için ben gene Fransa’yı anlatayım.

Paris’te geçen son akşam, bizim UNESCO temsilciliğinin Kleber’de, Trocadero’daki yerinde resepsiyona geldik. Metro istasyonunda bir yığın polis, biraz tuhaf bir hava. Böyle değişik havaların nedeninin futbol olabileceği nedense hiç aklıma gelmez. Oysa benim yerimde Hasan Cemal ya da Cengiz Çandar olsa hemen anlatırlardı. Evet, Fransa-Ukrayna maçı oynanıyor; bizim baktığımız meydandan Eiffel’e doğru, medya dilinde “dev ekran” dedikleri nesnelerden bir tane kurmuşlar. Millet maç seyrediyor.

Duruma şöyle bir göz atıp resepsiyonumuza gittik. Asıl hikâye çıkışta. Eski arkadaşım İskender’le birlikte çıktık ve aynı yönde yol alacağımız metroya indik ki, kıyamet koptu. Maç bitmiş, Fransa 2-0 kazanmış. Olur a! Ama, işte, o kadar basit değil. Paris’te insanlar, Fransa maçı kazandı diye elbette sevinecekler, bundan doğal ne olabilir? Ama bu futbol heyecanını yaşayan her yerde, sevince de, üzüntüye de, bazen potansiyel, çok zaman da “kuvveden fiile” çıkan bir şiddet dürtüsü eşlik ediyor. Bu kalabalığın da, nedense, korkutucu bir havası var. Ayrıca, kapıları zorlayarak, nerdeyse kırarak, “çıkışı”ı “giriş” haline getirmek ve böylece “kural bozmak” gibi bir “kolektif serkeşlik” hemen başgösteriyor.

Buna benzer şeyler, dediğim gibi, futbol heyecanının olduğu her yerde oluyordur ve zaten “futbol heyecanı”nın olmadığı bir yer de yok. Paris’teki bu sahnelerde dikkatimi çeken, kazanma coşkusu yaşayan bu kalabalığın etnik “terkib”i oldu: yüzde doksanı siyahlardan ve Kuzey Afrika kökenli gençlerden oluşan bir kitleydi bu.

Birkaç gündür yazdığım Paris izlenimlerinde, tam da bu seçim günlerinde, ister istemez bu “ırk” konularına girdim. Zaten ne zamandır, “Fransa” denince, insanın aklına “Marianne”dan önce Marine Le Pen geliyor. Fransa Ukrayna’yı 2-0 yendi diye sevincini yere göğe sığdıramayan bu insanlar, Le Pen’in son bireyine kadar bu memleketten def etmeyi düşündüğü insanlar. Bu değerli düşüncelerini açıkladığı için de Fransa seçmeninin yüzde şu kadarının oyunu almayı başarmış.

Peki, o sevinenler? Onlar, Le Pen’in zevkine uymayan ten, göz ve saç renkleriyle, gerçekten Fransa’nın Ukrayna’yı yenmesine mi seviniyorlar? Yoksa somut hayatlarında sevinecek çok fazla somut olaylar bulunmadığı için bunu bir duygu/coşku boşalımı vesilesi mi yapıyorlar?

Çünkü ne kadar “apolitik” bir varoluş biçimi tercih etseler de, Fransa’da “politika” denen şeyin önemli bir kısmının kendi varlıkları üzerinden yürüdüğünden habersiz olamazlar. Sevinçlerine katışan o şiddet eğiliminde muhtemelen bunun da payı var. Ama belli ki, bu “ortak kutlama” atmosferi için zorunlu olan “özdeşlenme” dürtüsü, Fransız futbol takımından daha uygun bir model bulamıyor.

Sahi, Fransız futbol takımında kaç “Fransız” var?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums