Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

İdeolojik hegemonya

  • 26.02.2012 00:00

Kapitalizmin hegemonyasını kurması, kapitalizmin uzun zamandır yerleşik olduğu ülkelerde, artık “zor”dan çok “ikna” mekanizmalarıyla yürüyor; bunu çoktandır biliyoruz. Bu son, “neo-liberal” dönem de “ideolojik” rıza gerektiriyor. Onun için, toplumun düşünce tarzını biçimlendirmeye özel bir önem veriyor. Bana her rejimde en korkunç görünen şey insan zihnine yapılan müdahalelerdir. Bu, “reel-sosyalizm” uygulamalarında kabul edilemez bir şeydi. Türkiye gibi ülkelerde hâlâ öyle (Kemalist-milliyetçi ideoloji). Ama “neo-liberalizm”in dogmatizmi de aslında bunlardan aşağıya kalmıyor.

Dediğim bu düzey, aynı zamanda, bu hegemonyayla mücadele edilmesi gereken düzey. “Üretim ilişkilerinin bugünkü biçimlenişi, insan gelişmesinin önüne set çekiyor” dedim; bunun sonucu, bir sonraki adımı, “Onun için birleşelim ve devrim yapalım. Üstüne de bir ‘proletarya diktatörlüğü’ kuralım” demek değil. Sorun geliyor, “ekonomi insan için mi, yoksa insan ekonomi için mi?” noktasına dayanıyor. Ama zaten tarih boyunca böyle ikilemlerle karşılaştık. Bunlar bazen dayatılıyordu, çok zaman gerçek temelleri de vardı, hayatın içinde. Pek çoğunda, çözümün insan feda ederek bulunacağına inandık ya da inandırıldık. Önce zihindeki bu “defeatism”den kendimizi kurtarmamız gerekiyor.

Bundan kurtulmadan olandan iyisini kurmak bir yana, düşünmek bile güç. Sosyalizm uygulamasının her bozukluğunu Stalin’e yüklemek yanlış (çünkü geri kalanı hokus pokusla temize çıkarma durumunu da içeriyor), ama sosyalizmi tarumar etmekte onunla yarışacak bir başkasını bulmak da zor. Stalin’in kafasındaki “reel” düşünce de, bir veya iki kuşağı feda ederek gelecek kuşaklar için sosyalizmi kurmaktı. Yani onun temelinde de ciddi bir “feda etme” sorunsalı yatıyordu.

“Neo-liberalizm” açısından “feda” etmek de anlamlı bir kavram değil, çünkü bu fiil değerli bir şey için kullanılırsa anlamlı olur. Ama neo-liberalizm bu dünyada yaşayan insanların büyük çoğunluğunu Cesur Yeni Dünya’nın “epsilon”ları gibi gördüğü için, ortada bir “feda” etme durumu olduğunu da düşünmüyor. Bütün bu sığlaştırma, yanlış bir “başarı” nosyonuna tutsak etme, beyin yıkama ve budalalaştırma işlemlerinden söz edildiği zaman da, “budala kalma”yı bir hak ve bir özgürlük gibi savunabiliyor: “herkes senin gibi ukala olmak zorunda değil. Onun hakkı, senin ‘ulvi’ saydığın şeylere kulak asmamak!”

Eğitimi gayrıinsanîleştirmek istenen ideolojik kıvamı bulmak için en iyi çare. Burada da, “işlev”, “yarar”, “randıman” ve benzerleri hemen yardıma yetişiyor. Mühendis olacak adam tarih okuyup ne yapsın, edebiyat öğrenip ne yapsın? Onun mesleğiyle böyle şeylerin ilgisi yok.

Bu tabii, bu gibi konuların berbat bir yöntemle öğretiliyor olmasından da kuvvet kazanan bir “argüman”. Evet, Prut Savaşı’nın hangi yıl olduğu ya da Kaynarca’nın hükümleri bir mühendisin işine yaramaz ama ona bakarsanız tarihi böyle öğrenmek bir tarihçinin de işine yaramaz. “Edebiyat” deyip Abdülhak Hamid’in “şair-i âzam”lığını anlatacaksan, mühendisten çok sahici edebiyatseveri sıkıntıdan patlatırsın.

Kendi mesleğim gereği, eğitim düzeyinde –hele bu ülkede– olanları başka olaylardan daha kolay izleyebiliyorum. Tabii Türkiye’den söz etmeye başlayınca, burada sorun kapitalist mantığın ideolojik hegemonya kurmasıyla ilgili ya da sınırlı bir şey değildi. Burada insan zihnini zihin okumaktan çıkarmak üzere alınmış onlarca tedbir var. Öyle olduğu için, belki o hegemonyanın dikte ettirdiği bir eğitim sistemi burası için “ilerici” bile olabilir, çünkü burada iyiden iyiye arkaik şeylerle uğraşıyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums