Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Britanya dönüşü izlenimler

  • 26.11.2011 00:00

Cumhurbaşkanı’nın Birleşik Krallık resmî ziyaretinde bana da bir pay düştü. Böylece pazar günü yola düşüp Londra’ya vardık ve dün (yani cuma) geç vakitte “memlekete” döndüm. Giden bütün bu heyet içinde benim varlığım olaya ne kazandırdı, bilemeyeceğim, ama bana bazı önemli şeyler kazandırdı. Başka türlü görme, yaşama imkânı bulamayacağım, Buckingham’da, Guildhall’da akşam yemeği gibi olaylar. Böyle yerlere girmek (sızmak) ancak böyle özel davetlerde mümkün olabilecek bir şey. Bu arada, Nelson’ın vurulup öldüğü gemiyi gezme imkânı da bulundu ki gene böyle bir gezi olmadan yapabileceğim bir iş değildi.

Doğrusu, “frak giymek” de böyle bir davet dışında işleyeceğim bir “fiil” değildi, nitekim hiç işlememiştim; ama bu öbür saydıklarım gibi değil –hiç olmasa da olurdu.

Bunlar işin bir yanı. Bu geziyi hatırlamamda önemli bir yer tutacak başka bir cephesinin üstünde durmak istiyorum şimdi.

Bu dediğim, biten Birleşik Krallık vizemi gezi münasebetiyle yenilemek üzere başvurmamla birlikte başlayan sevimsiz bürokratik süreç.

Evet, yalnız Birleşik Krallık değil, aşağı yukarı bütün Avrupa, dışarıdan adam gelmesini istenmeyen bir olay olarak algılıyor. Bu “istenmeyen” olayın, “önlenemeyen” olay haline gelmemesi için, ellerindeki en etkili silâh (“silâh” kavramını özellikle seçiyorum) vize politikaları. “Vize” bir “eziyet”e dönüştürülüyor.

Benim Birleşik Krallık vizem yanılmıyorsam üç yıllıktı, yani epey uzun sayılacak bir zamandır Konsolosluğu vize bölümüyle bir ilişim olmamıştı. Bu süre içinde bu işe bakmak üzere bir şirket kurulmuş! Yani, Birleşik Krallık da, günün modasına uyup devleti özelleştirmek üzere adım atmış. Şirketi kim kurdu, sahibi varsa kimdir, bilmiyorum, ama bir “İngiliz hissesi” olacağını tahmin ediyorum.

Cumhurbaşkanı bir ülkeyi resmen ziyaret etmeye gidiyor ve yanında bir heyet götürüyorsa, o heyette olanların vize işlemlerinde bazı kolaylıklar sağlanacağını, en azından sürecin hızlandırılacağını düşünürsünüz. Bu pek böyle olmadı.

“Dışlayıcı” tavır, yukarıda söylediğim gibi, belirleyici sorun. Ama konu bununla bitmiyor. Bunun yanısıra, 11 Eylül’den bu yana büyüdükçe büyüyen “terör” korkusu ve korunma içgüdüsü de etkili. Bunun için parmak izi almak, bilmem ne çeşit fotoğraf, böyle şeyler. Sonuçta iki eğilim kolayca birleşebiliyor; biri öbürünü besliyor. İşin içinde “Müslüman” falan türünden genellemeler de olunca, tabii ayrımcılık da kaçınılmaz oluyor.

Son zamanlarda, Norveç’teki korkunç kıyım olsun, Alman neo- Naziler’inin marifetleri olsun, Avrupa’nın terörü kendi sağının içinde aramasının ne kadar gerekli olduğunu gösterdi. Ama buna aldırış eden hâlâ yok. Bu adamlar açısından da benim parmak izimin alınması daha önemli.

Böylece ortaya iki Birleşik Krallık çıkıyor. Birisi bu “sonradan görme” Gestapo alanında varolan düzen; öbürü, onu aşıp öbür tarafa geçtiğin zaman karşılaştığın, eskiden beri tanıdığın, nazik, nüktedan, olgun Britanya –good old Britain! Ama yeni oluşmakta olan Gestapo’nun önü açık, gelişme ve egemen olma imkânı daha fazla. Buckingham’ın ya da Guildhall’un içinde, geleneksel kılıklı adamlar, borularını ve gaydalarını çalar ve özel, ağır tempolu adımlarını atarak geleneksel törenlerini yerine getirirken, “security” kafalı adamlar çok daha hızlı adımlar atarak dışlayıcı, yabancı düşmanı ve paranoyak bir Britanya kurma sürecine girmişler bile.

Avrupa liberalizminin ve medeniyetinin kaleleri –o medeniyeti koruma adına– birer birer bu yeni ruh halinin kuşatması altına giriyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums