- 2.02.2016 00:00
Eski İslâm Ansiklopedisi var: 15 cilt, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayını. Ama bu başlangıçta İngilizce olarak basılmıştı –Leiden ve Londra’da. Yani bizimle bir ilgisi yoktu. Bunu çevirerek ve Türkiye’yle ilgili maddeler ekleyerek, ellilerde biz de yayımladık.
Derken Türkiye Diyanet Vakfı da bir İslâm Ansiklopedisi çıkarmaya karar verdi. Bunun ilk cildi 1988’de, son (44.) cildi de 2013’te yayımlandı. Ciddi bir eser.
Şu sıralar “yeni Türk şiiri” üstüne bir kitap yazmaya başladım. Ahmet Muhip üstüne yazarken bu ansiklopediye bakmak geldi aklıma. “Dranas” diye yok, “Dıranas” diye de yok… Anladığım kadarıyla Ahmet Muhip bu ansiklopedide yok. Olmaması tuhafıma gitti. “Acaba edebiyatçıları, şairleri almamışlar mı?” diye düşündüm. Bu sefer başka şair adlarına bakmaya başladım. O zaman şaşırtıcı durumlarla karşılaştım.
Necip Fazıl tabii var. Orhan Okay’ın yazdığı uzunca bir maddeyle yerini almış. Alacak tabii. Önemli bir şair. Ayrıca düşünce dünyasında etkileri var. Nâzım Hikmet’in ansiklopedide olmadığını gördüm. Şimdi bu biraz düşündürücü. Dranas yok, Nâzım yok; başka kimler yok? “Garip Kuşağı’na bakayım” dedim: Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat. Üçü de yok. Allah Allah! Bu iş gittikçe ilginçleşiyor. Nurullah Ataç yok, Fazıl Hüsnü Dağlarca yok.
Şimdi bu “İslâm” ansiklopedisi olduğuna göre, İslâm’la pek işi olmayan yazarları, edebiyatçıları almamış… diye düşünebilir miyiz? Bu pek doğru bir düşünce olmaz sanki. Adam, Nâzım gibi, kendisi ateist, şu bu olabilir. Ama bunlar ansiklopedide yer vermeme nedeni olmaz, bence.
Edebiyatçıları böyle süzerek seçerek almak gibi bir politikaları mı var? Bakıyorum, Enis Behiç Koryürek de, Vasfi Mahir Kocatürk de, Orhan Şaik Gökyay da orada. Orhan Seyfi Orhon da hâzır ve nâzır. Arif Nihat Asya da var. Bunlar, şiirsel yetenek bakımından, demin olmadığını söylediğim şairlerle pek yarışamayacak kişiler, ama onlar var, ötekiler yok. Neyin nesi bu.
Fecr-i Âti topluluğu için bir madde konulmuş. Yedi Meşaleciler, “Meşale” (dergilerinin adı) maddesinde ele alınıyor. Hisar dergisine birkaç sayfa ayrılmış. Büyük Doğa, Çınaraltı, Dergâh gibi edebiyat dergileri alınmış; Papirüs ya da Yeni Dergi gibileri alınmamış. Şiirde “Garip” kuşağı ve tarzı, “İkinci Yeni” akımı, bu ansiklopediye girememişler. Böyle “akım” adıyla giremedikleri gibi, kendi adlarıyla da yoklar: Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, İlhan Berk kapıdan içeri geçememişler. Ama bakıyorsunuz, Cahit Zarifoğlu geçmiş.
Benim geçenlere bir sözüm yok tabii. Cahit Zarifoğlu iyi bir şair, orada bulunsun tabii. Ama Cemal Süreya niçin yok? “Zındık” diye mi? Zındık mındık, bu Türkiye’de yaşamadı, iz bırakmadı mı?
“Dikkatsizlik”, “savrukluk” desem, yazı kurulunda edebiyat dünyasından Orhan Okay, Abdullah Uçman, Âlim Kahraman gibi yazarlar var.
Ansiklopediye girmeye “lesepase” alamamış birçok kişi saydım. Şaşırtıcı bir durum Sezai Karakoç’un da giremeyenler arasında olması. Galiba “İkinci Yeni” toptan yasaklanmış.
Bunun bir tür “sansür” olduğu düşünülebilir, söylenebilir elbet. “Sansür” dediğimiz olayın genel anlamına uygun bir durum. “Genel durum” dediğim şu: bu dünyada olmasını istemediğimiz bir şeyi, yazıyı, düşünceyi vb. sansür ederek onu “yok” saymış olursunuz. Bu ansiklopediye kimin alınacağına, kimin alınmayacağına karar verenler de sanki olmasını istedikleri Türkiye’nin sınırlarını çizmişler. Bunu yapmakla, bu aynı eylemle, tabii, istemedikleri Türkiye’yi de dışarıda bırakmışlar.
Yani Nâzım Hikmet’in, başka solcu şairlerin, olmadığı, yaşamadığı bir Türkiye görüyoruz bu ansiklopedide. Garip adında bir kitap çıkmamış, bir süre sonra şiir yazmaya hevesli herkesi etkilememiş; daha da bir süre sonra buna tepki olarak “İkinci Yeni” adını alacak yeni bir anlayış biçimlenmemiş. Neyse ki “şiir” diye bir madde de var ve burada “yok” diye saydığım kişilerin hemen hemen hepsinin adı geçiyor. Maddeyi yazan Orhan Okay’la Âlim Kahraman bu insanları maddeden de atmayı düşünmemişler.
Yorum Yap