Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Taş niçin Kaba

  • 23.02.2014 00:00

 Ama tabii Kabataş hikâyesinin bir de kardeşi var: camide içki içenler. Bu iki hikâye, Gezi olaylarından bu yana, Başbakan’ın silâhhanesinin en etkili iki silâhı oldu. Camide içki içenler hikâyesi, caminin dürüst görevlisi sayesinde daha başından yalanlandı (ama o dürüst adamın başına gelmeyen kalmadığına dair söylentiler kulağıma çalınıyor). Kabataş şimdi şimdi gerçek, olgusal hatlarıyla biçimlenmeye başladı.

Burada bir parantez: Başbakan’ın ballandırarak anlattığı olayların gerçek olmadığı, saldırıya uğrayan (uğradığını iddia eden) hanımın görüntülerinin piyasaya sürülmesi sonucunda anlaşıldı. Üç buçuk gün önce! Başbakan bunu Gezi’den beri her fırsatta tekrarlıyor. Kimin elindeydi o kamera kayıtları ve niçin üç buçuk gün öncesine kadar ortaya çıkmadı?

Parantezi kapatıp devam ediyorum. Başbakan Erdoğan gerçek olmayan bu iki olaya niçin böyle dört elle sarıldı?

Bunun bir kısa, dolaysız cevabı olduğunu sanıyorum. Gezi direnişi Başbakan’ın beklemediği (özellikle boyutlarıçerçevesinde) bir şeydi ve zaten o zamandan beri “kendinde bir adam” görüntüsü vermiyor. Bu şekilde açılan yeni mücadele ortamında Başbakan, kısmen gerçek, kısmen de hayalî bir kuşatılmışlık konumunda, eline geçirdiği her şeyi gene kısmen gerçek, kısmen hayalî hasmına fırlatan bir adamın davranışlarını sergiliyor. Birileri gelip “Şöyle şöyle olaylar olmuş,” demişse, bunlar hemen onun düşmana atacağı taşlar haline gelecek. Hem de, çarptığı yerden ses getirecek, etkili taşlar bunlar.

Ancak, bu “can havliyle” havanın yanında, Başbakan’ın davranışlarında, herhalde ilk “formasyon” yıllarından gelen, daha uzun vadeli önyargıların, koşullanmaların da payı var.

Şöyle özetlemeye çalışayım. Erdoğan ve önderi olduğu siyasî hareket “Kemalist müesses nizam”ın ve onun temeltaşı “Türk Silâhlı Kuvvetleri”nin gözünde düpedüz “illegal” sayılan bir kaynaktan geliyor. Bu durumda içeride, dışarıda, onlara hayat hakkı tanımaya açık herkesin desteğine ihtiyaçları vardı, bu yapıda herkesle yakın durmaya hazırdılar.

Ama belli ki Tayyip Erdoğan bundan hoşlanmıyordu.

Haksız da sayılmaz. Türkiye’de toplum, kendisini siyaset düzeyinde temsil etmek üzere ortaya çıkmış siyaset kadrolarının genel olarak ilerisinde. İslâmî bir siyasetin omurgasını oluşturan kitle içinde birçok birey de, siyasette delege ettikleri şu gördüğümüz kadrolardan çok daha bilgili, olgun, erdemli insanlar. Başbakan Erdoğan, içeride ve dışarıda herkesle savaş durumu yaratarak, kitlesini çevresine kenetlemek istiyor.

Bugün “İşçi Partisi”, “TKP”, “Türk Solu” gibi adlar, tabelalar altında örgütlenmiş küçük kalabalıklar, bu toplumda bilinen, tanınan varlıklar. Başbakan’ın kitlesinin onlardan olumlu etkilenme ihtimali sıfır dolaylarında, herhalde eksi tarafında. Ama Gezi’nin asıl sahibi olan kesimle durum böyle değil. Nitekim böyle olmadığının ilk geçici sinyalleri de bu olaylar sırasında uç verdi.

Başbakan bunlardan hoşlanmıyor.

Bu gibi ilişkileri, oluşumları kendi varlığı açısından bir tehdit olarak görüyor. “Malına tecavüz” gibi değerlendiriyor.

Şu son dönemdeki bütün davranışlarıyla birlikte bu iki “fiktif” söylentiye böyle dört elle sarılmasının uzun vadeli (ve kendine göre bir “rasyonalitesi” de olan) nedeni sanırım budur. Dindar kesimle seküler kesimin rastlaşıp dost olabileceği araziye mayın döşemek diyebilirsiniz, yaptığı işe.

Bunu yapabilmek için, kendi “kitle”sinin “kutsal anlayışı”nı incitecek olaylara ihtiyacı var. Böyle olaylar olmamışsa, onları oldurmak gerekiyor.

Bilinçlenme düzeyinin dereceleri var. En büyük kalabalıkları, en az yontulmuş düzeyde buluyorsunuz. Modern dünya hâlâ “kitle” ve “nitelik” kavramları arasında köprü kurmanın yolunu bulamadı (belki de aramadı). Başbakan şimdi en yontulmamış kesime hitap ediyor, o kesimi ajite etmeye çalışıyor. Bu yöntemle o düzeyde yaratacağı kolektif enerjinin daha üst bilinçlilik düzeylerine varmış bireyleri de bağlayacağını, bu zorunlu ve zorlu varkalma savaşının neferleri haline getireceğini umuyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • arif kahraman
    arif kahraman
    20.09.2014 15:56

    murat belge yi yıllarca bir fikir adamı olarak bildim. akp karşıtlığına düşünce fikir ne arar; garez adamı oldu çıktı. hiç yazmasa keşke diyorum. yazdıkça irtifa kaybediyor. artık onu okumayacağım.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums