Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Ağaç, park, asfalt vb.

  • 17.09.2013 00:00

 Son günlerdeki kavgalarımızda ağaç konusu önemli bir yer tutmaya başladı. Bu kavgalarda “nisbet yapma” denecek bir tavır gitgide egemen olmaya başlıyor. O tavırdan pek hoşlandığı anlaşılan Başbakan da “yeşilin hastası” olduğunu açıklamanın yanı sıra, işi “Sen kaç ağaç diktin ki?” üslûbuna getiriyor.

Şimdi ağaç dikmek, yeşilliği yaymak gibi konularda bu iktidarın ciddi çaba gösterdiği doğrudur. Elimde sayısal bilgi yok, ama gözümle gördüğüm şeyler var. Örneğin, Belediye’nin fidanlıkları.

Bizim Bilgi Üniversitesi Silahtarağa’daki santrale (ve onun geniş bahçesine) yerleşince, ben de bahçenin yeşilliğine katkıda bulunmak istedim. Belediye’nin fidanlığına gittik. Yaklaşırken, toprak yığınlarını gördüm: dört ayrı (ama hepsi bitkiler için besleyici) cinsten toprak birbirine karıştırılıyor. Ardından fidanlığın kendisine geldik. Milyonlarca, boy boy, fidan. Her cinsten ağaç. Bir o kadar da çiçek. Bu, bizim okula yakın, galiba en büyük fidanlık, sanırım. Ama başka yerlerde de benzerleri kurulmuş.

Bunu anlatıyorum, çünkü bu örnekler olayın ileri derecede sistematikleştiğini gösteriyor. Böyle olması da çok önemli.

Tabii “fidanlık” deyince, kentlerin yeşillendirilmesinden söz etmiş oluyoruz. Kırsal alanlarda ormanların oluşması, bir türlü önü alınamayan yangınlarla çıplaklaşan alanların yeniden ağaçlandırılması ve ormanlık alanların genişletilmesi daha da önemli bir konu. Orada neler yapıldığını kendi gözümle görmedim ama bir şeyler yapıldığından şüphem yok.

Bunlar hepsi çok iyi.

Ama bunları yapmak, olan ağaçları kesme hakkı vermez kimseye. Dolmabahçe- Beşiktaş arasına kimbilir kaç yıldır gölge veren devasa çınarları keserek “belediyecilik” yapılır mı, örneğin? Ya da Gümüşsuyu’ndaki çınarları? Bunlar, kentin simgeleşmiş ağaçları, ağaçlarıyla simgeleşmiş semtleri.

Burada, “Ben bin ağaç diktim, on tane de kesiyorum, çok mu? Ne olmuş yani?” diye kavga etmek çok anlamlı bir iş değil.

“Acaba,” diyorum, “‘Park’ kavramımızda mı bir fark var?” “Park” denince ben doğanın kendi kendine aldığı biçimlere müdahalenin asgari düzeyde kaldığı bir yer anlıyorum. Bizim belediyeciler galiba daha çok “asfalt yol” anlıyorlar.

Bir yandan Taksim’de kıyamet kopuyordu; Mısır Çarşısı’nın oralara yolum düştü. Çarşı’nın bir “L” çizdiği, çiçek, tohum vb. satılan dükkânların olduğu alana baktım. Burada eskiden ağaçlar altında kahveler vardı. Gördüm ki gene tonlarca beton dökülmüş, yeraltında galiba “otopark” yapılmış ve bu işler henüz devam etmekte. Ağaç sayısı iyice azalmış.

Daha da yakın bir zamanda, Kâğıthane Deresi’nin ağzıyla Miniatürk arasında yer alan parkta bir inşaat faaliyeti başladı. Gene tonlarca beton döküldü, geniş asfalt alanlar ortaya çıktı. O geniş alanların yerinde ağaçlar yok muydu? Kesin bir şey söyleyemiyorum, ama, galiba vardı girip yakından bakamıyoruz: “İnşaat alanına girmek tehlikeli ve yasaktır!”

Zaten, bu örnekler yeni ama, bu uygulama epeydir var. Kuzguncuk’taki Fethi Paşa ya da Mocan Korusu, Belediye’ye verilmişti. Bir tarihte oraya da kamyonlar daldı, bir yığın asfalt yol yapıldı.

“Park” diye bildiğin bir yerde yürürken (özellikle biz “kentli”leri kastediyorum) ayağının toprağa, çıplak toprağa basması güzel bir şeydir.

Ama daha güzeli, böyle işleri konuşarak, danışarak, özellikle de uzmanından (ama, “zevk sahibi uzman”ından) fikir alarak iş yapmaktır.

“Sen kaç ağaç diktin?” gibi bayağı bir üslûba başvurmadan...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums