Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Arendt ve ‘kötülük’

  • 20.07.2013 00:00

 Yaz tatilinde Tony Judt’un bir kitabını okuyorum. Tony Judt benim bu yakınlarda keşfettiğim (ölümünden hemen sonra), çok bilgili ve çok aklı başında bir tarihçi. ALS denen beter hastalığa uğrayıp ellerini kullanamaz hale gelince, öğrencisi ve dostu Timothy Snyder birlikte, konuşarak bir kitap yapmayı önermiş. Yapmışlar. Sanırım Judt’un son işi bu kitap: adı da, Yirminci Yüzyılı Düşünmek.

Tony Judt bir Yahudi’dir. Ailesinin birçok üyesi Doğu Avrupa ülkelerinden. Kendisi de dünyanın o bölgesinde epey zaman geçirmiş; Çekçe de öğrenmiş. Doğum yeri İngiltere; Amerika yurttaşı; Fransa’da çok bulunmuş ve çalışmış. Yani birçok bakımdan “gezgin”, uluslararası Yahudi tipine uygun. Ve bu tipe uyan daha birçok Yahudi gibi, Yahudilik bilincini hayatının merkezine yerleştirmeyen bir aydın.

Snyder sorularını sormaya, bu çok-kimlikli adamın Yahudi kimliğinden başlıyor. Bu genel alanda konuşurlarken, söz Hannah Arendt’e geliyor. Arendt de Yahudi, tabii. Judt’tan epey önce doğduğu için, canını Hitler’den zor belâ kurtarabilmiş Yahudiler’den Yahudi sorunlarıyla muhtemelen Judt’tan daha fazla ilgilenmiştir. Eichmann üstüne yazdıkları da çok ünlüdür: Eichmann in Jerusalem ve “banality of evil” sözü. Gelgelelim, Arendt de öncelikle uluslararası bir aydındır.

Arendt’in birçok Yahudi’yi kızdıran bir sözü, “Holocaust”a yalnızca Almanlar ve Yahudiler arasında geçmiş bir olay olarak bakmamayı önermesidir. Yani, olayın birçok benzeri olduğunu, onun için daha genel bir planda bakmanın daha yararlı (açıklayıcı) olacağını anlatmaya çalışıyor. Uğradıkları zulmün benzersiz olduğuna inanan (ki elbette buna hakları var) Yahudiler bu “olağanlaştırma”ya kızıyorlar. Arendt’in sözü, üstelik, Alman suçunu da hafifletecek nitelikte. Bu herhalde daha da fazla öfke yaratıyor.

Oysa aslında Holocaust hafifletilemez, yutulup geçilemez; ama Arendt de haklı. Çünkü tarih boyunca insanlar birbirlerini kitle halinde imha etmişler. Bugünlere yaklaştıkça “gelişen teknoloji” olgusu da işin içine karışıyor ve bu “kitle”nin niceliği alabildiğine artıyor. Ama bu olgunun “Almanlık”la doğrudan ilgisi yok.

Her zaman olan ya da “durup dururken” olan bir şey değil elbette; yoksa dünyada insan kalmazdı. Ama olağandışı bir biçimde gerçekleşmesi, gerçekleştirenlerin de olağandışı, ucube, canavar vb. olmalarını gerektirmiyor. Şüphesiz, yapılan iş canavarca ve bunu yapmak için insanların (belirli bir koşullanma alanı içinde bulunan bazı insanların) “canavarlaşma”sı gerekir. Ama “canavarlaşma” ile “canavar doğma” aynı şey değildir. İkincisinde canavarlık bir “öz” meselesi. Birincide, “ laşma” ekinin anlattığı bir süreç var; bu da belirli koşullara bağlı. Naziler’in yaptığını lânetlerken Sion Protokolleri yalanını uyduranları unutabilir miyiz?

Hannah Arendt’in uyarısını olgusal ve yöntemsel düzeyde doğru bulmanın yanısıra, pratik bakımdan da yararlı olduğunu düşünüyorum. Son analizde birtakım “canavar”ların (Hitler vb.) eylemlerine indirgenebilir “korku hikâyeleri”nden söz ettiğimize inandığımız sürece, kendimizin böyle kötülüklerden bağışık olduğumuza da kolayca inanırız.

Oysa, evet, Arendt’in dediği gibi, kötülük banaldir. “Şerir”, “şer” eylemini bıraktığı anda, sıradan biri olur: aklî yetenekleri fazla gelişmemiş, göreneklerle kuşatılmış, otorite önünde ezik, kompleksli bir kişi...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums