Murat BELGE
Murat BELGE Gazete: T24 & BİRİKİM

Ateşle oynamak

  • 18.06.2013 00:00

 Son zamanlarda, Başbakan Erdoğan’ı düşündüğümde, zihnimde bir hışım, hızlı adımlarla yürüyen bir adam resmi canlanıyor. Adam hızla yürüyor, arkasında ise bir yığın başka adam, ellerinde süpürgeler, faraşlar, önden gidenin kırıp döktüklerini süpürerek gidiyorlar.

Ama onlar da yetişemez oldu, önde gidenin ne hızına, ne de hışmına.

Böyle bir “asabiyet” derecesi, düzgün düşünmeye yer ve imkân bırakmaz. Başbakan’ın söylemi de, zaten bunu doğruluyor. Gitgide, bir “komplo dünyası” ile dövüşmeye başladı. “Komplo”ya inanmak, “dinî itikat” gibi bir şeydir. Tanımı gereği kanıtlanamayacak öznelerden, eylemlerden ve planlardan söz edersin. Sana inanmaya hazır bir “hâzırûn” varsa, onları inandırırsın. Böylece, hep birlikte, olmayan bir dünyada olmayan düşmanlarla dövüşe girilir. Son derece tehlikeli bir gidiştir.

Nitekim, olan oldu. Bundan bir ay önce Türkiye neredeydi? Neleri konuşuyor ve nereye varmayı hedefliyordu? Şimdi nerede? “Faiz lobisi”, “Reuter ajansı”, “Yahudi parmağı” gibi olmadık senaryolarla, olduğumuz o yere iki hafta içinde geldik. Görülmemiş bir şey bu.

Ve şimdi Başbakan, bu düşmanlarını, arkasına aldığı kalabalıklarla kokutmaya çalışıyor. İç savaşa kadar yolu olan bir güzergâh açıyor böylece.

“Kürt sorununa barışçı çözüm” derken, “Acaba iç savaş çıkar mı?” diye konuşmaya başladık.

Oradan buraya savrulmanın elle tutulur, gözle görülür tek nedeni de “Taksim Topçu Kışlası yapacağım” inadı. Geri kalanına, yok “faiz lobisi”ne, yok “İsrail komplosu”na inanmak isteyen inansın.

Ama, tabii, böyle bir tepki doğduysa, bunu da yalnızca Topçu Kışlası’na bağlayamayız. Bu şiddette bir patlamayla ortaya çıkan bu tepkinin ardında da uzun bir zamandır oluşan bir birikim var.

O birikime baktığımızda, burada da “alkolik”li, “ayyaş”lı bir dil, insanların özel hayatına karışma konusunda denetlenemeyen bir istek, kendi gibi olmayan hakkında konuşurken zaptedilemeyen bir hakaret etme eğilimi gibi şeyler görüyoruz. Bunlar Topçu Kışlası’nı falan aşıyor: toptan topa tutulmuş bir toplum çıkıyor karşımıza.

Yurt içinde, yurt dışında, Avrupa’yı, Amerika’yı, basın ajansını, televizyon kanalını düşman ilân eden bir zihniyet... Bu zihniyet, aylardan beri, “hazırlanan oyunlar”dan haberdar olduğunu iddia etmekten de geri kalmıyor. “Aramıza sızmış gizli ajanlar” diye Erasmus öğrencilerini, bilmem nereli gazetecileri vb. yakalayıp sergileyen bu zihniyet, aylardır haberdar olduğu bu “oyun”lara karşı ne tedbiri aldı? Aylardır haberdar olduğu için mi “Topçu Kışlası’nı yapacağım, AVM de yapacağım, AKM’yi de yıkacağım” diye konuşma üslubunu tercih etti? “Oyun” hazırlayanlar gerilim çıkarmayı planlıyordu da, bu plana karşı çözüm “kontr-gerilim” çıkarmak mıydı?

Herhalde öyleydi. İşte Gezi Parkı örneği. Parkı dolduranların önemli kesimi bu eyleme bu noktada ara verme kararına varmış, çadırını flamasını toplarken, Blitzkrieg ruhu içinde polisi saldırtmanın başka türlü bir yorumu olabilir mi?

Şu kadar gün devam edegelmiş bir olayda kaç saat “kazanılmış” oldu? Neler “kaybedildi”?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums