- 13.08.2015 00:00
"Koalisyon hükümeti elbette" cevabı, durumu açıklamak için yeterli değil.
"Tabanımız koalisyona sıcak bakmıyor" diyen AK Parti sözcüsünü de ciddiye alamazsınız. Türkiye'yi 13 yıldır yöneten iktidar, başka alternatifi olmadığı için koalisyona karşı değil, ama hükmeden bir hükümeti, yani iktidarı paylaşmak niyetinde değil. Birkaç bakanlığı CHP'ye verip, bürokratlarını değiştirdiğiniz zaman CHP iktidarın ortağı haline gelmiş olmayacak.
"Kurulacak", "hayır erken seçim olacak" diye ülkeyi ikiye bölen koalisyon gündemini, 17/25 Aralık savcıları için çıkartılan "yakalama kararı"nın gölgesinde çözebilirsiniz. Bakanları, hatta "dönemin başbakanı"nı soygun düzeni kurup işletmekle suçlayan çok ciddi iddialar gündeme gelmişti. Rüşvet pazarlıkları ve sıfırlama tapelerinin, ayakkabı kutuları ile para sayma makinelerinin somut delil olarak gözümüze sokulduğu bu iddialar soruşturulamadı, Parlamento'nun denetlemesi de engellendi. Hırsızlığın, yolsuzluğun, hukukun hiç olmazsa şeklen işleyebildiği bir yargılama ile peşine düşmek yerine, başlarına gelecekleri bile bile soruşturmaları açma cesareti gösteren savcılar hakkında "yakalama kararı" çıkartılırken, ancak koalisyon kurulabilir, iktidar değişikliği gerçekleşmez? Devletin-milletin verdiği yetkileri kullanan savcıların "yolsuzluk-hırsızlık soruşturması açma" görevini, "cebir ve şiddet kullanarak TC hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" veya kısaca "darbe teşebbüsü" diye rövanşa çevirecek bir güç birilerinin elinde hâlâ mevcut ise koalisyon tartışmalarından meşrû ve demokratik bir iktidar sonucu çıkmaz. Savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç için yakalama kararı "17/25 Aralık darbesi" için çıkartılmışken, Ergenekon hesaplaşması adına kına yakıp-zil takıp oynayanların bir iktidar hesabı olabilir mi? Üstelik asıl "Ergenekon savcısı", en tepede hükümet tasarımı yaparken.
Bu tasarım çerçevesinde Erdoğan'ın "Ama belki Başbakan MHP'yle de görüşebilir" sözünü lafzî anlamının ötesine geçerek yorumlamak lazım. Belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki iletişim medya üzerinden sağlanıyor. O zaman Davutoğlu'nun CHP ile hem koalisyon hem de hükümet kurmaya niyetli olduğu ortaya çıkıyor. Veya mesaj medya üzerinden doğrudan MHP liderine gidiyor ve bir açık davetiye niteliği taşıyor.
Türkiye'nin terör başta olmak üzere zorlu sorunları var; kutuplaştırmadan, çatıştırmadan siyasetin bu sorunları çözer hale gelmesi lâzım. Devlet yönetmek kolay iş mi? Cumhurbaşkanı'nın da uzun iktidar yıllarında omuzlarında biriken, aç bir kurt gibi onu takip eden sorunları var. 17/25 Aralık'ın sıkı sıkıya kapalı tutulması, iktidar pazarlıkları sürerken kapağını açmaya niyetlenenlere gözdağı vermek için savcıların "darbeye teşebbüs" suçundan cezaevine tıkılması tesadüf olamaz. Öyleyse Erdoğan'ın üzerinden bu yükü almadan Türkiye'de demokratik mekanizmaların hukuk ve akıl sınırları içinde işlemesi, ülke sorunlarını çözecek bir iktidar gücü oluşturmak mümkün değil. Dikkat ederseniz Erdoğan'ın elindeki anayasal veya fiilî yetkilerin hiçbiri sorun çözecek bir iktidar üretmeye elverişli değil; sadece engel olma, yapılanları bozma gücü duruyor ellerinde. O da bu yetkileri kendi sorunlarını dondurmak için kullanıyor. CHP ile koalisyon pazarlıkları devam ederken, pişmiş aşa soğuk su katar gibi MHP'yi işaret etmesi bu yüzden.
Şayet kurulursa koalisyon, sadece yeni siyasî dengelerin başlangıcı olacak. Cumhurbaşkanının sonrasında her an, elindeki araçları kullanıp bu koalisyonu bozması ve Türkiye'yi bugün olduğu gibi her an seçime götürmesi mümkün. Eğitim ve Suriye politikası, diğer dev sorunların yanında sürekli anlaşmazlık üretmek için yeterli. CHP, ne kadar taviz verirse versin, bir siyasî parti olarak varoluş gerekçelerini ortadan kaldıramaz. Ama bütün bu sorunların üstünde kurulacak koalisyonun tepesinde Demokles'in kılıcı gibi sallanan bir saray duruyor. 17/25 Aralık'ın hesabı görülmeden, böylece Erdoğan'ın sırtındaki yük hafifletilmeden makul bir koalisyon hükümeti inşa etmek ve çalıştırmak mümkün değil.
Yolsuzluk-hırsızlık iddialarını soruşturmanın "darbeye teşebbüs suçu" oluşturduğu bir düzenin çarkları hâlâ dönerken hangi koalisyondan, hangi hükümetten bahsediyoruz?
Yorum Yap