AK Parti mi, yoksa Erdoğan mı?

  • 27.02.2015 00:00

 Seçim sonucunu belirleyecek en başat çekişme Erdoğan'ın kişisel iktidarı ile AK Parti'nin kurumsal yapısı arasında geçecek.

Oldukça sorunlu ve her iki tarafa da kaybettirecek bir paradoks bu. Erdoğan görünürde seçime girmiyor, ancak "başkanlık sistemi önerisi" üzerinden açıkça partisine oy isteyerek seçim yelpazesine dahil oluyor. Maçı izleyenler için kuraldışı bir durum; takımlar sahada, arada dolaşıp kendi oyununu oynayan ve seyirciden alkış ve destek bekleyen garip biri, üstelik dokunulmazlığı var. Davutoğlu ve partisi ise diğer partilerle seçim sath-ı mailinde rekabet ederken, Erdoğan'ın "kişisel güç arayışı" olarak görünen bu ağır yükü sırtında taşımak zorunda. Kendi oyununu kurmakta zorlanıyor, oyun alanı daralıyor, albenisi gölgeleniyor.

Erdoğan'ın siyasî partilerin grup toplantılarına alternatif olarak Saray'da sistematik hale getirdiği "Muhtarlar Meclisi" naifliği sırıtan bir rol kapma teşebbüsü. "Diktatör" suçlamaları altında, atak, iddialı ve muhalefetle didişen cumhurbaşkanının toplumdaki karşılığı nedir? Veya Erdoğan'ın, partilere paralel yürüttüğü kişisel seçim kampanyası AK Parti oylarını nasıl etkileyecek? Kamuoyu araştırmalarının tamamında "başkanlık sistemi"nin AK Parti oylarının çok çok altında desteğe sahip olması, yukardaki sorunun cevabını da veriyor. "Başkanlık sistemi" ne kadar kapsamlı bir seçim stratejisine dönüşürse, AK Parti o ölçüde baskı altında kalacak. "Baskı altında kalması" doğrudan "oyların düşmesi" anlamına gelmiyor, bu baskının dengelenmesi için daha fazla çaba gerekeceğini gösteriyor.

Bu seçimin AK Parti açısından çok fazla "yeni" özelliği var. Birincisi, yeni bir liderin yönetiminde seçime giriyor. Süleyman Şah olayı, bu liderliğin Saray karşısında oldukça dirençli olabildiğini kanıtladı. İkincisi, AK Parti bir iktidar partisi olarak toplumu ve ekonomiyi ilerleten özelliklerini kaybetti. Ekonomi üzerinde müteahhitlerin oluşturduğu rant oligarşisinin bir türlü kırılamayan tekeli, AK Parti'yi iktidarda tutan piyasa mutabakatını dağıttı. Sermaye kesimi için iktidar değişikliği, sırf bu tekeli kırmak adına giderek zarurî hale geliyor. Sorunu MHP veya CHP oylarının artması değil Rant Tekeli'nin kırılması olarak alırsanız, oy kaymaları daha anlaşılır hale gelir. Son bir yıldır hukuk, demokrasi ve temel haklar alanındaki trajik geriye gidiş, topluma yayılan muhalefeti büyütüyor. Son olarak doğrudan Erdoğan'ın kişisel güç arayışını yansıtan başkanlık sistemi önerisi, geriye gidiş endişesini büyütüyor. Üstelik bu seçime kadar Erdoğan'ın elinde tuttuğu sihirli istikrar küresi artık başka ellerde. Tersine hem siyaset, hem de ekonomi için istikrar beklentisi için en büyük tehdit kurumlardan ve kurallardan uzaklaşarak tek başına tek bir kişinin ellerine geçen gücün daha da artması korkusundan kaynaklanıyor.

Erdoğan'ın kişisel kampanyası ile onunla yarışan AK Parti'nin seçim stratejisine "mağdur" kisvesini giydirmek artık imkansız. Hem Erdoğan hem de AK Parti ilk defa mağrurane bir üstünlükle seçime giriyorlar. Erdoğan bu yakıcı eksikliği gördüğü için "bana ve aileme tehditler ve şantajlar geliyor" argümanını köpürtüyor ama bu zorlama senaryolar artık alıcı bulamıyor.

Oy verme davranışı konusunda genellemeler ve tek faktöre indirgemeler her zaman yanıltıcı sonuçlar doğurur. Doğrusu seçmenin siyasî tercihini, farklı istikametlere çeken güçlerin bir bileşkesi olarak görmektir. Öfke, sevgi ve nefretle duygular; çıkar ve memleket hesapları, ferasetimize bağlı beklentiler birbiriyle çatışıyor. AK Parti çok fazla güçlü, Erdoğan daha da fazla güçlü. Bu kadar gücün tek kişinin elinde toplanması, defterimizde alt alta yazdığımız ve topladığımız hesaplar ile ne kadar uyum içinde? Elimizdekilere sahip olmak ve daha fazlasını kazanmak için bir tek kişinin güçlü iktidarına mı, yoksa kuralların belirlediği ve denetlediği bir devlete mi güvenebiliriz? Erdoğan'ın yerinde duramayan ve önüne çıkan her şeyi silindir gibi ezip geçen ağırlığı altında, AK Parti kurumsal kişiliği ile ne kadar oy alabilir?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (3)

  • Fevzi güneş
    Fevzi güneş
    11.11.2012 14:47

    Doğru bir yaklaşım.Günümüzde soğuk savaş dönemindeki kutuplaşmaları terketmek gerekiyor.Demokrasimiz derinleşip özgür bir ortamda kürt sorunu daha kolay çözülür.Şiddet atmosferinden kurtulmadığımız sürece,barışçıl ve insan hakları eksenli eylemler ses çıkarmıyor.Geniş ve kitlesel bir toplumsal karşılık bulamıyor.Özgürlükçü bir demokrasi kürt sorunun çözümünde anahtar bir rol oynıyacaktır.

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    11.11.2012 14:47

    Doğru bir yaklaşım.Günümüzde soğuk savaş dönemindeki kutuplaşmaları terketmek gerekiyor.Demokrasimiz derinleşip özgür bir ortamda kürt sorunu daha kolay çözülür.Şiddet atmosferinden kurtulmadığımız sürece,barışçıl ve insan hakları eksenli eylemler ses çıkarmıyor.Geniş ve kitlesel bir toplumsal karşılık bulamıyor.Özgürlükçü bir demokrasi kürt sorunun çözümünde anahtar bir rol oynıyacaktır.

  • îsmal Girikî
    îsmal Girikî
    31.10.2012 20:29

    Simdi sizin bu yazisina bakildiginda pkk kurd ulusal mucadelesi veriyormus?Kardesim pkk kemalist bir yapilanmadir, Genelkurmay/ergenekon/MIT/Emniyetve devletin sivri bürokratlari tarafinda kurulmus anti Kürd partidir. Mademki Orduda %30 asker hapistedir, pkk nediye sag yasasinki? Kandildeki Gerilalar Kürdlerin gerilasi deyil Imraliya birer fedai olarak yerlestiriliyor. Iste o fedailer Hapiste yangini görlediler. Devlet ile Kemalist Ergenekoncu Öcalan beraber Kürdlere kasi bu eylemleri yapiyorlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums