Diktatörlüğün matematiği

  • 10.02.2015 00:00

 Tam da hepimizin endişe ile izlediği gidişatın akıbetini konu ediyorum. "Türkiye nereye gidiyor?" sorusunun cevabı, kısılıp kaldığımız diktatörlük arayışının hepimize çok yabancı duran karanlık denkleminde saklı.

Diktatörlüğün, bu ülkenin bütün dinamiklerini ve aktörlerini işleme dahil eden bir matematiği olmalı. Herkesi teslim alıp biat ettirecekse başarabilmeli. Bütün dirençleri kırabilmeli. En önemlisi de ülkenin hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını karşılayacak, çarkları döndürecek beceriyi gösterebilmeli. Kısaca makul ve mümkün olmalı. Peki böyle bir matematiği var mı? Bu soruyu "Türkiye'de diktatörlük düzenini işletmek mümkün mü?" diye okuyabilirsiniz.

Mesele, bir tek insanın mizacı veya kişiliği değil; para peşinde koşan bir tüccar gibi siyasetçi hep daha fazla güç ister ve engelle karşılaşmadığı sürece karşısına çıkan hiçbir fırsatı kaçırmaz.

Bir ABD başkanının, bir İngiltere veya Japon başbakanının neden diktatörlük hevesi olmaz da, bizim ülkemizde sınırsız ve kontrolsüz güç arayışı doğal bir iktidar siyasetine dönüşür? Yönetenlerle, yönetilenlerle, aradaki iktidar mekanizmalarıyla, siyasî kültürle, ülkenin sosyal-siyasî ve ekonomik güç merkezleri ile, uluslararası konjonktürle ilgili bütün parametrelerin eksilerinin, artılarının, çarpanlarının ve bölenlerinin nihaî toplamda "diktatörlük" sonucunu hiç olmazsa ihtimal hesapları içine dahil etmesi lâzım. Soruyu tekrar soralım: Mümkün mü?

Ben mümkün olmadığı kanaatindeyim. Soruyu kişiselleştirerek sorup cevabı daha somut verelim. Erdoğan bir diktatör mü? Mümkün olduğu ve eline fırsat geçtiği sürece hükmünü yürütür; ancak Türkiye'nin siyasî matematiği diktatörlüğü hazmedecek kadar soysuz, sağlıksız ve dengesiz değil.

Belki de şöyle ifade etmek lâzım: Türkiye hukukun büyük ölçüde askıya alındığı bir ara dönemden geçiyor. Demokrasinin şeklen işlediği şartlarda, ancak askerî dikta dönemlerinde rastlanacak türden hukuksuzluklara şahit olmamız, bu dönemin kalıcı olamayacağını da gösteriyor. Askerler ara dönemleri en fazla ne kadar uzatabildiler? Alın size, bu ara dönemin süresi hakkında sağlam bir ölçü.

Uzun süreli iktidarın getirdiği alışkanlıkların ve avantajların, devletin rant oluşturma ve dağıtma kapasitesine dayanarak kalıcı bir otokrasiye dönüşme teşebbüsü, 17-25 Aralık soruşturmaları ile akamete uğradı. O günden bugüne bir diktatörlük değil, paçasını kurtarma telaşıyla iktidar seçkinlerinin hukuku eğip bükerek kurtulma çabasını izliyoruz. Hukuksuzluk iki tarafı keskin bir bıçaktır; kendisini ortadan kaldıranların hukukunu da yok eder. Ayrıca hukuk sadece haklıyı haksızdan ayırmayı değil, aynı zamanda öngörülebilir ve güvenilir bir düzen içinde yaşamayı mümkün kılar; bu yüzden orman kanunlarına teslim olacağınız bir hukuksuzluk hali orta ve uzun vadede sürdürülemez. İktidar medyasında bazı kalemlerin "Türk devleti adına" sağa sola yönelttikleri tehditler, bu hukuksuzluğun perişanlığı hakkında fikir vermeli. "Türk devletinin tavrı" diye atılan köşe yazısı başlıklarına aldırmayın. Komitacı özentisi bu cahil cüretinin, marjinal bir terör örgütünün sözcüsü üslubuyla sıraladığı tehditler, hukuk içinden çekilip çıkarıldığı zaman devletin nasıl sıradan bir suç örgütü veya çete gibi takdim edilebildiğini gösteriyor.

Demokrasinin ilacı sandıktır, matematiğini kendisi kurar ve denklemin iki taraflı sağlamasını yapar. Bu matematiğin içinde diktatörlük basit bir parametre olarak bile yer alamaz. Diktatörlüğün matematiğini işletmek imkânsız; sorun muhalefetin kurduğu denklemlerde. Bir kitle partisi her zaman farklı veya zıt çıkarları kendi bünyesinde uzlaştıran geniş bir koalisyondur. AK Parti muhafazakârlardan liberallere kadar uzanan bir yelpaze ile geçmişte bunu başardı, bugün sürdüremiyor. HDP, Türkiye partisi olma iddiasıyla bu koalisyonu genişletmeye çalışıyor. CHP, ulusalcılar ve solcular arasında bu koalisyonu işletemiyor. MHP ise korku duvarları ile çevrili dar bir alana sıkışmış vaziyette, toplumun ve ekonominin farklı kesimlerine ulaşmak için kayda değer bir teşebbüste bulunmuyor. Alın size Erdoğan'ın bir tarafta yer aldığı hayati bir denklem: Sanayi sektörü mü, inşaat sektörü mü dağılan ekonomik dengeyi yeniden kurabilir? İktidarın bozduğu dengeyi karşıda muhalefet kuramazsa diktatörlük değil sadece sistem krizi ortaya çıkar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums