‘Gözüm üzerinde’

  • 17.08.2014 00:00

 Bana kalırsa, gündelik hayatımıza tuz-biber olarak uzun süre malzeme üretecek politik bir komedinin başlarındayız. Erdoğan işaret parmağı ile orta parmağını açıp kendi gözlerine yaklaştırıyor, sonra muhatabına çeviriyor.

Biraz farklı tabii; böyle esrarengiz ve karşı konulmaz bir otoritenin, “big brother”ın kontrol gösterisi şeklinde değil, doğrudan topladığı milletvekillerine söylüyor: “Gözüm üzerinizde olacak.” Kendinizi o milletvekillerinin yerine koyup, kişiliğinize ve üstlendiğiniz temsil görevinin bu kadar küçümsenmesine, parkta oynayan çocuklar gibi gözetim altında tutulmanıza “Eyy Erdoğan...” diye söze başlayıp, şiddetli bir tepki verebilirsiniz. Bence vermeyin. Vaziyeti ciddiye almak zorunda değilsiniz.

Siyasetçi onca hengâmenin arasında basit düşünmek zorundadır. Her farklı durum için ezberlediği bir tutumu vardır. Hangi sözü hangi durumda söyler? Erdoğan’ın başı çok fena belâda. Verdiği tepkiler, söylediği sözler sıkıntısını gösteriyor. Yıllarca emek vererek, fırtınalara, depremlere göğüs gererek inşa ettiği koca yapının ellerinin arasından kayıp gitmesini seyrediyor. Bugün sahip olduğu gücü yarın kaybedeceği telaşı ile her şeyi abartıyor. Aradaki boşluğu “gözüm üzerinizde” tarzında teatral numaralarla kapatmaya çalışıyor. Ama nafile...

Eski çağlarda kaleler iç içe geçen duvarlarla korunurdu. Önce geniş bir hendek, arkasından  birinci duvar, ilk duvarın hemen karşısında ikinci duvar, daha sonra en merkezi yerde son duvar. Erdoğan cumhurbaşkanı olarak iç duvarların arasına sıkışmış oldu. Oradan dış duvarlarda göğüs göğüse çarpışan ekibini kontrol edebilir mi?

Erdoğan’ın bugün karşı çıktığı teamüller, kurallardaki boşluğu mantık ve nezaketle tamamlamak için var. “Eski teamüller bizi bağlamaz” diye meydan okurken, doğacak boşluğu güya kendisi tamamlamayacak. Mümkün mü?

Cumhurbaşkanı seçimi sona ereli bir hafta geride kaldı. Siyasette yeni rollerin devreye girebilmesi için fazlasıyla uzun bir süre. Erdoğan balkon konuşması dışında cumhurbaşkanı gibi davranamıyor, konuşamıyor. Hâlâ rakip parti liderleri ile polemiklere giriyor. Bugüne kadar tek bir kanıt ortaya koyamadığı halde “paralel hayaleti” ile savaşmaya devam ediyor. “Kutsal hayalet avcılığı” görevini, haleflerine emanet ediyor. İddialarını, kavgasını bir kenara bırakıp telaşını anlamaya çalışalım. Nedir bu telaş? Bu güç gösterisi niye? Gerçekten bütün gücü eline geçirip Çankaya’dan bütün ülkeyi yönetmeye niyeti varsa,  adım adım uhulet ve suhuletle ilerlemesi mümkün iken neden ortalığı kırıp geçiriyor, aşırı güç gösterisine girişiyor?

Yöneten-yönetilen ilişkisinin olduğu yerde güç gösterisi zaaf alametidir. Sözünüz dinlenmiyorsa, hükmünüz yürümüyorsa gücünüzü kanıtlama telaşına düşersiniz. Teamüllere savaş açmak, koca koca milletvekillerini ergenlik çağındaki delikanlılar gibi babacan tavırlarla “gözüm üzerinde” diye hizaya çekmek, kişilikli davrananları “fitneci” ilan etmek,  yeni hükümete “ulusal güvenliğimize yönelik hayaletler”le savaşma talimatları vermek, durup dururken muhalefete saldırmak; kısaca aslı-astarı, mantıklı bir sebebi ve gerekçesi olmayan aşırı bir güç gösterisine girişmek bir telaşın, bir endişenin, daha ötesi bir korkunun tezahürü değil mi?

Erdoğan Çankaya’da başbakanlığı, parti genel başkanı olarak parlamentoda yasama çoğunluğu liderliğini sürdürmeye çalışıyor. Köşk’te bir başbakan, oranın imtiyazları ile hüküm sürecek. Endişesi, çabası yukarı çıkarken eşeğini sağlam kazığa bağlamak. Ancak, babanın evladını katlettiği siyaset meydanında iseniz, bu işlerde sağlam kazık olmaz. Her şeyin doğal sınırları var. Bir makine butonu gibi siz bastığınızda harekete geçecek bir hükümet ve parti örgütü ile, bütün siyasî sermayeniz temmuz güneşi görmüş kar gibi eriyip gider. Kendi iradesini kullanan bir hükümet ve parti ise, sadece sizi köşk duvarları arkasında korumaya çalışır. Size lazım olan daha fazlası olunca?

Medya operasyonlarını da dahil ettiğiniz zaman bu abartılı güç gösterisinin tek sebebi, kaybolmakta olan iktidar güneşinin etrafı kızıl bir akşam karanlığına gömüyor olması. Erdoğan bu gurubu seyredip hüzünleniyor ve melalini dışarı vuruyor. Halk ise şöyle diyor: Biz cumhurbaşkanı seçtik, bir parti liderini başbakan yapmadık. Gözümüz üzerinde.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums