GECMIS ZAMAN GUZELI BIR SEHIR: BURSA

  • 3.07.2014 00:00

 Gelecek hafta, kismetse, dogdugum sehre gidiyorum, Uzun kacaklik ve sürgün yillarinin ardindan, tam tamina 30 yil sonra 2011'de gitmistim ilk. Bu ikinci olacak.

Artik sasirmiyorum. Sehrin, tipki öteki sehirler gibi, basina gelenleri biliyorum.

Tanpinar'in Evliya Celebiden aktaridigina göre Bursa " ruhaniyetli bir sehirdir.
Bütün ugradigi degisikliklere, felaketlere ve ihmallere ve kaydettigi asamalara ragmen Tanpinara göre o ilk kurulus yillarinin havasini ve ruhunu icinde saklamistir Bursa.
Mal Hatunu saymaz isek, Orhan Gazinin büyük aski Nilufer hatun sehre damgasini vuran en önemli kadindir ve o ruhun olusmasinda pay sahibidir. Orhan Gazi ise imaretlerde pisirttigi ekmegi kendi elleriyle fakirlere dagitarak etrafinda yari evliya çehresi olusturmus ve sehre has o maneviyatin dogmasina neden olmustur.

Kulunuz tabii sehrin bu kudsi karakterine vakif olmadan önce, dogdugu kenti Nazim'in yazdigi sekliyle " Yesil Bursa olacak Kizil Bursa" seklinde algiliyordu.
O marsi nasil da derin bir heyecan ve imanla ezberlemis ve yirtinircasina söylerdim.
" Biz cikariz Uludaga bir kucak odun icin
Onlar cikar Uludaga zevk-ü sefa icin".

Bir önceki ziyarette Celebi Mehmet'in coluk cocuk son uykusunu uyudugu Yesil Türbeyi ziyaret ettigimde ise artik " Kizil Bursa " heyecanimi kaybetmis, Tanpinarvari duygulara kapilanmis oldugumu farkettim. Hatta öylesine ki, icerde bir iki basörtülü hatunu dua ederken görünce hafiften bir öfke hissettigim dahi oldu.
Tanpinar bu durumu söyle anlatiyor:
" Bu türbe ve buna benzer yerlerde yatanlar icin perdenin arka tarafi, süphesiz ki sadece tatli bir uyusukluk icinde kaybedilmis nimetlerin hasreti duyulan bir rüyadan ibarettir. Onlar, velveleli bir hayatin sonunda dinlendirici hassalari olan bir suda yikanir gibi bu mezarlarda uyuyorlar ve simdi biz, onlarin mezarlarini gezerken hayatlarinda bir an bile yanlarina ugramamis olan bu sükunun, büyük bir deniz gibi etrafimizda dalga dalga yükseldigini hissediyoruz. Bize bu sükun vehmini veren sey, süphhesiz ki sanattir. Bütün ömrü boyunca didisen, yabanci söyle dursun, ogul-kardes kani dökmekten cekinmeyen insanlar, usta mimarlarin ve sanatkarlarin ellerinden sizan hüner ve rahmaniyet sayesinde bir evliya tarihini paylasiyorlar."

Tarih deyince, bugün Arap Sükrü adini tasiyan sokagi anmadan olmaz. Bursa'nin meyhaneler sokagi olan bu yer, 30-40'li yillarin Yahudilik semtidir. Sefer tasi gibi siralanmis evlerde oturan yahudi kadinlar, kaç göç bilmediklerinden, gün boyu kapi önlerinde oturur muhabbet yaparlarmis annemin anlatimina göre.
Semtin yahudileri, o yillarda cocuklari korkutmakta birebir bir islev sahibi imisler.
Cocuk yaramazlik yaptiginda tehdit ve korkutmaca hemen sökün edermis: 
" Uslu durmazsan, seni Yahudilike birakirim, seni orda igneli fiçiya atarlar."
Rahmetli babam da, sokagin arkasinda ecicik bücücük evlerden birinde otururdu. Tüm esyasi bir yer yatagindan ve bir kac kilimden ibaret hakiki bir fakirhaneydi babamin sefer tasi.
Tabii artik ne Yahudilik adindan ne de yahuudilerin varligindan eser kalmadi.
Bu kez Arap Sükrü sokaginin arkasina, tarihin zulalandigi yerlere burnumu sokup Yahudileri ve babami anmayi ihmal etmeyecegim.

https://www.facebook.com/muhtesem.ozdamar/posts/10152502753150699

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.