Bu ülkede köşe yazarlığı yapmanın bir anlamı kaldı mı bilemiyorum? İki sebepten soruyorum. Birincisi Muhalif medya, gazeteci, yazar üzerinde son 30 yıl görülmemiş bir baskı ve sindirme süreci devam ediyor. 47 yıl fiili içinden biri olarak yakın tanığı ve şahidiyim.

            İkincisi yapılan bütün uyarılara, ikaz, eleştirilere rağmen gücü ele geçirenlerin kimseyi dinlemeyen siyasi, askeri, bürokratik icraatı. Öyle ki, sözüne, şiirlerine kutsallaştırarak sarılan söz konusu yönetenler; İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif’in ders veren şu satırları akıllarında tutar, rehber edinselerdi acaba bu gün yaşadıklarımız olur muydu?

            Akif demişti ki:  

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?”

Evet, hiç tarihten ibret alsalardı bu gün aynı olumsuzlukları yaşar mıydık?

1916 yılında İttihatçılar ile başlayan, Cumhuriyet ile süren “Kürd” meselesinde hata

üstüne hata yaptılar. 1984 yılında gündeme oturan sorunda da ders çıkartmak yerine aynı hatayı 32 yıl sonra 2016 yılında tekrar etmeleri kaderimiz olabilir mi?

            Devlet, Hükümet, siyasi partiler, bürokrasi, asker; ağırlığı Kürd etnik kökenden gelen seçmenlerin oy verdiği Milletvekillerine karşı olumsuz sürece girdiklerinde ilk yaptıkları şey ya partilerini kapatmak ya da vekilleri Meclis’ten atmak oluyor. 32 yıldır HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP tam 7 parti kapatıldı, vekilleri meclisten enselerinden tutularak atıldı, yargılandı ve de hapsedildiler. 7 kez siyaset dışı bırakıldılar da ne değişti?

Hiçbir şey değişmediğine göre 20 Mayıs 2016 kutsal Cuma gününde HDP’yi aldığı 6 milyon oy ve 80 Milletvekiline rağmen ( seçmen 7 Haziran’ı adil, 1 Kasım seçimlerini adil bulmuyor) tarihten ders almadan Meclisten atmak ne işe yarayacak? Ne değişecek?

Sorun bitecek mi? Tekerrür ettirilen tarihten anlaşılır bir soru soruyorum. 6 Milyon vatandaşın özgür iradesi ile oy verdiği; ancak ağırlıklı Kürd seçmenlerin desteğini alan “legal siyasi hareketi” Meclisten, Türkçe meali sistemin dışına attığınızda “Kürd” meselesi ya da “terör” meselesi bitmiş mi olacak; yoksa kronikleşerek daha da büyüyecek mi?

32 yıldır “gelin sorunları Meclis’te çözün” diyeceksiniz sonra 7 kez siyasi partilerini kapatacaksınız ve seçilmiş vekilleri içeri atacaksınız. Aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç almadığınız politikanızı 8. Kez nasıl tekrar edersiniz? HDP Milletvekillerini yargılamak için AKP, CHP, MHP bir araya gelerek geçici Anayasa maddesini çıkartarak 6 milyon oy alan vekillerin ensesinde boza pişireceksiniz. Bu nasıl tarihten ders almaktır Allah aşkına.

Şiddetin, ölümün, öldürmenin, savaşın, terörün panzehri demokrasi, diyalog, siyaset iken; susturmak, dışlamak, sindirmek, hapsetmek ile bu güne kadar hangi sorun çözüldü? Silahları konuşturanların yerine Mecliste fikirleri, görüşleri konuşturan vekilleri saf dışına itmek sorunun çözülmesine hangi katkıyı sunacak? Siyaseti yasaklamak, siyasetçiye ceza vermek; savaşa, silaha, kargaşa ve şiddeti önlemek midir, prim vermek midir?

HDP’yi Meclis dışında bırakmak, Milletvekillerini yargılamak, hapsetmek sorunun nesini çözecek? Şehirleri, mahalleleri, evleri, barkları yakılmış; çoluk, çocuk, yaşlı, ölüm ve şiddetle buluştuğu halde “barış” umudu ile silah, şiddet, savaş yerine Meclise gönderdikleri; yasal yollardan hak arayan vekilini Meclis’ten atanlar soruna nasıl bir çözüm getirmek için bu kararı aldılar?

6 milyon seçmene “size Mecliste siyaset yaptırmayacağız” diyerek meşru yolların dışına iten 3 parti hangi soruna çözüm bulacaklarını düşünerek oy birliği ile hareket ettiler? Sağlıklı düşünen hangi insana anlatacaklar? Tarihi tekrar etmenin ne faydasını görecekler?

Bu arada Kürdlerin en çok ağırıma giden AKP, MHP’nin yaptığı koalisyon değildi. 8 Haziran 2015 tarihinde bunu bilmeyen yoktu. Anlaşılmayan CHP’nin ne yaptığı, ya da ne yapmak istediğini bazı CHP’lilerin bile anlamamasıdır. Bu tavır CHP’ye kayıptan başka ne kazandıracak? AKP, MHP’ye koltuk değneği olmak; demokrasi bloğu aleyhine oy kullanmak ile itibar kaybına, hatta bölünmeye uğraması mukadder kılmaktan başka ne olabilir? CHP’li vekiller şaşkın ve sıkıntıda. Deniz Gezmiş ve 3 Fidan’ın idamı gibi tarihi vebal altına girdiğini CHP’li seçmen ve siyasetçi söylüyor.

Her ortamda kendisini demokrat, özgürlükçü, eşitlikçi lanse eden CHP 20 Mayıs’ta Milletvekillerinin oyları ile HDP’lilerin dokunulmazlıkları kaldırmak büyük bir hatadır. CHP vekiller zerre kadar tarihten ders alsalardı aynı şeyin defalarca yapıldığı halde farklı sonuç çıkmadığını görürlerdi. Dokunulmazlıklar sadece dokunulmazlıklar değil. Bunun çok daha ötesinde siyasetten kopuş ihtimaline işaret edebilecek bir noktadır.

Sonuç mu, yüz yıllık köklü ve zor sorunun bitmesi, “barış” süreci “baldıran zehri içtim”, “kefenimi giydim” diyen tek adama bağlandı. MHP’nin kulvarı belliyken süreci tek başına iktidar olan AKP ve bağlantıya aracı olan HDP yönetemedi. CHP ise oralı bile olmadı.

Sözün özü Saraylı, AKP, HDP, İmralı ve Kandil yüz yılda bir oluşan 78 milyonun umut bağladığı süreci götüremediler. Olan yine binlerce Türk, Kürd gençleri ve sivil halka oldu. Bu sıcak dönemde tek başına ortaya çıkan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi silahsız, kavgasız, savaşsız bir yol açtı. Sorunu kökten çözecek bir strateji belirledi. Yazık ki militarist ve ırkçı taraflar onu hedefe koydu. HDP ve Kürdler de sahip çıkmadı.

Hendek ve barikat; ya da şehirleri yakıp, yıkan tank ve toplar yerine Elçinin tek başına cesaretle gösterdiği stratejiyi tercih etseydik bu kanlı süreci yaşamazdık. Ama Elçi’yi bütün taraflar anlamadı ya da anlamak istemedi. Şimdi de Kürdleri Meclis’ten atarak daha büyük bir yanlışlık yapılıyor; yani tarihi yanlışlık tekerrür ettiriliyor.    

Gelinen nokta, MHP ikiye, üçe, dörde bölünerek baraj altı bırakılacak gibi. CHP ikiye bölünecek. HDP’yi Meclisten atacak AKP 2023’e kadar iktidar ve “başkanlığını” pekiştirir ya da siyasetsiz kronik bir hal alarak AKP de kırılma yaşanırsa partiler ve tabii ülke zararlı çıkar.

ÖNEMLİ NOT: Yeni bir kitap yazma hazırlığım ve de yazı yazmanın anlamsızlaştığı bu süreçte çok gerek görmedikçe belli aralıklar ile yazı yazma kararı aldım. Hoşça kalınız.