HASANKEYF, DOĞA, TARİH VE İNSAN

  • 16.05.2016 00:00

 Yalnız insanlar değil; insan gibi tabiat, doğa, ekoloji, tarihî şehirlerin ve çevrenin de zor günler yaşadığı bir süreçten geçiyoruz. Bölgenin sıcak atmosferinde, ölümlerin, tutuklamaların, şehir yıkımlarının olduğu bir süreçte “Hasankeyf” ve “Dicle Vadisi” konulu “insan” ve “doğa” temalı sempozyum katılamadıysam da bence tam yerinde ve zamanında yapılan bir etkinlik olmuştur.

Söz konusu sempozyum ve sonuç bildirisi bir manifesto gibi. Neden böyle oldu, nasıl önlem alınabilir, hâlâ zamanımız var mesajını veriyor. “Her şeyini kaybeden, her şeyi yapabilir” deyimi Hasankeyf ve Ilısu için dile gelmiş ve bildiri ile yeni ruh bulmuş.

Sonuç bildirgesi dikkatli bir şekilde okunduğunda, güncel, yaşadığımız olaylarla ile doğrudan ilintili. Hastalığım nedeniyle “Hawar Hasankeyf’in Çığlığı” kitabının yazarı olarak, 47 yıl bu meseleyi kovalamama rağmen katılamadığım sempozyuma bilim insanları, uzmanlar, akademisyen, ekoloji aktivistleri ve yerel halk katkı sunmuş. Sonuç bildirgesinde benim yıllarca dile getirdiklerimi gündeme taşımışlar.

Bildirgeyi önemsediğim için etkilenerek ve yararlanarak paylaşmak istedim. Sizlerden okumak ile kalmayarak, içeriğine katılarak destek vermenizi istiyorum. Ayrıca 23 konuşma ve 13 sunumun bir kitapçık hâline getirilerek gelecek nesillere ne gibi çabalar verildiğini belgeli olarak kalıcı kılınmasını temenni ediyorum. O kitapçığın bir nüshası bana da gönderilse sevinirim.

 SONUÇ BİLDİRGESİ

Sonuç bildirgesinde nelere yer verilmiş birlikte okuyalım:

“En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan kültürel miras Hasankeyf ve onu barındıran Dicle Vadisi, ömrü ancak 30-40 yıl (ben 80 yıl diyeyim) olabilecek Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santrali Projesi’ne feda edilmek isteniyor.

Ekolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan büyük kayıplar ve yıkım getireceği halde inşaatı devam eden Ilısu Baraj Projesi’ne karşı uzun yıllardır yürütülen mücadeleye yeniden ivme kazandırmak amacıyla 7 ve 8 Mayıs günlerinde bilim insanları, uzmanlar, ekoloji aktivistleri ve yerel halkı temsil eden 23 konuşmacının katılımıyla Batman’da ve Hasankeyf’te dört farklı oturumda 13 sunumun yapıldığı bir sempozyum düzenledik.

Ilısu Baraj Projesi, 1954 yılından itibaren DSİ tarafından bölgede hiçbir sosyal ve ekolojik araştırma yapmadan, harita üzerinde planlanmıştır. ODTÜ inşaat mühendisliği fakültesinin yaptığı son bilimsel çalışmalarda, Dicle Nehri’nin debisinin projenin planlandığı yıllarla örtüşmediği, bu nedenle hedeflenen elektrik üretiminin gerçekleşmeyeceği ortadadır.

Geçmişten günümüze sürdürülen genel politikalar 90’lı yıllarda köy boşaltmalar, günümüzde ise kentlerde uygulanan zorla yerinden etme ve yıkımla devam ettirilmektedir. Ayrıca 2015 yazında yeniden başlayan çatışmalı süreç insanın yanı sıra doğa ve kültürel mirasa da zarar vermektedir. Kültürel mirası korumaya çalışan ve yaşamını insan hakları mücadelesine adayan Diyarbakır eski Baro başkanı Tahir Elçiörneğinde olduğu gibi toplumsal ve kültürel değerlerin hedef alındığı hatırlatılmıştır.

Dünyamızın bazı bölgelerinde kısmen yeni aşılan merkeziyetçi ve antidemokratik siyasal sistemlerin halen egemen olduğu ülkemizde yerel halkın görüşünü, sorunlarını ve ihtiyaçlarını dikkate almayan bir yaklaşım ve onun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Böylesi bir anlayışın ürünü olan Ilısu Baraj Projesi gibi devasa, antidemokratik ve yıkım getiren projelerle yanlış yola gidildiği tespiti yapılmıştır.

İnsan topluluklarının ilerlemesi açısından kültürel ve sosyal alanlardaki gelişmeler, fiziki gelişmelerden daha önemlidir. Bunun en iyi örneğinin Fırat Nehri’nin kenarında bulunan ve 2000 yılında Birecik Barajı ile kısmen su altında bırakılarak kimliği ve ruhu yok edilen Halfeti gerçeği olduğu vurgulanmıştır.

Hasankeyf’in Mart 2016’da Europa Nostra tarafından en çok tehlike altındaki 7 kültürel ortak mirastan biri olarak seçilmesi karar alıcıları yeniden düşünmeye davet etmektedir. Hasankeyf ve Dicle Vadisi bölge insanının kimliğinin çok önemli parçası olduğu kadar evrensel değer taşıyan bir doğal ve kültürel miras manzumesidir. Uzmanların yaptığı araştırmaların bu alanın UNESCO’nun 10 kriterinden 9’unu karşılayan dünya üzerindeki tek yer olduğunu ortaya koyması bu üstün değeri teyit etmektedir.

Doğal ve kültürel varlıkların korunması için mevcut yasa ve mevzuatlar yeterli olduğu halde uygulamada gereken zihinsel açıklığa sahip olamamaktan kaynaklanan sıkıntılar yaşanmaktadır. Tümü ile yok olma tehdidi altındaki Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin UNESCO Dünya Miras listesine alınmasının önündeki engelin Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu, bu nedenle 40. UNESCO Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nı İstanbul’da yapacak olan UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin mutlaka Hasankeyf’i gündemine alması gerektiği dile getirilmiştir.

Baraj projesinin ihale edilme yöntemi, kamulaştırma, kültürel mirasın taşınması vb. işlemlerin tümünün hukuka aykırı olduğu, bu hukuksuzluğun son bulması ve baraj yapımının derhal durdurulması için Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi dahil bütün ilgili mahkemelere yeni başvurular yapılması gerektiği saptanmıştır.

Hasankeyf halkı kesinlikle Ilısu Barajı’nı istemediği; bunu kırmak için son yıllarda Hasankeyf üzerinde sistematik biçimde oluşturulan psikolojik ve ekonomik baskının yarattığı travmanın, süreci yaşayan halkı mağdur edip yoksullaştırdığı belirtilmiştir.

Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar aynı ekosistemin vazgeçilmez bileşenleridirler.

Her bir canlının tıpkı insan toplulukları gibi savunulması gereken hakları vardır. Eğer Ilısu Baraj Projesi bitirilirse kültürel miras kadar doğal miras da ciddi ve büyük kayıp verecektir.

Bölgede çok az sayıda bilimsel araştırma yapılmış olmasına rağmen, Dicle Nehri üzerinde uluslararası öneme sahip beş ayrı Önemli Doğa Alanı bulunmaktadır. Dicle Nehri’nin Fırat ile Güney Irak’ta buluştuğu Mezopotamya Sazlıkları da başta kuş ve balık türleri olmak üzere Ortadoğu’nun en büyük sulak alandır. Ilısu Baraj Projesi bu alanları geri dönüşsüz olarak yok edecektir. Kendine özgü biyolojik çeşitliliğe ve Ortadoğu açısından çok kritik bir ekosisteme sahip Yukarı Dicle Vadisi’nin korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamamız gerektiğinde uzlaşılmıştır.

Ilısu Baraj Projesi’nin durdurulup baştan sona yerel toplum ile aynı seviyede yürütülecek bir tartışma sürecinde gözden geçirilmesi gerekiyor. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın şimdiye kadar kapalı olan gözlerini ve kulaklarını bu değerli yeri korumak için seslenenlere olumlu tepki vermek üzere açması talep edilmiştir.

Sadece Dicle Vadisi’nde yaşayanların değil tüm yeryüzünün ortak mirasını sular altında bırakmaya yönelik çalışmaların durdurulması, Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin günümüze ulaşan değerlerinin geleceğe aktarılması için tüm duyarlı bireylerin çaba göstermesi gerekiyor. Batman, bölge, Türkiye ve uluslararası düzeyde duyarlı ve ilgili kuruluşları Hasankeyf ve Dicle Vadisi için güçlü şekilde ve her şeyini ortaya koyarak harekete geçmeye çağırıyoruz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nde kültür, doğa ve toplumu Ilısu Baraj Projesi gibi çılgın ve yıkım getiren projelerden kurtarabiliriz.

Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin kurtulup sosyal-ekonomik olarak gelişmesi, yaşanan acıların ve kolektif hakların kabul gördüğü kalıcı bir barışa bağlıdır. Bizler her türlü yıkıma karşı her alanda mücadele ederek bu değerleri sonuna kadar savunacağız. Kendisiyle ve ekosistemiyle barış ve uyum içinde bir toplumu elbirliğiyle inşa edeceğiz.”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums