Batı’da İslamofobi’yi kim yükselişe geçirdi?

  • 16.03.2017 00:00

 İspanya İçişleri Bakanlığı, 2013 yazında polislere “Aşırı Müslüman nasıl belli olur”u anlatan bir el kitabı dağıtmıştı. Emre göre, polis memurları bu kitapçığı yanında taşıyacak ve tarife uyan insanları takibe alacaktı.


Kitapçıkta 'aşırı Müslüman' çizimleri vardı. Burka ve çarşaf giyen kadınların yanı sıra başörtüsü takan, başını şalla örten kadınlar da 'aşırı' olarak resmedilmişti; 'aşırı'nın tarifi ise şöyle yapılmıştı: “Az bıyığı olan, 5-10 santimi bulan sakallı kişiler. Şalvar tipi pantolon giyerler. İşyerleri alkollü içecek satan bölgelerden uzak olur. Çocukları okulda jimnastik çalışmalarına katılmaz ve Ramazan'da oruç tutarlar. Genelde topluma entegre olmaz, kendi aralarında dostluk kurarlar.” Sıradan bir Müslümanın bu özelliklerin en az yarısını taşıması kadar doğal ne olabilirdi?

Avrupa'da bu ve buna benzer birçok yeni uygulama, bugün zirve yapan İslamofobinin o günkü işaret fişeklerinden biriydi. Alışılagelmiş ayrımcılık yerini 'Müslüman avı'na bırakıyordu.

İspanya'da daha önce de Lerida kentinde, burka ve çarşaf yasaklanmıştı. 135.000 nüfuslu şehirde sayısı 100'ün altında olan kadınlar için 2010'da uygulamaya konan bu yasağı, İspanya Yüksek Mahkemesi, “din özgürlüğünün uygulanmasına sınırlama getirilemeyeceğine ve böyle bir yasağın temel insan haklarıyla bağdaşmadığına” kanaat getirerek Şubat 2013'te iptal etmişti. Ama 2010 yılında 100 kadını hedef alan yasak, iptali müteakip İspanyol yetkilileri tarafından tüm Müslümanları fişleyecek yeni bir formla uygulamaya sokulmuştu. Müslümanlar Fransa'da, Belçika'da, Danimarka'da ve başka bazı Avrupa kentlerinde de görülmeye başlayan bu tarz uygulamaların mahkemelerden döneceğini tahmin ederek kendilerini rahatlatmayı seçmişti. Ama birkaç gün önce Avrupa Adalet Divanı, yani AB bünyesinde yer alan en yüksek mahkeme, işyerlerinde başörtüsü takmanın yasaklanabileceğine karar verdi. Fransa ve Belçika'da işyerinde başörtülerini çıkarmayı reddeden iki kadının başvurusuyla başlayan davaya ilişkin olarak, “işverenler çalışanların dini sembol niteliğinde kıyafet giymelerine yasak getirebilir” denildi. Aynı Avrupa Adalet Divanı, çok uzak değil, geçen Temmuz'da, “çalışan kadınların başörtüsüz çalışmaya zorlanmasının yasadışı ve ayrımcı bir davranış olduğunu” ifade ederek, başörtülü olduğu için işinden atılan Fransız vatandaşı Asma Bougnaoui'nin haklı olduğu yönünde görüş bildirmiş, AB kanunlarının dini nedenlerden dolayı ayrımcılık yapılmasını yasakladığı ve iş yerlerinde bu kanunlara tam riayet edilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Sekiz ay önce dini nedenlerden dolayı ayrımcılık yapmak yasak diyen Avrupa Adalet Divanı, bugün aynı ayrımcılığa yeşil ışık yakıyor. Ve hızla, önce yerelde ardından ülkeler bazında atılan adımlar bir AB politikası haline dönüşüyor.

Bir başka örnek: İsviçre gibi tüm ülkede sadece 4 minarenin bulunduğu bir ülkede, 2010'da düzenlenen referandumda minare yasağına 'evet' oyu çıkmıştı. Referandum sonucu kadar, yasağa 'evet' diyenlerin kullandığı posterler de ilginçti. Minareleri İsviçre bayrağına yerleştirilmiş füzeler gibi gösteren posterlerde, burkalı bir kadın figürü vardı. İsviçre'de yaşayan 400 bin Müslüman, nüfusun yaklaşık %5'ini oluşturuyor ve onlara ait 4 minare koca bir ülkeyi rahatsız ediyordu. Aradan 7 yıl geçti. Bugün tüm Avrupa, camileri ve İslami merkezleri kapatacağını, hatta Kur'an'ı yasaklayacağını vaat eden Hollanda'daki 'Özgürlükler Partisi' lideri Geert Wilders gibi neofaşistlerin seçimlerde zirveye oynadığı bir yere döndü.

Bu yazının yazıldığı saatlerde Hollanda'da seçim var, ancak sonuç sadece kaçınılmazı erteleyecek ya da öne çekecek. Zira Wilders seçilse de seçilmese de, iktidar olsa da olamasa da Avrupa'da trend belli. Çünkü Batılı liberal ve demokratları da korkutan aşırı sağın yükselişi, artan İslamofobi'nin bir sebebi değil, bir sonucu. Hollanda'yla yaşanan krizde Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin Türkiye karşıtı söylemini nasıl şiddetlendirdiğini, bir Türk Bakana ve Türklere karşı sertlik derecesini sınır tanımazca nasıl yükseltebildiğini gördük. Dahası o gece yaşananlara kendini solcu olarak tanımlayan Hollandalı siyasetçiler bile destek verdi. Tüm siyasetçiler adeta Hollandalılara, “Wilders'i seçmeyin, bizi seçin, biz de en az onun kadar İslam karşıtı olabiliriz,” mesajı verme yarışına girdi.

Batı'da Müslümanlara yönelik saldırılar ve işlenen nefret suçlarında artış aşırı sağcıların döneminde değil, kendini liberal ve demokrat olarak tanımlayan ya da merkeze yakın sağda konumlandıranların zamanında artışa geçti. 2016 ve Ocak 2017 verilerine göre Batı ülkelerinde Müslümanlara karşı 2800 saldırı gerçekleşti. Son saldırılar, artık istatistiğe başvurmayı gerektirmeyecek kadar göz önünde, apaçık yaşanıyor. Ama birkaç yıl önceki verilere baktığınızda bu günlerin de göz göre göre geldiği açıkça fark ediliyor. Sadece 2013'te Fransa'da 450'den fazla Müslüman saldırıya uğramıştı (%85'i kadın); İngiltere ve Galler'de 1200 İslam karşıtı saldırı yaşanmıştı. Avrupa'da o günlerde de camilere ve Müslüman mezarlıklarına domuz başı ve kanı atılıyor, duvarlara haç, svastika işareti çiziliyordu. ABD'deki 'domuzlu mermiler' de yeni üretilmedi. Üretici şirket 2013'te ucuna domuz şekli verilmiş ve domuz kanına batırılıp kırmızıya boyanmış bu mermilerin Müslümanları 'Cehennem'le tehdit etmek için birebir olduğunu iddia etmekteydi.

O zamanlar ortada ne Donald Trump vardı ne de Brexit ihtimali. AB'nin geleceğinden endişe edilmiyordu, mülteci krizi Batı'yı paniğe sevk etmemişti. Dahası her şeyin sebebi imiş gibi gösterilen DAEŞ Suriye ve Irak'ta yüzünü yeni yeni gösteriyordu, elini Batı'ya uzanmasına ise hayli vakit vardı. Yükselen İslamofobi yüzünden suçu aşırı sağcılara atıp kendi Müslüman düşmanlıklarına bahane arayanlar o gün görevdeydi. Ve bugüne onlar, onların medya organları, onların kamuoyu yönlendirmeleriyle geldik. Bugünün ve dahi mimarı onlar. Bir gün ucu kendilerine dokunacak ve sonunda AB çökecekse, bunun da sebebi onlar, yani liberal ve demokrat maskeli İslamofobikler olacaklar. Sorumlunun kim olduğunu unutmamak adına tarihe bir not düşmüş olalım.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums