Türk ordusunu rahat bırakmayacaklar mı?

  • 2.02.2017 00:00

 Michael Rubin, Türkiye takıntısı depreşmiş bir neocon. Neocon'ların yuvası vazifesi gören American Enterprise Institute'te araştırmacı/uzman olarak görev yapıyor. NATO, Orta Doğu ve ABD'nin çıkarları konularında uzun süredir yazılar yazıyor ve 'şahin' kanadın görüşlerini yansıtıyor. Rubin FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce “Türkiye'de darbe olacak” yazıları yazmaya başlamıştı. Bu yazılar bazı kesimler tarafından “Kim takar Michael Rubin'i, o da ABD'nin komplo teorisyeni...” diyerek hafife alınmıştı. Yazıları absürt iddialarla, çarpık fikirlerle dolu olmasına dolu ama Rubin'in zihin dünyasını ve yazdıklarını bazı filtrelerden geçirerek ve pirinci taşından ayıklayarak yorumladığınızda bazen ipuçları da verebiliyor.


Rubin 15 Temmuz sonrasında da Türkiye konulu bolca yazı yazdı. Bunlardan biri Türkiye'de yeni bir darbe daha olabileceği, bu darbenin “en tehlikelisi olacağını ve Cumhurbaşkanı'nın canına mal olabileceğini” öne sürdüğü çirkin yazıydı. Rubin, malum yazıda bununla da yetinmeyerek Perinçek Grubu'nun Erdoğan'a suikast düzenleyebileceğini ileri sürmüştü. Ancak burada bırakmadı Aydınlık grubuna yönelik iddialarını Rubin; Kasım sonunda yazdığı 'Türk ordusunu kontrol mücadelesi' başlıklı bir yazıda, “Türkiye'nin adı konulmamış bir 'İslâm Cumhuriyeti' haline geldiğini, şimdi sırada 'Devrim Muhafızları' türü Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlı bir özel ordu kurmanın olduğu” iddiasını ciddi ciddi dile getirmişti. “Erdoğan müttefiklerini hep tasfiye etti, şimdi Devlet Bahçeli'yle arası iyi, ama eninde sonunda onu da tasfiye edecektir” dedikten sonra, “gelmekte olan esas savaşın ordu içerisinde uzantıları olan Doğu Perinçek'le Erdoğan arasında yaşanacağını” iddia etmişti. Yani Rubin'e göre Türk ordusu, çoktan NATO'nun avuçlarından kaymıştı; şimdi yaşanan güç mücadelesi sonrası Ordu ya Avrasyacıların ya da Erdoğan'ın olacaktı.

Türk ordusunu, Atlantikçiler, Avrasyacılar ve bizim 'yerli ve milli' dediğimiz ama kendisinin 'Erdoğan'ın İslam ordusu' diye tabir ettiği güç odakları arasında bir mücadele sahası olarak gören Rubin'in bu yazısı, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz haftalardaki Doğu Perinçek çıkışı sonrası aklıma geldi. Bahçeli Şubat başındaki bir grup konuşmasında 16 Nisan referandumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunurken “Tarihin yanlış yerinde durmayacaklarını” ifade ettiği konuşmasında “Eğer Doğu Perinçek ve hayırcı yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız Sayın Erdoğan'ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır” demişti. Erdoğan'ın da teşekkür ettiği bu kritik konuşmaya Perinçek Çin'den hızla cevap vermiş ve “Erdoğan'ı da tercih etseler, Doğu Perinçek'i tercih etmiş olurlar” demişti. Her ne kadar Perinçek bu sözlerini devamında “Sayın Erdoğan'ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, birçok konuda Vatan Partisi'nin Genel Başkanı Doğu Perinçek'in savunduğu siyasetlere gelmiştir” sözleriyle açıklasa da insanın içinden bir ses, konuşulanların sadece 16 Nisan referandumundan ibaret olmadığını, satır aralarında başka bir güç mücadelesinin olduğunu düşündürüyordu. Zira Perinçek, daha önce birkaç kez “İktidarda olmasak da arkadaşlarımız önemli pozisyonlarda” şeklinde mesajlar vermiş ve kafalarda soru işaretleri oluşturmuştu. Acaba Perinçek 17-25 Aralık süreci sonrası fırsattan istifade bürokrasiye Aydınlıkçıları mı yerleştiriyordu yoksa Suriye İç Savaşı, Rusya'yla ilişkiler meselelerinde rol kapmaya çalıştığı zamanlardaki gibi gölgesini uzun göstermeye mi çalışıyordu?

Tam da bu süreçte hem başlayan darbe davalarında bazı sanıkların hem de sosyal medyada bir takım garip isim ve tetikçi hesapların, 15 Temmuz'da büyük bir rol üstlenen, hemen ertesinde Fırat Kalkanı Harekatı'yla Suriye'de savaşan Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı ve hatta 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir'ihedeflerine koyması, acaba kim kime karşı, kim kiminle çalışıyor sorularını akla getiriyor. Yıllarca Türk Solu diye 'antiemperyalist-faşist' kılıklı dergi çıkaran, 17-25 aralık sürecinde çakma solcuları toplayıp Karşı adlı bir gazete çıkararak tüm tapelerini oraya servis eden FETÖ mü yeniden bazı işler işler çeviriyor, yoksa başka odaklar mı devrede, ya da ikisi birden mi doğru?

15 Temmuz sonrası herkes 'zayıfladı, onuru zedelendi, aşağılandı” derken başlattığı Suriye'ye sınır ötesi harekatla herkesi utandıran ve milletle bağlarını bir kez daha kurmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde olanlara dair çok şey yazılıp çizilirken Cumartesi günü Hürriyet gazetesinin “Karargah rahatsız” iç manşetiyle yayınladığı bir haber bu karmaşanın tuzla biberi oldu. “Genç subaylar rahatsız” türü manşetleri hatırlatarak milleti ayağa kaldıran içerikten bağımsız bu manşeti çoğunluk yaklaşan referandum üzerinden okusa da, bu medya operasyonunun Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a yönelik olduğu kolayca anlaşılıyor. Malum, namaz kılan, umreye giden, Cumhurbaşkanı'yla sıkça yurt dışı seyahatlere katılan Hulusi Akar'la ilgili de tıpkı MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında olduğu gibi sıkça spekülasyon çıkarılıyor ve Cumhurbaşkanı'nın yakınında tuttuğu bu iki ismin üzerine gölge düşürmeye özellikle 15 Temmuz sonrası daha da fazla uğraşılıyor.

Buna son örnek Müyesser Yıldız'ın Hürriyet'in malum manşetinden iki gün sonra Oda TV sitesinde kaleme aldığı “Hulusi Akar ve Hakan Fidan darbeden bir gün önce neredeydi” başlıklı yazısı. Sorunun cevabı yazının içinde, iki isim Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda bir kurs kapanış törenindeymişler ve orada ayaküstü konuşmuşlar. Derken konuşma uzamış ve görüşmeye dönüşmüş. Sayın Yıldız, yazısında bir araya sıkıştırdığı gibi üzerinde durulmayacak bir buluşma, konuşmalarından görüşmelerinden daha doğal ne var, ama ne hikmetse kendisi bu konuda bir sayfa köşe yazısı döşemiş.

FETÖ operasyonları sürecinde Hakan Fidan'ın ve Hulusi Akar'ın yerlerine gösterdikleri adayları kamuoyunda parlatanlardan Michael Rubin'in yazılarına ve bir köşe yazısına sığmayacak türlü türlü kirli veriye bakınca, sormak gerekiyor. Türkiye güvenlik güçleri ve istihbaratında nasıl bir güç savaşı yaşanıyor? Kim Avrasyacı, kim Atlantikçi, kim 'yerli ve milli'? Ve kimler 'yerli ve milli'ye karşı güçlerini birleştiriyor?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums