Erzurumlu “bebe” ve Mısır Bildirisi

  • 14.04.2014 00:00

 30 Mart seçim sonuçları seçmenin yalnızca siyasi tercihini değil, aynı zamanda moral değerlerinin ne olduğunu objektif bir biçimde ortaya koydu. Seçmenin %45’i korkunç yolsuzlukları açığa çıkan ve hukuku ayaklar altına alan AKP Hükümeti’ne arka çıktı. Tablo karanlıktır, ancak yeni veya beklenmedik bir tablo değildir. Seçmenin ezici çoğunluğu 1970’li yıllardan bu yana sistematik bir biçimde demokrasi ve hukuk devleti karşıtı tercihler yapıyor. Seçmenin ezici çoğunluğu kitlesel işkencelere, katliamlara, gözaltında kayıplara, sokak infazlarına, azınlıkların her türlü devlet terörüne maruz kalmasına, hukukun olmamasına itiraz etmiyor.

2002 yılından itibaren polisin ve jandarmanın yaptığı sistematik işkence, sokak infazları, gözaltında kayıplar son buldu. Bunu bütünüyle AKP Hükümeti’ne borçluyuz. Seçmenin bu yönlü hiçbir talebi veya zorlaması olmamasına rağmen hükümet devlet terörüne son verdi. Polise ve jandarmaya “Artık sokak infazları yapmayacaksınız, işkence ederek insanları öldürmeyeceksiniz, köyleri yakıp yıkmayacaksınız” diye talimat verdiler. Polis ve jandarma bu talimata uyuyor. Hükümet, “Söz konusu talimat geçersizdir, 2002’de kaldığınız yerden devam edin” talimatını iletse, polis ve jandarma buna da harfiyen uyar. Seçmenin veya halkın ezici çoğunluğu yeniden başlatılan devlet terörünü bir sorun olarak görmez.

Faşist devlet terörünü yıllarca bir sorun olarak görmemiş halk çoğunluğu bugün AKP Hükümeti’nin korkunç yolsuzluklarına ve hukuksuzluklarına arka çıkıyor. Bu karakterdeki bir seçmen demokrasi ve hukuk devleti yanlısı Avrupa seçmeninden çok farklıdır. Seçim sonuçlarını analiz ederken seçmenin temel karakteristiklerini, ahlaki gelişmişlik düzeyini mutlaka hesaba katmak gerekir.

Türk seçmeninin göreceli durumunu pozitif görebileceğimiz bir kıyaslama da yapabiliriz. Örneğin, Türk seçmeni 1994 yılı Hutularından, 1992 yılı Tikriti aşiretinden, 1995 Bosna Sırplarından daha ileri bir durumdadır. Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları diye bir derdi yok ama maşetelerini ele alıp komşularını da katletmiyor.

Kılıçdaroğlu’na saldıran suç dosyası oldukça kabarık Orhan Övet’in annesi, saldırganı bir “bebe” olarak tanımladı. Basında herkes bu tanımlamayı gülünç buldu. Oysa Türkiye standartlarına göre bu tanımlama normal sayılır. Erzurumlu kadınla TBMM’de grubu olan dört partinin siyasi ahlakını açığa vuran “bebe” tanımlamaları arasında büyük bir benzerlik vardır.

AKP yüz kızartıcı suçlar işleyen yöneticileriyle gurur duyuyor. Sivaslı “bebe”lerini de unutmamamız gerekir. MHP’nin Abdullah Çatlı, Ferhat Tüysüz, Veli Can Oduncu, Ökkeş Kenger gibi “bebe”leri vardı.  CHP’nin 1937-38 Dersim Soykırımı’nı gerçekleştiren “bebe”lerini hala savunuyor. BDP’nin “bebe”si de Abdullah Öcalan’dır.

“Bebe”lerin ebeveynleri hiç utanmadan kalkıp ortak bir bildiri yayınlayarak Mısır’a demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları dersi veriyorlar. Yapılan tam bir maskaralıktır. Bütün dünyayı aptal yerine koyuyorlar. İnsanların zekasını küçümsüyorlar. Ne utanç verici bir durum.

Sistematik işkenceleri, gözaltında kaybolmaları, sokak infazlarını, köylerin yakılmasını, yıkılmasını, göstericilerin topluca öldürülmelerini AKP Hükümeti durdurdu. Seçmenin bu yönlü hiçbir isteği olmadı. Gezi eylemleriyle birlikte AKP Hükümeti 10’a yakın silahsız masum çocuğu öldürdü. Başbakan “Emri ben verdim” dedi. Öldürülen çocukları suçladı. Başbakanın istemesi halinde bir gecede kontra-Jitem dönemine geçilebilir. Tayyip Erdoğan bir gecede Tansu Çiller olur. Zimmetine geçirdiği milyarlarca doları ailece eritmekle meşguller. “Gelen cana değil, mala gelsin” demek geliyor içimden.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums